Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Sefik Dzaferovic, Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Bosna Hersek dahil hiçbir ülkede var olmasını istemediklerini söyledi.

Dzaferovic, FETÖ ve Ukrayna krizi ile ilgili görüşlerini aktardı.

FETÖ hususundaki görüşlerinin ilk günden beri sabit olduğunu ifade eden Dzaferovic, “FETÖ, demokratik olarak seçilmiş Cumhurbaşkanını ve meclisi hedefleyen saldırılara teşebbüs eden bir terör örgütüdür.” diye konuştu.

Dzaferovic, “Bu tür saldırıların içerisine giren bir örgütü başka nasıl adlandırabiliriz? Bu yapı tamamen terör örgütüdür ve örgüte bağlı olanlar da teröristtir.” dedi.

Türkiye’nin FETÖ’yle mücadeledeki eylemlerini desteklediğini belirten Dzaferovic, “Bosna Hersek de dahil olmak üzere hiçbir ülkede var olmalarını istemiyorum. Bu örgütün üyelerinin bazılarının Bosna Hersek’te de olduğunu biliyoruz. Dost ülke Türkiye ile ilişkiler dahilinde bu terör örgütü ile mücadele edilmeli. Bu mücadelede Bosna Hersek kanunları, Türkiye Cumhuriyeti kanunları ve uluslararası sözleşmelere saygı duymak gerekir.” ifadelerini kullandı.

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Sefik Dzaferovic

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi üyesi Sefik Dzaferovic "Benzerini bizler de gördük"

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını da değerlendiren Dzaferovic, Bosna Hersek’in Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı duyduğunun ve yaşananları kınadığının altını çizdi.

Dzaferovic, “İçinde bulunduğumuz günler hem Avrupa hem de tüm dünya için 'kara günler' olarak adlandırılmalıdır. Korkunç olaylara şahitlik ediyoruz. Bu korkunç olayların benzerlerini 90’larda Bosna Hersek Savaşı'nda bizler de gördük.” dedi.

Sorunların silah zoruyla ve masum insanları öldürerek değil, diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğine dikkati çeken Dzaferovic, “Rusya’ya uygulanan yaptırımları destekliyorum ancak uluslararası toplumun bu konudaki tepki ve cevaplarının yeterli olduğunu düşünmüyorum.” şeklinde konuştu.

Dzaferovic, Rusya’nın Batı Balkanlar ve Bosna Hersek üzerinde etkisi olduğunun ve Ukrayna’da yaşananların Dayton Barış Anlaşması'nı korumakla yükümlü kişilere "sinyal" anlamını taşıdığının altını çizdi.