Avusturya’da 2017’den itibaren iktidarda bulunan Sebastian Kurz başbakanlık görevinden istifa etti. Kurz'un son dört yılda İslam ve göçmenlere yönelik izlediği tartışmalı politikalarıyla gündeme gelmişti.

Avusturya’da son 10 yılda adından en çok söz ettiren siyasi isimlerden Sebastian Kurz, İslam ve göçmen karşıtlığı ile yükseldiği başbakanlık görevinden, hakkında başlatılan yolsuzluk soruşturması nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı.

İçişleri Bakanlığı bünyesinde 2011’de kurulan entegrasyon müsteşarlığına henüz 25 yaşındayken getirilen Kurz, bu dönemde Müslüman ve göçmenlerle kurduğu iyi ilişkilerle siyaset arenasında kendini göstermeye başladı.

Kurz, “Uyumun başörtüsü takıp takmamaya indirgenmemesi gerektiğine” yönelik sözleriyle göçmenlerin ilgisini kazanırken, Sosyal Demokratlar (SPÖ) karşısında varlık gösteremeyen merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) içinde de yükselmeyi sürdürdü. Dışişleri Bakanlığına getirildiği 2013’te, 27 yaşında Avrupa Birliği’nin (AB) en genç dışişleri bakanı unvanına sahip olan Kurz’un, İslam ve göçmenlere yönelik yaklaşımı bu dönemde değişmeye başladı.

Kurz aşırı sağa kayan oylara yöneldi

Avrupa’da 2015’te yaşanan sığınmacı krizi sonrasında Sosyal Demokrat ve merkez sağ partilerin oy oranlarının düşmesi ve aşırı sağcı partilerin önlenemez yükselişi karşısında Kurz, göçmen ve Müslüman karşıtı söyleme yönelerek, aşırı sağa kayan oylara göz dikti.

Kurz, ilk olarak 1912’de yürürlüğe giren, ülkede İslam dininin resmen kabul edilmesi ve Müslümanların haklarını garanti altına alan “İslam Yasası”nı değiştirdi. Bu değişiklikle Müslümanların hakları sınırlandırılırken, Avusturya’da resmen kabul edilen 16 dinî cemaat arasında Müslüman toplumu ayrımcılığa maruz kaldı.

Devletin dinî cemaatlerin iç işlerine müdahale etmediği ülkede, yasadaki değişiklikle Müslümanlara ait kurum ve kuruluşlara yurt dışından yapılan finansal destek tamamen yasaklanırken, resmi otorite olarak kabul edilen Avusturya İslam Cemaatine (İGGÖ) başbakanın daha rahat müdahalede bulunmasına olanak sağlayacak şekilde yetkileri genişletildi.

Peçe ve başörtüsü yasağı

Birinci Kurz dönemi olarak adlandırılan ve yaklaşık 17 ay süren iktidarında, kamuoyunda “peçe ya da burka yasağı” olarak bilinen düzenlemeyi hayata geçirdi. Yok denecek kadar az kadının peçe taktığı Avusturya’da aşırı sağcı hükûmetin aldığı bu karar toplumun birçok kesimi tarafından eleştirildi. Neredeyse hiçbir çocuğun takmadığı başörtüsünü anaokullarında yasaklayan Kurz, yasağı ilkokulu kapsayacak şekilde genişletti. Yahudi ve Sih dinine mensup çocukların kipa ve türban takmalarına izin verilirken başörtüsünün yasaklanması iktidar eliyle yapılan açık bir ayrımcılık olarak ülke tarihine geçti.

Başörtüsü yasağını ortaokula taşımayı planlayan Kurz ve ekibi, anayasa mahkemesinin 2020’de ilkokullarda uygulanan başörtüsü yasağının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmesinin ardından bu düzenlemeyi kaldırmak zorunda kaldı.

Getto Sınıfları

Sözde göçmen çocuklarının Almancayı daha iyi öğrenmelerini sağlamak amacıyla “Almanca teşvik sınıfları” kuruldu. Başta eğitmenler olarak, çeşitli kesimlerden uzmanların karşı çıktığı bu düzenleme kamuoyunda “getto sınıfları” olarak adlandırıldı. Göçmen kökenli ailelerin kabusuna dönüşen bu düzenleme nedeniyle çocuklar yıl kaybı yaşarken, akranlarından farklı bir muameleye tabi tutuldukları için ayrımcılığa maruz kaldı.

Siyasal İslam

Siyasal İslam’la mücadele ifadesini ülkenin siyasi literatürüne sokan Kurz, bilimsel olarak tanımı yapılmamış bu ifade üzerinden Müslümanların haklarını kısıtlayıcı adımlar attı. Kurz iktidarında, ülkede Müslümanlara ait cami, okul, dernek gibi kurumları mercek altına alan, bir nevi “fişleme faaliyeti yürüten” bir dokümantasyon merkezi kuruldu.

“İslam Haritası”

Söz konusu merkez tarafından “İslam Haritası” adı verilen çevirim içi bir uygulamayla Müslümanlara ait 600 üzerinde derneğin detaylı bilgileri paylaşıldı. Fişlemeyi andıran bu çalışma toplumun çeşitli kesimlerinin yoğun tepkisi sonucunda kaldırıldı.

Avusturya’da Kasım 2020’de terörle mücadele adı altında 30 Müslüman akademisyen ve aktiviste yönelik polis baskınları düzenlendi. Sabahın erken saatlerinde düzenlenen operasyonda polisin uyguladığı orantısız şiddet nedeniyle 100’e yakın Müslüman, “terörist” muamelesine maruz bırakılırken, başta çocuklar olmak üzere kadınlar ciddi psikolojik sorunlar yaşadı.

Ülkede 2 Kasım 2020’de 4 kişinin ölümüne yol açan terör saldırısı sonrasında terörle mücadele yasasını değiştiren hükûmet, yasa kapsamında bir kez daha İslam Yasası’nı değiştirerek, Müslümanların haklarını kısıtlayıcı düzenlemelere imza attı.

Kurz’un iktidara geldiği 2017’den itibaren yakın çevresinde yer alan 4 bakana yönelik yolsuzluk soruşturmaları başlatıldı. Son olarak eski Başbakan Kurz hakkında rüşvet, yolsuzluk ve güveni kötüye kullanmak suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Suçlamaları kabul etmeyen Kurz, istifa etti.

Kaynak: Perspektif