Avustralya’da Kraliçe Elizabeth'in ölümünün ardından monarşi tartışmaları canlandı.

Avustralyalı gazeteci Narelda Jacobs'un, Kraliçe Elizabeth'in ölümünün ardından First Nations yerlilerini sömürgeleştirdiği için monarşiyi özür dilemeye çağırması sosyal medyada tartışmalara yol açtı.

Jacobs'un talebi bazı Avustralyalıların desteğini alırken Aborjin halkına 200 yıldan fazla bir süre önce atalarının eylemleri için bir özür borçlu olmadıklarını düşünen bazı İngilizlerden tepki aldı.

Sosyal medyada alevlenen tartışmalarda kimileri sömürgecilikten şikayet etmenin "zaman kaybı" olduğunu, çünkü sorunun artık modern toplumla ilgili olmadığını savunurken kimileri de Jacobs'ı bakış açısını paylaştığı için tebrik etti.

İngiliz monarşisini "sömürgeleşmenin sembolü" olarak nitelendiren Jacobs, Kraliçe Elizabeth'in ölümünün yasını tutmayı reddettiği için eleştirilmemesi gerektiğini söyledi.

Jacobs, Avustralya'nın bölgeye First Nations yerlilerinin rızası olmadan yerleştiğini ifade ederek, kraliyet ailesinin "bunu telafi etmek için ne yaptığı" sorusunu gündeme getirdi.

"Dünya Kraliçe'nin ölümü üzerine keder içinde birleşirken, sömürgeleştirilmiş insanlar da travmaları için birleşti." ifadelerini kullanan Jacobs, Kraliçe'nin tahttaki 70 yıl boyunca sömürgeciliğin etkilerinin kraliyet ailesi tarafından daha fazla tanınmasını görmek istediğini belirtti.

Gazeteciyi eleştirenler, "Başka insanların topraklarını işgal etmek ve ele geçirmek insanlık tarihinin bir gerçeğidir.", "Kimsenin bir özür borcu yok; dünya ilerledi.", "Sömürgecilik bugün Aborjin halkının karşı karşıya olduğu ilk 1000 konu arasında olmazdı. Narelda gibi burjuva aktivistler, dikkatleri ve kaynakları gerçekten çözülmesi gereken sorunlardan uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmıyorlar." gibi yorumlar yaptı.

Monarşiyi karanlık bir sömürge geçmişinin sembolü olarak görüyorlar

Monarşi tarafından yönetilen bazı genç Avustralyalılar ise monarşiyi "karanlık bir sömürge geçmişinin sembolü" olarak gördüklerini ifade etti.

Guardian'ın haberine göre, Melbourne'de yaşayan Mısır kökenli 25 yaşındaki Julie Youssef, "Kraliçe'nin temsil ettiği her şey, hoş bir yaşlı kadın olarak sahip olduğu kişisel niteliklerden bağımsız olarak, dünyanın dört bir yanındaki insanların çoğuna bir şekilde dokunan şiddet ve sömürgeciliğin mirasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Kraliçe Elizabeth'in, "kültürel mirasının yağmalanması"nı simgelediğini söyleyen Youssef, cumhuriyet tartışmalarını kapatmaya çalışan insanların bunu "Kraliçeye saygılarından değil, asla yapmak istemedikleri bir tartışma olduğu için yaptıklarına" inandığını belirtti.

New York'ta yaşayan 30 yaşındaki Alistair Kitchen da "Eskiden monarşi sorununu umursamıyordum, ancak yaşlandıkça, bir aileyi herkesten üstün tutan herhangi bir toplumda bazı şeylerin çok ama çok yanlış gittiğini düşünüyorum." dedi.

Kitchen, bir hükümdara sahip olmanın doğası gereği eşitsiz olduğu için demokrasiyi çarpıttığını ifade etti.

Avustralyalıların eşitlikçi olması gerektiğini savunan Kitchen, "Öz saygımız nerede? Gelecekten beklentim, eşitlikçiliğe gerçek bir bağlılık." diye konuştu.

Bazıları ise Kraliçe Elizabeth'in ölümünün kraliyet ailesinin sunduğu istikrarın bir hatırlatıcısı olduğunu düşündüklerini belirtti.

Yerli halklar için karmaşık bir miras bıraktı

Kraliçe Elizabeth, ölümüyle Avustralya'daki yerli halkların durumu hakkında süregelen karmaşık bir mirası ardında bıraktı.

Aborjin halkı başta olmak üzere ülkedeki yerli halklar birçok kez, kendi topraklarında kraliyetin hükmü altına alınmalarına neden olan geçmiş ve güncel politikalar hakkında kraliyet ailesine doğrudan çağrıda bulundu.

Kraliçe Elizabeth'in tahtta kaldığı 70 yıl hakkında, Avustralya ziyaretlerinde yetkililerin yerli halkların bulunduğu bölgeleri gizlemesi gibi sebeplerle yerli halklar arasında birçok farklı görüş bulunuyor.

ABC News'in haberine göre, yerli halklara mensup 87 yaşındaki Fay Carter, Elizabeth'in 1954'teki ilk ziyaretinde kraliçenin alayının, Aborijin halkının derme çatma kulübelerde yaşadığı "The Flats" tarafından geçtiğini ancak yol düzenlemesinin orada yaşayan insanları göremeyeceği şekilde yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bize bu tür şeylerin yapıldığının bilincindeyiz. Ancak yaşlandıkça ve aslında neler olduğunun farkına daha çok vardıkça bu konuda iyi hissetmemeye başladım."

Öte yandan, yine yerli halklara mensup Frank Doolan, Elizabeth'in 2000'deki ziyaretinin topluluğu üzerinde olumlu ve kalıcı bir izlenim oluşturduğunu söyledi.

Doolan, "Siyasi olarak ne hissederseniz hissedin, hepimiz muhteşem ve zarif bir kadına tanık olduğumuz konusunda hemfikir olmalıyız." dedi.

Sandy O'Sullivan ise bazı yerli halkların, Kraliçe Elizabeth'in First Nations yerlilerinin hayatlarını iyileştirmek için sorumluluk alması gerektiğini savunduğunu aktardı.

O'Sullivan, "Yönetimi altındaki yerli halkların başına gelen şeylere onun (Kraliçe Elizabeth) tarafından neredeyse hiç değinilmediğine dair büyük bir endişe var. Tahtta olduğu on yıllar boyunca meydana gelen konularda neredeyse hiçbir etkisi olmadı." şeklinde konuştu.

On yıllarca hiçbir şey yapılmadığına şahitlik ettiklerini belirten O'Sullivan, "Bizim elimizde olmayan bir gücü vardı ve bu güçle bir şeyleri değiştirmek adına uzun bir yol katedebilirdi." açıklamasında bulundu.

Yerli aktivistler, uzun zamandır monarşinin yerli halkların sömürgeleştirilmesindeki rolünü eleştiriyor.

Avustralya'da Kral 3. Charles'a biat töreni

Avustralya, 11 Eylül'de İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in hayatını kaybetmesinin ardından tahta geçen Kral 3. Charles'a bağlılığını bildirmişti.

Avustralya Genel Valisi David Hurley, başkent Canberra'da düzenlenen törende 3. Charles'ın hükümdarlığını kabul ettiklerini ve biat ettiklerini açıklamıştı.

Başbakan Anthony Albanese ise 2. Elizabeth'in anısına 22 Eylül'ün yas günü ve resmi tatil ilan edileceğini duyurmuştu.

Ülkede cumhuriyet tartışmaları patlak verdi

Elizabeth'in ölümü sonrası, Avustralya'da monarşiden ayrılıp cumhuriyet olma tartışmaları gündeme geldi.

Başbakan Albanese, Elizabeth'in ölümünün ardından ülke parlamentosunun 15 gün boyunca toplanmasını engelleyen bir protokolü savundu.

Albanese, milletvekillerinin, protokolün izin verdiği en erken tarih olan 23 Eylül'de Kraliçe Elizabeth için bir taziye hareketini görüşmek üzere yeniden toplanacağını söyledi.

Albanese, 11 Eylül'de, "hükümet sistemi hakkında konuşma zamanı değil, Kraliçe Elizabeth'in hayatını anma zamanı" olduğunu dile getirmişti.

Yeşiller Partisi lideri Adam Bandt, kraliçenin ölümünün ardından attığı başsağlığı tweetinde Avustralya’nın ilerlemesi ve cumhuriyete geçiş yapması gerektiğini vurguladı.

Kraliçe 2. Elizabeth'in vefatı

Kraliçe Elizabeth, Avustralya'nın 1788'de İngiltere tarafından sömürgeleştirilmesinden 138 yıl sonra doğdu.

Tahtta kaldığı 70 yıl boyunca Avustralya'yı 16 kez ziyaret eden Kraliçe Elizabeth, 8 Eylül Perşembe günü yaz tatilini geçirdiği İskoçya'nın Aberdeenshire bölgesindeki Balmoral Kalesi'nde hayatını kaybetmişti.

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, aralarında Kanada, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ile Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki diğer irili ufaklı birkaç ülke dahil olmak üzere 16 ülkenin devlet başkanı konumunda yer alıyordu.

kraliçe elizabeth