Harris, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısı öncesinde  yaptığı açıklamada ülkesinin, ‘temel haklarını ve insanlık onurunu talep etmek için barışçıl bir şekilde protesto eden İran'ın cesur kadınlarının yanında olduğunu’ bildirdi.  Harris, sözlerine devamında şu ifadeleri kullandı:

"İran'daki tüm insanlar ifade ve protesto özgürlüğü hakkından yararlanmalı ve İran temel özgürlüklerini kullandıkları için vatandaşlarına karşı şiddet kullanımına son vermelidir. Kadınların ve kız çocuklarının haklarını sistematik olarak ihlal eden herhangi bir devletin, aynı hakları korumakla görevli herhangi bir uluslararası kuruluş veya BM kuruluşunda rol oynamasına izin verilmemelidir.  UN Women ve üyeleri ‘kadın haklarını desteklemek’ ve ‘kadın hakları alanında derhal ilgilenilmesi gereken acil sorunları’ ele almakla görevlidir. İran'ın kadın haklarını kabul etmemesi ve halkını acımasız yollarla baskılaması, bu komisyonda çalışmasının uygun olmadığını gösteriyor. İran'ın varlığı, komisyon üyelerinin adilliğine gölge düşürür. Bu nedenle bugün ABD, İran'ı UN Women'dan çıkarmak için ortaklarıyla birlikte çalışma niyetinde olduğunu açıklıyor."

Şark'ul Avsat'ın haberine göre ABD ve Arnavutluk'un talebi üzerine Güvenlik Konseyi, İran'da kadınlara, kız çocuklarına ve dini ve etnik azınlık mensuplarına yönelik devam eden baskıya ışık tutmak ve barışçıl protestoculara karşı devam eden yasa dışı güç kullanımını ele almak için gayrı resmi bir toplantı düzenledi. Arria Formula adı verilen bu gayrı resmi toplantılar, 1992'de Güvenlik Konseyi başkanı olduğu dönemde bu uygulamaya başlayan Venezüella Büyükelçisi Diego Arria tarafından ortaya çıkarıldı. Arria Formula, konsey üyelerinin yararlı olduğuna inanılan kişilerle esnek bir prosedür çerçevesi içinde görüş alışverişinde bulunmalarını sağlamak için gayri resmi veya gizli istişareler yapmak amacıyla gerçekleştirilmektedir.

Çarşamba günkü oturumda BMGK üyeleri; BM İnsan Hakları Konseyi İran Özel Raportörü Cavid Rahman’ı, İranlı insan hakları savunucusu ve Nobel Barış Ödülü sahibi Dr. Şirin Ebadi’yi ve İngiliz-İranlı aktivist ve aktris Nazanin Boniadi'yi dinledi.

Cavid, ‘İran güvenlik güçlerinin müdahalelerinin yalnızca Belucistan ve Sistan illerinde en az 277 kişinin ölümüne yol açtığını’ belirterek, 30 Eylül Cuma namazı sonrası baskının, aralarında çocukların da bulunduğu en az 67 kişinin ölümüne yol açtığını kaydetti. Bu, Kürdistan bölgesindeki protestoların başlamasından bu yana tek bir olaydaki en yüksek ölüm sayısının görülmesi anlamına geliyor. Cavid, açıklamalarına şu sözlerle devam etti:

"Şimdiye kadar kimileri 11 yaşında olan en az 40 çocuk öldürüldü. Birçok aile, çocuklarının intihar ettiğini duyurarak ve yalan itiraflarda bulunarak güvenlik güçlerini aklama baskısına maruz kaldı. Yetkililer; insan hakları savunucuları, öğrenciler, avukatlar, gazeteciler ve sivil toplum aktivistleri de dahil olmak üzere 14 binden fazla kişiyi tutukladı. İran yargısı Tahran'da gözaltında tutulan binden fazla kişi hakkında kamuya açık yargılama yapacağını açıkladı. Yargılanacaklardan bazıları, cezası ölüm olan savaş suçu ile itham edilmiş durumda".

Cavid son olarak, 22 yaşındaki Kürt kadın Mahsa Amini'nin geçen eylül ayında Ahlak Devriyeleri tarafından gözaltına alınırken öldürülmesiyle ilgili bağımsız bir soruşturma komitesi kurulması çağrısında bulundu.

Aktivist Şirin Ebadi, Komisyonu, İran güvenlik güçlerinin kurşunlarıyla öldürülen kurbanların aileleri için adaleti sağlamak adına çalışmaya ve tüm ülkeleri diplomatlarını İran'dan çekmeye çağırdı.

ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield ülkesinin, ‘İran'ın kadınlara ve barışçıl göstericilere yönelik şiddetli baskısını kınadığını’ belirterek, Washington'ın ‘İran hükümetini sorgulamak için çalışacağını’ kaydetti.

İran'ın BM delegesi Amir Said Arafani, BM'nin 193 üye ülkesindeki birçok mevkidaşına bu toplantıya katılmamalarını talep eden bir mesaj gönderdi ve Washington'ı ‘insan haklarını siyasallaştırmakla’ suçladı.  Arafani, Kürt kızı Mahsa Amini'nin ölümünün ardından başlayan protestoları ‘iç mesele’ olarak nitelendirdi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Cenevre'de göreve başlamasından bu yana düzenlediği ilk basın toplantısında, İran da dahil olmak üzere birçok ülkede var olan ‘güçlü adam zihniyetine’ ve otoriter eğilimlere dikkat çekti. ‘Özellikle toplumsal cinsiyet konularında insan haklarında bir gerileme’ olduğunu kaydetti. Türk açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Muhalefetin bastırılması ve susturulması özellikle endişe verici. Kadınlar üzerinde oldukça olumsuz etkisi olan ve gerçekten üstesinden gelebileceğimizi umduğum kadın düşmanı tutumların yükselişini görüyoruz. İnsan hakları bu dinamiklerin girdabına atıldı ve göze alamayacağımız bir savaşın ortasına bırakıldı."

AP_09122706741