Aile Vakfı tarafından Boğaziçi Üniversitesi Anadolu Hisarı Kampüsü’nde düzenlenen "III. Aile Çalıştayı: Sosyo-Kültürel Riskler ve Aileye Yönelik Tehditler" programında, aileyi hedef alan riskler ve siyasi çıkarımlar genişçe ele alındı.
Bakan Göktaş: "Aile meselesi bekâ meselesidir"
Açılış konuşmasını yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, dijital devrimin aile yaşamını görünmez bir şekilde dönüştürdüğüne dikkat çekti. Bakan Göktaş, ekran süresinin artmasının aile içi iletişimi azalttığını ve yalnızlığı artırarak aile birliğini zayıflattığını ifade etti.
Bakan, "Aile meselesi bekâ meselesidir" vurgusu yaparak, aileyi korumanın geleceği korumak anlamına geldiğini belirtti. Göktaş ayrıca, çocukların dijital ortamda korunmasına yönelik önemli bir adım atılacağını duyurdu: 15 yaş altı çocukların dijital kullanımına dair yasal çalışmaların sürdüğünü ve bu düzenlemelerin kısa sürede hayata geçirileceğini açıkladı.
Prof. Palabıyık: "LGBT ve PKK aynı temelde çalışıyor"
Çalıştayda en çarpıcı çıkış, Çalıştay Koordinatörü Prof. Dr. Adem Palabıyık’tan geldi. Palabıyık, aileye yönelik sosyo-kültürel tehditleri ifade ederken, PKK terör örgütü ile LGBT lobilerinin çalışma temelinin aynı olduğuna vurgu yaptı.
Palabıyık, iki ayrı ideoloji gibi görünmelerine rağmen, temelde aynı amaca aynı çalışma stratejisiyle hareket ettiklerinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Artık silahlı terör yerini ideolojilerin ve kavramların savaştığı bir döneme bıraktı. Örgütler sosyal değerleri yozlaştırarak eylemlerini devam ettiriyorlar... PKK terör örgütünün motivasyonlarından biri olan 'Aile, erkeğin kalesidir. Köleliktir ve dağıtılmalıdır' mottosu, aynı zamanda LGBT lobisinin benimsediği bir ideolojidir. Geleneğe ve aileye baş kaldırma aynı düzlemde birleşmektedir."
Palabıyık, konuşmasını "LGBT terör örgütü olarak ilan edilmelidir" çağrısıyla sonlandırdı. Ayrıca LGBT lobisinin en büyük destekçisinin PKK ile ortak noktada bulunan İsrail olduğunu ve bunun İsrail destekli markaların LGBT çalışmalarına aktardığı fonlar ile belli olduğunu iddia etti.
Haz kültürü ve "dopamin mühendisliği"
Çalıştayda yapılan oturumlarda, dijitalleşmenin ve haz odaklı kültürün aile üzerindeki etkileri detaylıca incelendi. Katılımcılar, özellikle gençlerin ve çocukların, dijital platformların geliştirdiği ve "Dopamin Mühendisliği" olarak adlandırılan bağımlılık eğilimi yaratan algoritmalarla davranışlarının yönlendirildiğine dikkat çekti.
-
Bireysellik ve kutuplaşma: Haz kültürünün yayılmasıyla aidiyet duygusunun zayıfladığı ve aile, toplum ve ülkeye duyulan bağlılığın yerini bireyselliğin aldığı vurgulandı. Bu durumun toplumsal bütünlüğü tehdit eden yeni ayrışmalara ve kutuplaşmaya yol açtığı belirtildi.
-
Çözüm önerisi: Aile kurumunu korumak adına, dijital okuryazarlığın artırılması, aile içi iletişimin güçlendirilmesi ve çocuklara yönelik içerik denetimlerinin sıkılaştırılması gerektiği konusunda ortak kanaat oluştu.
Çalıştay sonunda, aileye dair analiz ve politika önerileri içeren kapsamlı raporların hazırlanarak politika üreticileriyle paylaşılması hedefleniyor.