Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, eğitim almış 100 bin Lübnanlı savaşçılarının olduğunu, bu bilgiyi de tehdit için değil Lübnan'da iç savaşı önlemek için verdiğini savundu.

Nasrallah, 14 Ekim'de başkent Beyrut'un Et-Tayyuna bölgesinde gösteri düzenleyen Hizbullah ve Şii Emel Hareketi mensuplarına yönelik silahlı saldırılar hakkında açıklamalarda bulundu.

Hizbullah ve Emel sempatizanı 7 kişinin öldüğü saldırıdan Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi ve onun lideri Samir Caca'yı sorumlu tutan Nasrallah, "Güvenlik güçlerinden aldığım bilgilere göre göstericiler, Lübnan Güçleri Partisi'nin açtığı ateş sonucu öldü." iddiasında bulundu.

Tayyuna olayı için adil bir soruşturmanın yürütülmesi ve suçluların yakalanması gerektiğini belirten Nasrallah, "Bunun olmaması halinde sözümüzü söyleriz." ifadelerini kullandı.

Hizbullah'ın sahip olduğu Lübnanlı milis sayısının 100 bin olduğunu ileri süren Nasrallah, bu bilgiyi tehdit amaçlı değil Lübnan'da iç savaşın çıkmasını önlemek için verdiğini savundu.

Nasrallah şöyle devam etti:

"Geçen hafta perşembe günü meydana gelen olay önemli ve tehlikelidir. Aynı zamanda son dönemlerde meydana gelen benzer gelişmelerden farklıdır."

Beyrut'ta yaşanan olaylar

Lübnan'da Şii Hizbullah ve Emel Hareketi destekçilerinin Beyrut Limanı'nda geçen yıl meydana gelen patlamayı soruşturan Hristiyan hakim Tarık el-Bitar'ın yerine başkasının atanması talebiyle 14 Ekim'de Beyrut Adalet Sarayına yürüdüğü sırada göstericilerin üzerine ateş açılmış, olayda 7 kişinin öldüğü, onlarca kişinin yaralandığı bildirilmişti.

Saldırı Beyrut'un Tayyuna bölgesinde gerçekleşirken olaylar daha sonra Hristiyanların yaşadığı Ayn er-Rumana ve Şiilerin yaşadığı Eş-Şiyah mahallelerinin kesiştiği noktalarda yaklaşık 5 saat boyunca devam etmişti.

Hizbullah ve Emel Hareketi, destekçilerinin üzerine ateş açılmasından Lübnan Güçleri Partisine bağlı silahlı grupları sorumlu tutmuştu.

Lübnan Güçleri Partisi ise Hizbullah ve Emel Hareketinin suçlamalarından sonra yaptığı açıklamada, "Hizbullah’ın ülkede düştüğü zor durumdan kurtulmak için acı olayları fırsata çevirmek üzere suçlayıcı bir tutum sergilediğini" savunmuştu.