Filistin Halk Kurtuluş Cephesinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Filistinlilere ait cesetleri alıkoymakla işlediği suçların boyutunu gözler önüne serdiğine işaret edildi. İsrail'in bu uygulamalarıyla aynı zamanda insanlık dışı ırkçı faşistliğin her türlüsüne başvurmaktan çekinmediğine dikkat çekilen açıklamada, "Çifte standart uygulayan dünya ülkelerinden, alıkonulan şehitlere ait cesetlerin iadesi için işgal devletine baskı yapma yönünde sorumluluklarını yerine getirmelerini istiyoruz." ifadeleri kullanıldı. İsrail tarafından alıkonulan cesetlerin Filistinliler için öncelikli ulusal taleplerden biri olduğuna vurgu yapılan açıklamada, söz konusu uygulamanın hem alıkonulan Filistinlilerin ailelerine hem de tüm Filistin halkına karşı işlenen bir suç olduğu ifade edildi. Açıklamada, İsrail'in alıkoyduğu Filistinlilerin naaşları için baskı kampanyalarının oluşturulması çağrısında bulunuldu. Öte yandan Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Filistin Esir İşleri Heyeti bünyesindeki Araştırma ve Belgelendirme Birimi Başkanı Abdunnasır Fervane, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in alıkoyduğu Filistinlilere ait cesetlerden 253 tanesini "Rakamlar Mezarlığına" defnettiğini ve 118 tanesini de morglarda beklettiğini söyledi. Hapishanelerde yaşamını yitiren 10 Filistinlinin de İsrail'in alıkoyduğu cesetler arasında yer aldığını aktaran Fervane, "İşgal devletinin on yıllardan beri cesetleri alıkoyma uygulaması sistematik olarak edindiği bir politikadır." dedi. Bu uygulamanın uluslararası hukuka aykırı bir suç olduğuna işaret eden Fervane, söz konusu cesetlerin ailelerine teslim edilmesi için uluslararası insan hakları kuruluşlarına ve dünya ülkelerine çağrıda bulundu. İsrail, ailesine teslim etmediği Filistinlilerin naaşını "Rakamlar Mezarlığı" adı verilen ve üzerinde isimler yerine yalnızca rakamların bulunduğu mezarlara defnediyor. İsrail medyası ve uluslararası basının ortaya çıkardığı bu mezarlıklardan 4'ünden birinin Suriye, Lübnan ve İsrail üçgenindeki askeri bölgede, ikisinin Ürdün Vadisi'ndeki askeri bölgede, dördüncüsünün ise Taberiye şehrinin kuzeyinde bulunduğu ifade ediliyor.