İran’da gösteriler, zorla uygulanan örtünme kurallarına ve ahlak polisinin şiddetine karşı baskılardan bıkan kadınların sokaklara çıkmasıyla başladı. Daha sonra farklı kesimden insanlar değişik taleplerle gösterilere katılarak rejim karşıtlığını dile getirdi. Hükûmet yetkilileri ise devam eden protestoların örgütlü ve terörist eylemler olduğunu savunmakta. Bir aydan fazladır devam eden gösterilerde yüzden fazla kişi hayatını kaybetti. Protestolara katılan halk anlamlı bir değişiklik beklerken hükûmet yetkilileri hazırlıklı oldukları ayaklanmaları şiddetle bastırmaya çalışıyor. Mahsa Amini’nin Kürt olması sebebiyle protestoların Kürt nüfusunun ağırlıkta olduğu Sakkız, Senendec, Kirmanşah gibi şehirlerde yoğunlaştığı görülmekte.

Etnik ve mezhepsel kimliklerin kırılgan bir yapıya bağlı olduğu İran’da sokağa çıkanlar arasında sadece kadınlar ve özgürlük destekçileri değil radikal terör örgütleri de bulunmakta. PKK, PYD, İKDP gibi örgütler, protestolar arasında kendilerine alan açmaya çalışıyor. Son günlerde Radikal Sünni örgütlerden biri olan Çeyşu’l-Adl örgütü de rejimle mücadele etmek adına sahaya indiğini duyurdu. Ülkedeki en önemli muhalif hareketlerden biri olan Halkın Mücahidi Örgütü (HMÖ) de protestolarda ön saflarda bulunuyor. Siyasi faaliyetlerinde ABD, İngiltere, Fransa gibi yabancı devletlerden destek aldığı bilinen HMÖ, Amini olaylarıyla etki alanını genişletmeye çalışmakta.

İran’da rejim karşıtı eylemlere Avrupa’daki ülkeler de destek veriyor. İranlılar, Avrupa’nın birçok kentinde rejim karşıtı sloganlar atıyor. Almanya’daki bazı gazeteler gösterileri devrimden sonraki en anlamlı protestolar olarak nitelendiriyor.  Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksel Temsilcisi Federica Mogherini sözcüsü AB’nin İran’daki gelişmeleri yakından izlediğini belirten bir açıklama yaptı. İsrail İstihbarat Başkanı İsrail Katz’da bir açıklama yaparak protestoculara destek verdiğini belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heather Nauert ise tutuklanmalara tepki gösterdi.

ABD’de Gösterilere destek veren isimlerden biri eski Başkan Trump oldu. Göreve gelir gelmez İran’a karşı sert tutum takınan Trump, Obama döneminde atılan önemli bir adım olan Nükleer anlaşmadan çekilmişti. Hem iktidarı döneminde hem de iktidardan sonraki süreçte İran’da çıkan ayaklanmalara karşı halkı destekleyen açıklamalarda bulunmuş ve rejimin devrilmesi gerektiğini açıkça ifade etmişti. Trump; Amini’nin ölümüyle başlayan protestolara da destek vererek halkı cesaretli rejimi ise “yozlaşmış ve acımasız” olarak tanımladı.

Peki halk olası bir rejim değişikliğinde kime destek verecek?  İlk akla gelen cevap İran monarşisinin son temsilcisi Prens Rıza Pehlevi oluyor. Ayaklanmaları ilk kadın devrimi olarak nitelendiren Pehlevi, halkın kendisine güvendiğini ancak kendisinin yönetimde sorumluluk almak gibi bir amacı olmadığını belirtti. Buna karşın İslam Cumhuriyetinin devrilmesinden sonra geçici hükûmetin sorumluluklarına dair bir açıklama yaparak sitemin değiştirilmesini ve demokratik rejime geçişin gerçekleştirilmesi gerektiğini de vurguladı. Hukukun ve hakların garanti altına alındığı dış politikanın yeniden düzenlendiği ve adaletin tesis edileceği bir ülke arzuladığını belirten Pehlevi, İranlıların kendisine güvenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Bütün tepkilere rağmen İran rejimi geri adım atmamakta kararlı. Son günlerde olayların azaldığı da gözlemlendiğinde hükûmetin olayları bastırdığını söyleyebilmek mümkün. Gösterilerin genişlememesi için İnternet erişiminin kısıtlandığı ülkede Instagram ve WhatsApp erişime kapatıldı. İran güvenlik güçleri protestoları bastırmak için çeşitli önlemler almış olsa da halkın öfkesi kolay kolay dineceğe benzemiyor.

iran_protest_1

Camia