Dera'da bir yandan müzakereler devam ederken bir yandan halk kuşatma altındaki bölgelerden kaçıyor.

Dera el-Beled Müzakere Komitesi, dün akşam, İran’ın Suriye'nin güneyini hegemonyası altına alma projesine karşı bir uyarıda bulunurken Suriye rejim güçleri ve rejim yanlısı İranlı milisler tarafından Dera el-Beled kentine uygulanan kuşatma 40 gündür devam ediyor. Müzakere Komitesi’nin açıklamasına göre kent, son cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmadığı için cezalandırılmak amacıyla kuşatma altında tutuluyor.

Komite açıklamasında, 2018 yılında Suriye'nin güneyinde yapılan uzlaşı anlaşmasının garantörü olan Rusya'nın da aralarında bulunduğu Suriye dosyasında yer alan ülkelere, Birleşmiş Milletler’e (BM) ve BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’e, ‘rejim güçleri ve İran destekli milisler tarafından Dera el-Beled kentine uygulanan kuşatmaya son verilmesi ve kentin işgal edilmesinin engellenmesi’ için çağrıda bulundu.

Dera el-Beled ve kuşatma altındaki bölgelerin sakinlerinin şiddete teslim olmayı reddettiklerini ve Suriye'de sağlam bir uzlaşıya varılmasını desteklediklerini vurgulayan Komite, ancak rejimin, askeri gerilimi artırmaya yönelik operasyonlara devam etmesinin, siyasi bir çözüme götürecek bir iradenin olmadığının yanı sıra Müzakere Komitesi’nin bombardımanların, baskınların ve yerinden edilme girişimlerinin durdurulması için yaptığı tüm tekliflerin reddedildiğini gösterdiğini kaydetti. Komite, Astana ve Cenevre'deki muhalif heyetlerden Dera el-Beled kentindeki kuşatma kaldırılana kadar müzakerelere katılmamaları ve faaliyetlerini askıya almaları talebinde bulundu.

Komite, askeri gerilim, kentte yaşayan binlerce kişinin yerinden edilmesi ve Rusya’nın uzlaşı anlaşmasına yaptığı garantörlüğe yönelik güven eksikliğinin bir sonucu olarak insanların Dera’ya ve diğer güney sınır bölgelerine en yakın ülke olan Ürdün'e doğru akın etmeye başlamasıyla yakında Dera'da insani bir trajedi yaşanabileceği konusunda uyardı.

Komite, Dera'daki Suriye rejiminin Güvenlik Komitesi ile yakın zamanda gerçekleştirilen müzakere turlarının ve önerilerinin başarısız olmasının ardından bu açıklamayı yaparken Tecemmu Ahraru'l-Huran (Horan Free) Resmi Sözcüsü Ebu Mahmud el-Hurani, Şarku’l Avsat’a, Irak Esved Tugayı Sorumlusu Fuad en-Nedavi’nin 4. Zırhlı Tugayı güçleriyle birlikte Dera’da görüldüğünü, İran destekli milislerin Rıdvan Milisleri, 313 Milisleri ve Ulusal Muhafızlar gibi doğrudan bağlantılı oldukları gruplar aracılığıyla Dera el-Beled mahallelerine yönelik askeri operasyonlara yoğun bir şekilde katıldıklarını söyledi. Hurani, İran destekli 4. ve 9. birliklerinin yanı sıra Albay Gıyas Dela komutasındaki 42. Tugay’ın bölgeye sürüldüğünü kaydetti.

Bu milislerin, bölge halkının sürekli olarak savaşı reddetmesine, savaş karşıtı sloganlar atmasına ve barışçıl hareketi vurgulamasına rağmen, Dera el-Beled Müzakere Komitesi ile rejimin güvenlik komitesi arasındaki müzakerelerin sekteye uğramasına önemli ölçüde katkıda bulunduklarını belirten Hurani, Dera’da özellikle batı kırsalındaki bazı askeri kışlaların, İran ve Irak milislerinin ve 4. Zırhlı Tugayı için karargahlara dönüştürüldüklerini ve böylece bölgedeki planlarını uygulamak için Ürdün ve İsrail sınırlarına yaklaşarak gelecekteki herhangi bir müzakerede kendi çıkarlarına hizmet eden yeni bir baskı kartına sahip olmayı hedeflediklerini söyledi.

Öte yandan ‘Hefu’ lakaplı Muhammed el-Musaleme dün yanında Mueyyid Harfuş ile birlikte yer aldığı bir video kaydı yayınlayarak, gruplarıyla beraber birkaç gün önce Dera el-Beled’den ayrıldıklarını duyurdu. Musaleme, Dera el-Beled’den ayrılma nedenini, ‘kan dökülmesini önlemek ve kentte askeri çatışmaların yaşanmasından kaçınmak için Merkezi Komite tarafından talep edilen kenti terk etme seçeneğine uymaları’ olarak açıkladı. Musaleme, Suriye rejim güçlerinin kentten çıkmalarına rağmen askeri operasyonlarını sürdürdüklerine ve kuşatma altındaki mahalleleri bombaladıklarına dikkati çekti.

‘Daraa 24’ adlı haber sitesi, Suriye rejim güçlerinin Dera el-Beled’e askeri operasyonlar düzenlemeye başladığı sıralarda yayınlanan ve Musaleme’ye atfedilen bazı ses kayıtlarında, Hefu’nun Merkezi Komite’nin kendisinin ve grubunun Suriye'nin kuzeyine gitmeleri talebini reddettiği ve müzakereleri yürütmekten sorumlu merkezi komiteleri mensubu olduğu Musaleme aşiretinin yanı sıra tüm Dera aşiretlerini teslim etmeyi ve bölgeden sürmeyi istemekle suçladığını öne sürdü. Aynı haberde Musaleme’nin bombalamaların ve Suriye ordusunun Dera el-Beled mahallelerine saldırıların canlarına veya mallarına zarar vermesinden korkanları rejimin kontrolündeki bölgelere gitmeye çağırdığı belirtildi.

Deralı aktivist Muhanned Abdullah, Suriye rejim güçlerinin önceki müzakereler sırasında Muhammed el-Musaleme ve Mueyyed Harfuş'u Hurras ed-Din (Dinin Muhafızları) adlı radikal gruba üye olmakla suçladıklarını belirtti.

Öte yandan Hurras ed-Din örgütü, dün Şam'da Esed rejimi güçlerini taşıyan bir otobüste meydana gelen patlamanın sorumluluğunu üstlenirken Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, patlamanın elektrik tesisatındaki kısa devreden kaynaklandığını bildirdi.

Hurras ed-Din’in patlamanın sorumluluğunu üstlendiği bildiride, bunun Dera halkının intikamını almak ve onları desteklemek için yapılmış bir eylem olduğu belirtildi. Muhanned Abdullah, Hurras ed-Din’in patlamanın sorumluluğunu üstlenmesinin, Dera el-Beled halkına karşı daha fazla psikolojik baskı uygulanmak ve özellikle kentin müzakere heyetlerinin dün rejim güçlerinin Dera el-Beled’deki evleri kendilerinin ve 5. Kolordu güçlerinin huzurunda girip arama yaparak kentte terör örgütlerine bağlı hiçbir hücre bulunmadığını görmelerini talep edilmelerinin ardından şehirde terör hücrelerinin var olduğunu göstermek için yapılan bir hareket olduğunu düşünüyor. Rejim güçleri, müzakere heyetlerinin bu talebini, müzakerelerin iptal edilmesinin ve daha fazla zaman kazanılmasının hedeflendiği gerekçesiyle reddetmişti.

Suudi Arabistan destekli muhaliflerin oluşturduğu Yüksek Müzakere Komitesi (​HNC) üyesi Halid el-Mahamid, Suriye muhalefetine yakın basın kuruluşlarına yaptığı açıklamada, Dera’da ‘şüpheli’ bağlantıları olan insanların bulunduğunu, yarının müzakereler için belirleyici bir gün olduğunu, Rus güçleri Huran'da olmasaydı ‘kanın gövdeyi götüreceğini’ ve Suriye rejimin, Huran'da fitne çıkarmaya ve Dera kırsalını şehirden ayırmaya çalıştığını söyledi. Huran’ın kadını erkeği, genci yaşlısı ile tek yürek olduğunu ve Suriye rejim güçlerinin Dera’yı işgal etmesini önlediğini belirten Mahamid, Rusya destekli 5. Kolordu’nun Dera el-Beled içinde bariyerler kurduğunu da sözlerine ekledi.

Suriye rejim güçleri bir yandan, Dera el-Beled, es-Sed Yolu ve Dera Kampı’nı bombalamaya devam ederken diğer yandan güçlerini tek bir noktada toplamak amacıyla Dera’nın doğu ve batı kırsalındaki yerleşim bölgelerindeki dağınık mevzilerinin çoğundan geri çekildi. Rejim güçleri son olarak Dera’nın doğu kırsalındaki el-Cize ilçesindeki kontrol noktalarından muhaliflerin buraları ele geçirmelerini kolaylaştırmamak amacıyla çekildi. Öte yandan rejim güçleri, Dera el-Beled’in mahallelerini zaman zaman top ve füzelerle hedef alıyor. Es-Sed Yolu mahallesindeki camilerden biri, içerisinde cemaatin namaz kıldığı sırada havan toplarıyla hedef alındı. Dün meydana gelen olayda herhangi bir can kaybı olmadı. Bu arada 4. Dördüncü Zırhlı Tümeni güçleri ile Ürdün-Suriye sınırındaki uzlaşı anlaşmasına tabi bölgelere izinsiz giriş girişimlerini püskürtmek ve bölge sakinlerinin yerlerinden edilmesini engellemek isteyen halk arasında aralıklarla çatışmalar yaşanıyor.

Kaynak: Şarku'l Avsat