İki yıl süren İsrail saldırıları sırasında Gazze halkı arasında, İslami Direniş Hareketi Hamas'a yönelik, yasa dışı çetelerin suistimalleri karşısındaki sessizliği nedeniyle yaygın eleştiriler yükselmişti. Bu çeteler, yardımlara el koyarak ve halkı taciz ederek, hem açlık krizini derinleştirmiş hem de "Nabulsi" ve "Otomobil Pazarı" gibi yardım dağıtım noktalarında onlarca Filistinlinin şehit olmasına neden olmuştu.

Hamas'ın saha komutanları, bu dönemde, direnişçilerin konumlarının İsrail tarafından ifşa edilmesini önlemek amacıyla yeni iç cepheler açmaktan kaçındıklarını açıkladı. Ancak bu durum, daha sonra İsrail ordusu tarafından desteklendiği anlaşılan yardım yağmacılığı çetelerinin yayılmasına olanak tanıdı.

Kassam Tugayları'ndan bir komutan, Quds Press muhabirine yaptığı açıklamada, "Geçen Cuma günü ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte, Hareket, büyük ailelerin içine saklanmış olmalarına rağmen bu çetelerle hesaplaşmaya hazırdı. 48 saat içinde bu yuvaları tamamen yok ettik, sadece kuşatma altında tutulan küçük cepler kaldı." dedi.

Gazze'den bir tüccar, Quds Press'e verdiği demeçte, kuzey Gazze'yi vuran kıtlığın zirve yaptığı bir yıl önce, Maghribi Caddesi'ndeki pazara maliyetine (kilogramı 7 şekel - 2 dolar) satmak üzere büyük miktarda limon getirdiğini anlattı. Ancak "Dağmeş" ailesinden silahlı unsurların kendisini durdurduğunu ve bu fiyattan satış yapmasını engellediğini söyledi. Tüccar, "Bana bu bölgenin kendi kontrolleri altında olduğunu söylediler ve tüm limonu düşük bir fiyata (kilogramı 6 şekel - 1.8 dolar) onlara satmaya zorladılar. Daha sonra onlar, kilogramını 45 şekele (13 dolara) sattılar." diye ekledi.

Bu ailenin üyeleri, yerleşim alanlarına yakın "Nabulsi" noktasından gelen yardım konvoylarını ele geçiriyor, kendi depolarına boşaltıyor ve un çuvalının fiyatının bin dolara kadar çıktığı fahiş fiyatlarla satıyorlardı.

Quds Press'e konuşan bir Hamas kaynağına göre, bu ailenin bazı üyeleri, savaşın başlangıcında (Aralık 2023'te) Gazze şehrinin güneybatısında direnişe ait mühimmat çalmış ve tankların geçiş güzergahına döşenen patlayıcıları, özellikle yaşadıkları Tel El-Hava bölgesinde, imha etmişlerdi. Bu durum, İsrail tanklarının bölgeye girişini kolaylaştırmış ve mühimmatı geri almak ve işgal güçleriyle çatışmak için bölgeye giden onlarca Kassam Tugayları savaşçısının hayatını tehlikeye atmıştı. Kaynak, İsrail'in durumu ortaya çıktıktan sonra bu ailenin üyelerinin Gazze'nin güneyine kaçmasını kolaylaştırdığını da sözlerine ekledi.

Kaynak ayrıca, Dağmeş ailesinin bazı üyelerinin, bölgelerinde bulunan Ürdün Sahra Hastanesi'ne ulaşan kamyonların çoğunu yağmaladığını ve hastanenin yardımlarının büyük bir kısmını kendilerine ayırmasına rağmen yağma amacıyla hastaneye silahlı saldırılar düzenlediğini belirtti.

Hamas kaynağı, ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte direnişin bu aileye yönelik saldırısının, "Hamas'ın teslim olmaları, bölgedeki insanlara tacizi bırakmaları ve konunun yasal yollarla çözülmesi için onlarla tüm barışçıl yolları tüketmesinden sonra" gerçekleştiğini vurguladı. Temas kurulan aile ileri gelenlerinin ise çaresiz kalarak "Bizim bu kanun kaçaklarını (Dışır) zapt etme gücümüz yok." dediklerini aktardı.

Adının açıklanmasını istemeyen bir aile ileri geleni ise muhabire, "Bu alçak çocuklar, ailenin itibarını zedeledi ve bizi hem hükümetle hem de komşularımızdaki diğer ailelerle büyük sorunlara soktu." dedi. Aile büyüğü, "Sebep oldukları sorunları çözmekten yorulduk, ancak yol kesiciliğe başlayıp yardım kamyonlarını çaldıklarında ve görev başındaki 'Sehim Birimi' (Direnişin güvenlik birimi) elemanlarını öldürdüklerinde, üzerlerindeki korumayı kaldırdık ve daha önce defalarca engellediğimiz saldırı gerçekleşti." şeklinde konuştu.

Birkaç gün önce gerçekleşen saldırıda Dağmeş ailesinden 29 kişi öldürülmüş ve yaklaşık 60 kişi gözaltına alındı. Baskınlarda bulunan gelişmiş silahlar ve belgeler, gerçekleştirdikleri kanunsuz eylemlerin kendiliğinden gelişen tepkiler değil, Gazze Şeridi'nde kaos yaratmaya yönelik geniş bir planın parçası olduğunu ortaya koydu.

Quds Press'e konuşan kaynaklar, yaşananları "iç savaş" olarak nitelendirmeyi reddederek, olayın, İşgal Gücü tarafından oluşturulan ve savaş sırasında koruma sağlanan, ancak ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonra terk edilen çetelere karşı hukukun uygulanması çerçevesinde olduğunu vurguladı.

On Filistinli grubun birleştiği Filistin Güçleri Merkezi İttifakı, Gazze Şeridi'ndeki İçişleri Bakanlığı ve Filistin Polisi'nin, devam eden İsrail saldırısı ve ablukası altındaki zorlu koşullarda güvenliği ve istikrarı artırma ve iç cepheyi koruma çabalarını takdirle karşıladığını açıkladı.

İttifak, Çarşamba günü yayınladığı bildiride, "Polis unsurlarının Gazze sokaklarında ve kavşaklarda yoğun ve düzenli bir şekilde konuşlanmasını" övdü ve bu adımın "vatandaşların kalbine huzur verdiğini ve bu hassas ve kritik aşamada sivil barışı güçlendirmeye katkıda bulunduğunu" belirtti.

Sudani'nin koalisyonu Irak seçimlerinde zirvede
Sudani'nin koalisyonu Irak seçimlerinde zirvede
İçeriği Görüntüle

Bildiri, Bakanlığın insani yardım konvoylarını korumak, ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamak ve manipülasyonu önlemek için aldığı önlemlerin, yüksek düzeyde ulusal sorumluluğu ve şeffaflığı yansıttığını ve devam eden saldırılara karşı toplumu koruma çabalarının bir parçası olduğunu vurguladı.

"Filistin Güçleri İttifakı", özellikle işgal gücü ile iş birliği yaptığı veya iç cepheyi sarsmaya karıştığı kanıtlanan "suçlulara ve kanun kaçaklarına" karşı atılan yasal adımlara tam destek verdiğini yineledi ve bu kişilerin Filistin halkının birliğini ve onurunu koruyacak şekilde yargılanması gerektiğini vurguladı.

İttifak ayrıca, İçişleri Bakanlığı'nın iç cepheyi koruma ile genel özgürlükleri güvence altına almayı birleştiren dengeli güvenlik politikasının sürdürülmesini istedi ve saldırıya karşı toplumsal dayanışma ruhunun güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

9 Ekim'de Hamas ve İsrail arasında, Türkiye, Mısır ve Katar'ın katılımıyla ve ABD gözetiminde Şarm El-Şeyh'te gerçekleşen dolaylı müzakereler sonucunda, ateşkes ve esir takası planının ilk aşaması üzerinde anlaşmaya varıldığı duyurulmuştu.

7 Ekim 2023'ten bu yana, İşgal Güçleri, ABD ve Avrupa desteğiyle, öldürme, aç bırakma, yıkım, zorla yerinden etme ve tutuklamaları içeren bir soykırım uygulamış, uluslararası çağrıları ve Uluslararası Adalet Divanı'nın durdurma emirlerini hiçe saymıştır. Soykırım sonucunda, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 238 binden fazla Filistinli şehit ve yaralı bırakılmış, 11 binden fazla kişi kaybolmuş, yüz binlerce kişi yerinden edilmiş ve çoğu çocuk olmak üzere pek çok kişinin hayatını kaybettiği bir kıtlık yaşanmıştır. Ayrıca, Şerid'in çoğu şehri ve bölgesi haritadan silinecek şekilde büyük bir yıkım meydana gelmiştir.

Daily Ummah