Son birkaç yılda Türkiye, silahlı insansız hava araçları, saldırı helikopterleri ve turboprop uçaklar da dahil olmak üzere yerli askeri teçhizatını satın almak isteyen birçok Afrika ülkesine rekor sayıda silah satışı gerçekleştirdi.

Cezayir, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından üretilen 10 adet Anka-S askeri uçağı satın almak için anlaşma yapmak üzere. Cezayir'in komşusu ve rakibi Fas, bir yıl önc 13 adet Bayraktar TB2 silahlı insansız hava aracı sipariş etmişti.

2021'de Nijer, TUSAŞ'ın Hürkuş turboprop eğitim/hafif taarruz uçağını sipariş eden ilk yabancı müşteri oldu. Çad ve bildirildiğine göre Libya da o zamandan beri uçak siparişi veriyor. TUSAŞ'ın genel müdür yardımcısı Eylül ayında yaptığı açıklamada, Afrika'daki Hürkuşlar için çok daha fazla müşteri beklendiğini söyledi.

Kasım 2021'de Nijerya, donanması için iki Türk yapımı Dearsan açık deniz devriye gemisi sipariş etti. O zamandan beri altı T129 ATAK helikopteri sipariş etti. Etiyopya ayrıca 2021'de TB2 insansız hava araçları satın aldı ve bunları Tigray savaşı sırasında kullandı. En az on Afrika ülkesi de Türk yapımı zırhlı askeri araç siparişi verdi.

'Tamamen benzeri görülmemiş'

Konuyla ilgili konuşan Katar Üniversitesi'nde yardımcı doçent olan Dr. Ali Bakır, "Türkiye'nin Afrika'ya yaptığı savunma teçhizatı ihracatı miktar, kalite, değer ve erişim açısından tamamen eşi benzeri yok" açıklamasını yaptı.

Bekir, "Bu gerçek, Ankara'nın kıtadaki nüfuzunun artmasından ve birkaç Afrika ülkesiyle siyasi, ekonomik ve güvenlik bağlarını güçlendirme stratejisinden ayrı tutulmamalıdır" diye ekledi.

Newlines Enstitüsü'nün strateji ve inovasyon direktörü Nicholas Heras, "Türkiye'nin savunma sanayisinin şu anda, Türk diplomatlarının Türkiye'yi Afrika'nın önemli bir ihracatçısı haline getirmek için uzun yıllardır gösterdikleri ısrarlı çabalardan faydalandığını" belirterek bu görüşü yineliyor.

Heras, MEE'ye verdiği demeçte, "Türk savunma sanayisi, silah sistemlerini hızlı, verimli ve toplu olarak üretme konusunda kanıtlanmış bir yeteneğe sahip" ifadelerini kullandı.

Bakır, son 5 yıldır Türkiye'nin önde gelen savunma sanayi firmalarının ihracatlarını artırma, erişim alanlarını genişletme, dış pazarlarını çeşitlendirme ve yeni alıcılar bulma arayışında olduklarını anlattı.

Bakır, Türk ve Rus sistemlerinin Libya, Suriye ve Dağlık Karabağ'da savaş alanında test edilmesinin, Türkiye'nin silah endüstrisinin tanıtımında somut bir fark yarattığını da sözlerine ekledi.

Heras, yerel devlet dışı aktörlerle savaşan birçok Afrika ülkesi için Türk donanımını çekici kılan bir diğer kritik faktörün de Türkiye'nin silah satışlarının şartlı olmaması olduğunu sözlerine ekledi.

"Türkiye'nin silahları, şartlar ve yükümlülükler eklenmiş olarak gelmiyor, ki bu da pek çok Afrikalı devlet aktörünün tam olarak istediği şey: bürokratik olmayan, hızlı, dayanıklı, savaşta kendini kanıtlamış silah sistemleri."

Birçok Faktör Var

Türk sistemlerinin, özellikle insansız hava araçlarının, son yıllarda aktif çatışma bölgelerinde yeteneklerini ve etkinliğini defalarca kanıtlamış olması, bu ülkelerin onları istemesinin bir başka nedeni.

Heras, "Türkiye'nin Afrika'daki müşterileri açık ara Türk insansız hava araçlarını istiyor çünkü Türkiye'nin insansız hava araçları sağlam, kullanımı ve bakımı kolay ve hem devlete hem de devlet dışı aktörlere karşı mücadelede kullanılıyor" dedi.

Türkiye'nin insansız hava araçları, Rusya gibi gelişmiş hava savunma sistemlerine sahip devlet aktörlerine karşı aynı sicile sahip olmasa da, alıcıların aradığı şey bu değil.

Bakır, Afrika'da Türk askeri donanımına yönelik bu ani talebin arkasında "bir dizi faktör" olduğuna inanıyor. Daha ucuz fiyatlar, yüksek verimlilik ve gerçek savaş alanlarında test edilmiş olmaları Türkiye'nin pazarını oluşturmasına yardımcı oldu, ancak somut olmayan bir şey daha var:

"Türkiye'nin tarihinde sömürgecilik olmaması , Afrika ülkelerini Türkiye ile kazan-kazan temelinde ilişki kurmaya da teşvik ediyor."

Bunların yanı sıra, Türkiye'nin savunma sanayi ihracatının bölgesel gerginlikleri tırmandırma ihtimaline karşılık Bakır, Türk silahlarının ihraç edildikleri bölgelerin güvenlik ve istikrarına zarar vermek yerine katkıda bulunduğuna inanıyor:

"Türk silahları tıkanan mücadelelerin çözülmesine yardımcı oldu, bazı çatışmaların yayılmasını engelledi, bazı ülkelerde durumu istikrara kavuşturdu ve bazılarının genişlemesini engelledi."

Kaynak: Middle East Eye