‘Beklenen Mehdi’ olduğuna inandıkları liderinin serbest bırakılmasına yönelik talepleri nedeniyle Züheyr ile birlikte tutuklananlar ise milis istihbaratı tarafından gözaltında tutulmaya devam ediyor.

60’lı yaşlarında ölen Züheyr’i tanıyan kaynaklar, kurbanın bu ayın başlarında Sanaa’dan Saada’ya giden yol üzerindeki Azrakin bölgesinde bulunan Husi güvenlik kontrol noktalarından birinde, yanındakiler ile birlikte tutuklandığını belirttiler. Söz konusu kişiler o sırada, takipçileri tarafından ‘beklenen Mehdi’ olduğu iddia edilen el-Hasan el-Tuhami için af dilemek üzere Saada’daki Dahyan bölgesinde milis lideri Abdülmelik el-Husi’nin bulunduğu noktaya doğru yola çıkmışlardı.

Kaynaklara göre bu grup, Husi Güvenlik ve İstihbarat Birimi’ne nakledildi ve herhangi bir suçlama olmaksızın hapsedildi. Züheyr, tansiyon, şeker ve kalp gibi kronik hastalıklarına sahipti. Gözaltı süresi boyunca sorguya ve işkenceye maruz kaldı. Ayrıca ailesi veya avukatı ile görüşmesi engellendi. Salı akşamı ailes milis makamlarından bir telefon aldı. Kendilerine cenazeyi almak üzere Cumhuriyet Hastanesi’ne gitmeleri gerektiği bildirildi.

Husi milisleri, kendilerine ‘Ensar el-Mehdi’ adını veren onlarca el-Tuhami destekçisini, liderlerinin serbest bırakılmasını talep etmek üzere Saada’ya ulaşmalarının ardından tutuklamıştı. Söz konusu kişiler, taleplerine dikkat çekmek için Saada’nın merkezinde oturma eylemi yapmak için çadırlar kurmaya başlamışlardı. Ancak milislerin istihbarat unsurları onları liderlerinin yanına hapse attı. Aynı zamanda Sanaa ve Hudeyde’de konuyla ilgili tutuklamalar gerekleştirdi.

Milislerin istihbarat hapishanelerinde uygulanan işkence ile ilgili olarak adli kaynaklar, bir yıl önce sahte üniversite diplomaları ve iş kartlarına kullanmakla suçlanarak istihbarat cezaevlerine yerleştirilen 10 kişinin birkaç gün önce, Terör ve Devlet Güvenliği Mahkemesi’ne işkence gördüklerine dair şikayette bulunduklarını bildirdi.

Kaynaklar, sanıkların ‘işkencenin tüm dehşetine ve insanlık onuruna yönelik rezil davranışlara maruz kaldığını’ aktardı. Ayrıca aileleri ve akrabaları ile iletişimlerinin engellendiği, işkence sonrasında kameralar önünde itirafa zorlandıkları ve bu kayıtların delil olarak mahkemeye sunulduğu kaydedildi.

Kaynaklar, sanıkların hapishanelerde ve Husi istihbaratı merkezlerinde maruz kaldıkları psikolojik ve fiziksel işkenceyi güvenlik birimlerine ve hakimlere bildirdiğini belirtti. Kaynaklar, bu hapishanelerin tutuklularla dolu olduğunu, çoğunun basit davalar kapsamında uzun süreler hapishanede kaldıklarını ve işkence gördüklerini bildirdi.

Kaynaklara göre sanıklar, hakime başvurarak tutuklulara yönelik zulme son verilmesini talep etti. İşkence olaylarının bildirilmesi, gönüllü avukatların onlar adına savunma yapmak istemesini sağladı.

Darbeden önce milis üyelerini meşruiyete karşı savunan Yemenli bir avukat, Saada’ya bağlı el-Talh ilçesindeki el-Anad Emniyet Müdürlüğü’ndeki güvenlik görevlilerinin, masum insanları tutukladığını ve şantaj amacıyla araçlarına el koyduğunu bildirdi.

Avukat, karakol binasının arkasındaki arazide gizli gözaltı odaları olduğunu ve her odada bazıları çok uzun süre tutuklu kalan 15’e yakın kişinin bulunduğunu söyledi. Ayrıca polis güçleri sorumlularını ‘esrar bağımlısı olan’ bir grup insan olarak nitelendirdi. Milis liderlerinin soruşturulması için bir komisyon kurulması çağrısında bulunan avukat söylediği her şeyi kanıtlamaya hazır olduğunu vurguladı.

Kaynak: Şarku'l Avsat