İslam Dünyası

12 Aralık 1098: Haçlıların Suriye'deki Yamyamlığı

Raymond Pilet D'Ales adlı bir şövalyenin komutasındaki Avrupa ordusu, teslim olduktan sonra Maaret el Numan şehrine girdi ve bir katliam yaşandı.

Abone Ol

Birinci Haçlı Seferi (1096–1099) sırasında meydana gelen korkunç zulümler arasında, Suriye'nin Maret en-Numan şehrindeki kuşatma öne çıkıyor. Şehrin düşüşü ve işgalci Haçlılar tarafından işgali yiyecek eksikliğine müteakip açlık nedeniyle yamyamlıkla sonuçlandı.

Ne, Nerede, Ne Zaman?

Ne: Maret en-Numan şehrinde Haçlılar tarafından kuşatma, katliam ve yamyamlık.

Nerede: Suriye

Ne Zaman: 12 Aralık 1098

Antakya bir yıl süren kuşatmanın ardından Haziran 1098'de Toulouse'lu Raymond ve Taranto'lu Bohemond liderliğindeki Haçlılar tarafından ele geçirildi. Bunu, aynı yılın Kasım ayı sonlarında işgalci Haçlılara teslim olan, bugün Suriye'de bulunan Maret en-Numan şehrinin düşüşü izledi. İşgalciler, şehrin azalan erzaklarını artırmasını ve Kutsal Topraklar üzerindeki kontrollerini genişletmesini istedi. Nihai hedef, 15 Temmuz 1099'da düşen Kudüs'tü. Bundan 88 yıl sonra Kudüs Selahaddin Eyyubi tarafından kurtarılacaktı.

Başlangıçta, Maret en-Numan'ın Müslüman sakinlerinden bazıları Antakya'nın akıbetini duyduktan sonra şehirden kaçtı. Bazıları da daha güvenli olan Halep, Humus ve Hama şehirlerine ulaştı. Raymond komutasındaki Haçlılar Maret en-Numan'a vardıklarında, sakinlerin çoğu hala oradaydı. O güne kadar surların ardında güvende olacaklarını düşünen yaklaşık 10 bin kişi Haçlıları bekliyordu.

Şehri ilk ele geçirme girişiminde başarısız olan ve bu süreçte yerel halk tarafından alay konusu olan Raymond, müttefiki ve siyasi rakibi Bohemond ile güçlerini birleştirdi. Yine başarısız oldular, bu yüzden farklı bir strateji benimsediler ve şehri kuşattılar. Kış yaklaşırken, özellikle açlık çekmeye başlayan birlikleri beslemek için ikmal hatlarının güvenliğini sağlamak elzem hale geldi.

Kuşatma Başarılı Oldu

Sonunda işgalciler inşası on gün içinde tamamlanan kuşatma kuleleri inşa ettiler. 11 Aralık'ta surları aşarak yeterince donanımı olmayan askerler tarafından korunan şehre girmeyi başardılar. Haçlılar, genellikle ertesi gün şehri yağmalamak için bir geceliğine oraya yerleşirler. O gece kasabanın önde gelen üyeleriyle, güvenli geçişi de içeren barışçıl bir teslimiyet müzakere edildi. Ancak şafak vakti, sefil haldeki Haçlılardan bazıları şehri yağmalamaya başladı.

12 Aralık sabahı, diğer Haçlılar, kalan az miktarda yiyeceğin alındığını anladılar. Maret en-Numan'da şiddetli bir saldırıya geçtiler. Kimse güvende değildi. Çağdaş bir gözlemci, "Şehirde Müslüman cesedi olmayan tek bir köşe bile yoktu. Haçlılar, cesetlere basmadan zar zor yürüyebiliyorlardı," diye kaydetti.

Yamyam Haçlılar

Katliam erkek, kadın ve çocukların topluca katledilmesiyle bitmedi; gıda krizi yaşayan Haçlılar Müslüman cesetleri yiyerek tarihe adlarını yamyamlar olarak yazdırdılar. Caen'li Radulph adında bir tarihçi, "Bazı askerler yetişkinleri tencerede kaynattı. Çocukları ise şişlere geçirip pişirerek yediler," ifadelerini kullandı.

Chartres'li Fulcher, Hıristiyan askerler tarafından işlenen vahşeti kabul etti: "Aşırı açlıktan cinnet geçiren birçok insanımızın, orada zaten ölmüş olan Müslümanların kalçalarından parçalar kesip pişirdiklerini söylemekten ürperiyorum. Kopardıkları etleri henüz pişirmeden yediler."

Birinci Haçlı Seferi'ndeki bu rezil olayın temel nedeni bilimsel tartışmalara da konu oldu. Bazıları suçu Tafurlar olarak bilinen en yoksul askerlere atarken, açlığa karşı umutsuz bir genel tepki olabileceği de söylendi. Bazı kaynaklar, daha fakir Hıristiyan güçlerinin, cesetlerden et artıkları yemeden önce midelerinde saklı olabilecek madeni paraları aramak için ölülerin bedenlerini kesip açtığını belirtiyor. Sonunda insan kalıntıları, büyük yığınlar halinde yakıldıkları şehrin dışına sürüklendi.

Yamyamlığın kendisinin hem Haçlıları hem de Arap Müslümanları şok ettiği ve aşağıladığı söyleniyor.

Asla Unutulmadı

Ancak Müslümanlar için olayın kalıcı ve unutulmayacak bir etkisi oldu. Arap Gözüyle Haçlı Seferleri'nin yazarı Amin Maalouf'a göre: "Yerel şairler ve sözlü gelenek tarafından korunan ve aktarılan bu vahşetin hatırası, kolayca solmayacak bir Faranj [Haçlılar] imajı şekillendirdi."

Haçlı Seferlerini çevreleyen hassasiyet ve bunların Orta Doğu üzerindeki kültürel ve psikolojik etkileri bugüne kadar böyledir.

Asla unutulmayan
Ancak Müslümanlar için olayın kalıcı ve unutulmayacak bir etkisi oldu. Arap Gözüyle Haçlı Seferleri'nin yazarı Amin Maalouf'a göre: "Yerel şairler ve sözlü gelenek tarafından korunan ve aktarılan bu vahşetlerin hatırası, kolayca solmayacak bir Faranj [Haçlılar] imajını şekillendirdi."

Haçlı Seferleri ve onların Orta Doğu üzerindeki kültürel ve psikolojik etkilerini hala devam etmesine sebep olan hassasiyet budur. Bunun en güncel örneği ise Katar'daki FIFA Dünya Kupası'nda bazı İngiliz taraftarların Haçlı kostümü giyerek stadyumlara alınmamasıdır.

Kaynak: MEMO