"İsrail'in yeni ulusal güvenlik bakanı Itamar Ben-Gvir, kimin 'patron' olduğunu göstermek için hiç vakit kaybetmedi. Salı günü, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun hükümetinin yemin etmesinden günler sonra, aşırı milliyetçi siyasetçi doğruca işgal altındaki Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Mescid-i Aksa'ya -muhtemelen Orta Doğu'daki  en sıcak bölge- baskın düzenledi." diyor Jonathan Cook analizinde.

Jonathan Cook, Middle East Eye'da yer alan analizinde, Ben-Gvir'in, Netanyahu ile potansiyel olarak olumsuz sonuçlarından korktuğu için  böyle bir ziyareti erteleme konusunda anlaşmasına rağmen Gvir'in Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlendiğini belirtiyor. 

Jonathan Cook yazısında ateşle oynamanın hesabını kimin vereceğini soruyor. Netanyahu'nun yolsuzlukla ilgili davasında hapisten uzak durup iktidarda kalması için çaresizce Ben-Gvir'in desteğini alan Netanyahu'nun mu yoksa İsrail polis gücünü tam olarak elinde tutan Ben-Gvir'in mi ateşle oynamanın hesabını vereceğini sorusuna yanıt arıyor Cook yazısında.

Cook satırlarında, Faşist Yahudi Gücü liderinin Mescid-i Aksa baskınının aşırıcı düşüncelerinden asla taviz vermeyeceğine dair büyük bir işaret olduğunu belirtiyor.

Ben-Gvir'in müslüman muhalefeti bastırarak kendi Yahudi bağnazlığını ve haydutluk gücünü kullanarak bir din savaşı başlatmak istediğini vurgulayan Cook Mescid-i Aksa'nın bir barut fıçısı olduğunun da altını önemle çiziyor. 

Yazar Ben-Gvir'in bu girişiminin bitmediğine ve daha şiddetlisi ile geri döneceğine inandığını yazıyor. Bu düşüncesini de Ben-Gvir'in Yahudilere eşit haklarda kutsal yerlerde ibadet edilmesi isteğini ısrarla talep edeceği söylemlerine bağlıyor. 

Mescid-i Aksa kompleksi, 2 Ocak 2023'te Kudüs'ün Eski Kent bölgesinde resmedilmiştir (AFP)

Diplomatik Protesto

Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa baskını sonrası Ürdün, ABD ve BAE'lerinden gelen tepkilere değinen yazar Ben-Gvir'in bu etkisiz tepkilerden memnun kalacağını satırlarına taşırken çok önemli bir noktayı da şöyle vurguluyor: " Ben-Gvir, Ariel Şaron'nun 1000 güvenlik gücünü de arkasına alarak 2000 yılında Mescid-i Aksa'yı basmasını emsal olarak alıyor."

Bu saldırı, yıllarca İsrail askeri baskısını ezmeyi haklı çıkaran bir Filistin ayaklanması olan İkinci İntifada'yı tetiklediğini belirten yazar İsrail'in o zamanki Filistin lideri Yaser Arafat'ı Ramallah'taki karargahına hapsetmek için tanklar kullandığını, İsrail ordusunun Filistin Otoritesini (PA) hadım ederek Oslo Anlaşmalarında zımni olarak yer alan özyönetim vaadini fiilen tersine çevirdiğini ve Filistin toplumunun, binlerce hayata mal olan bir ayaklanmayı sürdürme yeteneği ve iradesi yavaş yavaş tükendiğine satırlarına ekliyor. 

Yazar Cook Ben-Gvir'in Ariel Şaron'un senaryosunu yeniden canlandırma düşüncesinde olduğuna vurgu yapıyor yazısında. Sharon gibi Ben-Gvir'in de El-Aksa'yı yüce bir milliyetçi dava olarak gördüğüne işaret ediyor ve Ben-Gvir'in Şaron'un politikasını daha da ileri götürmeyi hedeflediğini ve hatta Mescid-i Aksa'nın yalnızca kutsal mekanın Yahudilere ait olduğu ilkesini ileri sürmekle kalmayıp aynı zamanda Yahudi kontrolünün fiziksel gerçekliğini sağlamlaştırmak isteğinde olduğunu belirtiyor.

Yazar herkesin gözünün bu yıl Ramazan ayında gerçekleşcek olan Fısıh Bayramı'nda olduğunu yazıyor. Yahudilerin bu bayramında Mescid-i Aksa'nın yerine Yahudi Tapınağı inşaa edilmesi için baskı yapılması ve hayvan kurban edilme gibi ritüellerin gerçekleştirilmesinin önünde eskisi gibi bir polis gücünün olmayacağı bu gücü Ben-Gvir yöneteceğine dikkat çekiyor yazar kaleme aldığı yazısında.