İran makamları tarafından idam edildiği duyurulan eski Savunma Bakan Yardımcısı Ali Rıza Ekberi, İran'ın karar alma mekanizmasında çeşitli pozisyonlarda yer almış olup ‘casusluk’ ve özellikle nükleer ve askeri alanlardaki hassas bilgileri sızdırma suçlamasıyla karşı karşıya kalan ilk yetkili değil. Ancak kendisine isnad edilen suçlamaların boyutu, dosyasını, 2003'ten bu yana nükleer dosyayı yönetmeyi görev edinen hükümetler sırasında kamuoyuna açıklanan dosyaların en öne çıkanı kılıyor.

Ekberi davası, İran kamuoyunu uzun süredir meşgul eden ve İran önümüzdeki birkaç yıl içinde rejim lideri Ali Hamaney'in halefinin belirlenmesini beklerken iktidar için yarışan taraflar arasındaki çatışmanın boyutunu ortaya çıkaran casusluk davalarına ilişkin büyük dosyaları tekrar gündeme getiriyor.

Askeri ve güvenlik alanları ve nükleer dosya gibi hassas alanlarla bağlantılı bazı yetkililer casusluk yapmakla suçlandı ve çoğu idam, görevden ihraç edilme ve hapis cezalarına çarptırıldı.

Tutuklamalar ve yetkililerin kovuşturulması, muhafazakar ve reformist kampların paylaştığı İran hükümetinde meydana gelen her değişimle birlikte artıyor. Bu da rejimin karmaşık yapısı içinde güç ve nüfuz için rekabet edenlerin arasındaki zıtlığın boyutunu gösteriyor.

Mayıs 2016'da eski İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Macid Ensari, İranlı bir yetkilinin casusluk suçlamasıyla idam edildiğini duyurmuştu. Yetkililer üst düzey yetkilinin kimliğini açıklamamış ancak Ensari, bazı dairelere ‘sızdığını’ söylemişti. O dönemde basında, İran İstihbarat Bakanlığı'na bağlı Casuslukla Mücadele Dairesi’nde İsrail dosyasından sorumlu bir yetkilinin İsrail için casusluk yaptığı suçlamasıyla idam edildiğine dair bilgiler dolaşıyordu. 7

Şarku’l Avsat okurları için İranlı üst düzey bürokrat ve siyasetçilerin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan ajanlık suçlaması sebebiyle idam edilen ya da kaçmak zorunda kalan isimleri derledi:

Abdurrasul Dorri İsfahani

Dorri İsfahani, İran medyası Temmuz 2016'da casusluk suçlamasıyla tutuklandığını duyurmadan önce, Hasan Ruhani dönemindeki nükleer müzakerelerin en önde gelen finans uzmanlarındandı.

Nükleer müzakere ekibinde bankacılık işleri sorumlusu olarak görev yaptı ve 2015 nükleer anlaşmasıyla sonuçlanan müzakerelerde İran Merkez Bankası’nın temsilcisiydi.

Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) İstihbarat Servisi tarafından nükleer müzakereler sırasında ‘casusluk’ suçlamasıyla esrarengiz bir şekilde tutuklandıktan aylar sonra, mahkemede ‘İngiliz ve Kanada istihbaratı için casusluk yapmak’, ‘düşman ABD ile işbirliği yapmak’ ve nükleer anlaşmaya varıldıktan sonra ‘İran bankalarına yönelik yaptırımları kaldırmamak’ suçlarından 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca, nükleer anlaşmayı engellemeye çalışmakla ve terörizmin finanse edilmesi ve kara para aklamayla mücadeleyle ilgilenen Mali Eylem Görev Gücü (FATF) anlaşmasına ilişkin maddelere ekleme yapmakla suçlandı.

Dorri İsfahani, hem İran hem de Kanada vatandaşlığına sahip. İran raporlarına göre Ekberi gibi Birleşik Krallık-İran çifte vatandaşlığına sahipti.

Radikal Milletvekili Cevad Kerimi Kuddusi, İsfahani'nin ABD Hazine Bakanlığı’nın bir çalışanı olduğunu, 1979'dan sonra İran Savunma Bakanlığı’nda çalışmak üzere geri döndüğünü ve ABD’de alıkonan İran fonları dosyasından sorumlu olduğunu söylemişti.

Hüseyin Museviyan

Museviyan, şu anda ABD’deki İran çevrelerinde, özellikle de ABD'nin İran'a yaptırım uygulama, nükleer anlaşmadan çıkma ve Tahran'a baskı uygulama politikasını eleştiren şahinlerden biri olarak görülüyor.

İran'ın Berlin Büyükelçiliği de dahil olmak üzere çeşitli diplomatik görevlerde yer alan Museviyan, Muhammed Hatemi'nin cumhurbaşkanlığı döneminde eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri olarak görev yaptığı süre zarfında nükleer müzakere ekibinde yer alması nedeniyle casusluk suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.

Museviyan, nükleer müzakere ekibinin sözcüsü ve Ruhani'nin sağ kolu rolünü oynadı. Nükleer müzakere ekibindeki rolü, Mahmud Ahmedinejad hükümetinin başında Ali Laricani’nin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği görevini üstlenmesiyle sona erdi.

Museviyan, ‘casusluk, yabancılarla iletişim halinde olmak ve rejim aleyhine propaganda yapmak’ suçlamalarıyla Nisan 2007 sonunda tutuklandı ancak birkaç gün sonra kefaletle serbest bırakıldı. O dönem İran istihbaratı Museviyan’ı, ‘İngiliz Büyükelçiliği’ne nükleer program hakkında bilgi vermekle’ suçladı.

İran yargısı başlangıçta suçlamaları düşürdü. Ancak Ahmedinejad, dönemin İstihbarat Bakanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei'ye (şu anki Yargı Erki Başkanı) ve Tahran Başsavcılığı'na Museviyan'ı suçlu bulması için baskı yaptı.

Nisan 2008'de Museviyan, ‘ulusal güvenliği bozmaktan’ iki yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak cezası tecil edildi ve beş yıl boyunca resmi görevlerde bulunmaktan men edildi.

Şahin Dadhah

Dadhah, nükleer müzakere ekibinin bir üyesi ve 2003 nükleer müzakereleri sırasında Ruhani'nin danışmanıydı. İran İstihbarat Bakanlığı Casuslukla Mücadele Dairesi’nin eski bir çalışanıydı. 2003'ten sonra Bağdat'ta yapılan İran-ABD-Irak müzakerelerine katıldı. İstihbarat Bakanlığı ile iş birliği, Hatemi liderliğindeki reformist hükümetin en önde gelen bakanlarından biri olan Ali Yunusi’nin bakanlığın başında olduğu sırada başladı.

Dadhah, muhalif ülkelerle iş birliği yapmak suçlamasıyla Aralık 2010'da tutuklandı ve Evin Hapishanesi’nin genel koğuşlarına nakledilmeden önce 14 ay hücre hapsinde kaldı. Devrim Mahkemesi tarafından yedi yıl hapis cezasına çarptırıldı. Davasına Yargıç Ebu el-Kasım Salavati baktı.

Hasan Ruhani cumhurbaşkanı olduktan iki yıl sonra, Aralık 2015'te serbest bırakılıncaya kadar hapiste kaldı. Dadhah, İran'dan ayrıldıktan sonra yaptığı basın açıklamalarında İran ve İsrail arasında Hamas ile ilgili yapılan gizli görüşmelere katıldığını açıkladı ve Ruhani Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri iken Konsey tarafından görevlendirilerek İsrail'e yapılan ziyaretlerden bahsetti.

Dadhah, Mayıs 2016'da İran'dan ayrıldıktan sonra bilinmeyen bir yerde yaşıyor. Dadhah basın röportajlarında, Ahmedinejad'ın yönetiminden önceki nükleer müzakere ekibi üyelerinin tutuklanma nedeninin, nükleer dosyayı yönetme politikasına ve Ruhani'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ekarte edilmeye çalışılmasına karşı çıkmaları olduğunu söyledi.

Şehram Emiri

Şehram Emiri, DMO’nun kontrolü altındaki Malik el-Eşter Üniversitesi'nde tıbbi kullanıma yönelik radyoaktif izotoplar konusunda uzmanlaşmış bir bilim adamıydı. 2009 baharında ABD’ye kaçtı. Yetkililer, ortadan kaybolmasıyla ilgili çelişkili açıklamalar yaptı. Daha sonra, ABD'deki İran çıkarlarını destekleyen Pakistan Büyükelçiliği’nde ABD yönetimi tarafından kaçırıldığını iddia ettiği bir videoda gözüktü. Tahran, 2010 yılında geri dönmesini talep etti. Yetkililerin kendisi için Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın katıldığı bir resepsiyon düzenlenmesine ve esir takası anlaşmaları ile ülkeye getirilen İranlılara benzer şekilde ilk anları televizyonda yayınlanmasına rağmen Tahran'a vardığında DMO İstihbarat Servisi tarafından tutuklandı.

Emiri, Ağustos 2016'da yetkililer birden idam edildiğini duyurana kadar 20 ay boyunca ortalarda gözükmedi. Emiri, 5 yıllık hapis cezasına ek olarak 10 yıl hapis cezasını çekiyordu. Tutukluluk hali boyunca ‘muhalif ülkelerle gizlice iletişim kurmak, İran'ın ulusal güvenliğini tehdit etmek ve düşmanlara hassas bilgiler sızdırmak’ suçlamalarını reddetti.

Emiri’nin ortadan kaybolmasının ardından dönemin İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, Emiri'nin kurumun bilim adamlarından biri olduğunu yalanladı. Ancak 2016'da idam edilmesinin ardından İran Yargı Erki Sözcüsü, ‘Şehram Emiri’nin ülkesi hakkında çok gizli bilgileri düşmana (ABD) verdiği için asılarak idam edildiğini’ açıkladı.

Temmuz 2010'da New York Times, adı açıklanmayan ABD'li yetkililere dayandırdığı haberinde, ‘Şehram Emiri’nin, istihbarat yetkililerine Tahran'daki üniversitenin İran'ın nükleer çabaları için nasıl gizli bir karargah haline getirildiğinin ayrıntılarını anlattığını’ belirterek şöyle yazdı:

“Emiri İran'dayken, İran'ın nükleer silah üretmeyi hedefleyen şüpheli programı hakkında 2007'de yayınlanan tartışmalı Ulusal İstihbarat Tahmini raporunun kaynaklarından biriydi.”