Fransa kamuoyunda büyük yankı uyandıran ve ülkedeki Müslüman azınlığa yönelik "iç düşman" anlatısını körüklediği iddia edilen bir anketin, yabancı bir müdahale ve dezenformasyon ağının parçası olabileceği ortaya çıktı. Fransız Kamuoyu Araştırma Enstitüsü (Ifop) tarafından yayımlanan ve Fransa'daki Müslümanlar arasında "yeniden İslamlaşma" eğiliminin genç kuşaklarda arttığını öne süren anket, başta aşırı sağ çevreler olmak üzere siyaset sahnesinde geniş yer buldu.
Anket, Müslümanların neredeyse yarısının (yüzde 46) yaşadıkları ülkelerde "İslam hukukunun uygulanması gerektiğine" inandığını iddia ederek, Müslüman nüfusun "çoğunluk toplumunun normlarına karşı bir 'karşı-toplum' oluşturmaya çalıştığı" yönündeki korkulara zemin hazırladı. Aşırı sağcı siyasetçi Marion Marechal Le Pen, bu sonuçları "dehşet verici rakamlar" olarak nitelendirirken, İçişleri Bakanı Laurent Nunez bile ankete atıfta bulunarak "radikal İslam'ın girişine karşı hükümet eyleminin üçüncü aşamasını" başlatma gerekliliğini vurguladı.
Eleştiriler ve metodolojik sorunlar
Ancak anket, yayımlanmasından itibaren metodolojisi ve yorumları nedeniyle "İslamofobik" ve "alarmist" bir anlatıya kapı aralamakla suçlandı. Paris Ulu Camii Rektörü, İslami dini uygulamanın bir tehdit olarak ele alınmasını kınarken, İslamofobiye Karşı Gözlemevi Başkanı Abdallah Zekri, çalışmayı "güvenlik odaklı heyecanlarla TV programlarını beslemek ve sansasyon yaratmak için ısmarlama bir çalışma" olarak eleştirdi.
Eleştiriler, özellikle 1.005 kişilik Müslüman örneklemin temsiliyetinin yetersizliğine, sorularda "Şeriat" kelimesi kullanılmamasına rağmen anket sonuçlarının bu şekilde yorumlanmasına ve "İslamcılık" gibi belirsiz terimlerin tanımlanmamasına odaklandı.
BAE bağlantısı ve "Abu Dabi sırları"
Skandalın fitilini ateşleyen asıl iddia ise anketin siparişini veren kurumun kimliği oldu. Anket, kendisini "fanatizme direniş için aylık bir dergi" olarak tanımlayan Écran de Veille (İzleme Ekranı) dergisi tarafından sipariş edildi. Bu yayın organının editöryal içeriği, neredeyse tamamen "İslamcılığı" ve özellikle Müslüman Kardeşler ile Katar'ı hedef alan yayınlardan oluşuyor.
Fransız gazetesi Libération'a göre, bu medya organlarının yayın yönetmeni Atmane Tazaghart ve birçok yazarının adı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından organize edildiği iddia edilen büyük ölçekli bir dezenformasyon ve nüfuz davasında geçiyor. Bu dava, İsviçre istihbarat firması Alp Services aracılığıyla yürütülen ve Mediapart tarafından ortaya çıkarılan "Abu Dabi Sırları" adlı kampanyayla ilişkilendiriliyor.
Kampanyanın ana hedefinin, BAE tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılan Müslüman Kardeşler ile bağlantılı kişi ve kuruluşları hedef almak ve basında aleyhlerinde asılsız makaleler yayımlanmasını sağlamak olduğu belirtilmişti. İddialara göre, BAE bu kampanya için en az 5,7 milyon Euro ödedi.
Muhalefetteki sol partiler (France Unbowed - LFI) bu ifşaatlara sert tepki gösterdi. LFI Milletvekili Paul Vannier, anketin "Ifop tarafından organize edilen ve Le Pen ile tüm Fransız aşırı sağı tarafından büyütülen Müslüman yurttaşlarımızı damgalama operasyonunun BAE istihbarat servisleriyle bağlantılı bir kuruluş tarafından sipariş edildiğini" belirtti.
Hem BAE, hem de Ifop, dış müdahale iddialarını reddetse de, bu olay Fransa'daki siyasi söylemin yabancı aktörler tarafından manipüle edildiği yönündeki endişeleri derinleştirdi.