28 Şubat Döneminin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı

30 Ağustos 1994-30 Ağustos 1998 tarihleri arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan İsmail Hakkı Karadayı, "post-modern darbe" olarak nitelendirilen 28 Şubat sürecinin en önemli aktörlerindendi.  28 Şubat'tan sonra, "Darbecilik lekesi beni kahrediyor, ölmeden önce aklanmak istiyorum" demişti. Fakat en az darbe kadar failleri de kimsenin hafızasından silinmedi

Karadayı, 28 Şubat 1997'de 10 saatten fazla süren Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın bazı tarikat liderlerine iftar yemeği vermesini gerekçe gösterek 18 maddelik "irticayla mücadele kararları"nı açıkladı. Refah Partisi (RP) ile Doğru Yol Partisi (DYP) tarafından 1996'daki genel seçimler sonrasında kurulan ve Başbakan Necmettin Erbakan idaresindeki REFAHYOL Hükümetinin (54. Hükümet), 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) alınan kararlar ve uygulamalar sonrasında istifasıyla sonuçlanan süreç, yıllar sonra yargıya taşındı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında ilk operasyon, 12 Nisan 2012'de düzenlendi. 

Karadayı yargı sürecinde kendisine isnat edilen suçları inkar etti. "Bugün olsa yine imzamı atarım" dediği darbe suçundan müebbet ceza aldı.

Karadayı 24 Mayıs 2020'de hayatını kaybetti. Bugün hala akıllarda bir darbenin başrolü olarak yer almaktadır.

karadayisozcu_16_9_1590500051

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir

Karadayı tarafından "boşboğaz" olarak nitelendirilen Çevik Bir 28 Şubat sürecinde Genelkurmay İkinci Başkanı olarak görevdeydi. "Boşboğaz" olarak nitelendirilmesinin sebebi "Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık" açıklamasıydı. 

28 Şubat sürecinde "Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" ile suçlanan 103 sanık hakkında yapılan 28 Şubat soruşturması kapsamında 12 Nisan 2012 tarihinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği tarafından tutuklanarak Sincan Cezaevine konuldu.

19 Aralık 2013 tarihinde Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 13 Nisan 2018 kararını açıklayan mahkeme heyeti, "Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten men" suçlamasıyla kendisi dahil 21 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yürütülen ve kamuoyunda "28 Şubat davası" olarak bilinen yargılama çerçevesinde müebbet hapis cezasına çarptırılan ve 21 Ağustos 2021’de tutuklanan eski Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, ileri ‘demans’ hastası tanısı konulmasının ardından 11 ay tutuklu kaldığı İzmir Buca 1 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan tahliye edildi. Çevik Bir, akşam saatlerinde cezaevinden çıktı.

Bunun üzerine Çevik Bir, eşi Nilgün Bir ve kız kardeşi Güleren Pişmişoğlu'nun refakatiyle Bodrum'daki evine getirildi. Çevik Bir'in zayıfladığı ve yürümekte güçlük çektiği görüldü.

83 yaşındaki Çevik Bir, yaşamına Bodrum'da devam ediyor.

resized_c2dde-698a1c4adepophotos_14772550

Genelkurmay Harekat Başkanı Orgeneral Çetin Doğan

28 Şubat sürecinde adı fişlemeler ile anılan Batı Çalışma Grubu'nun başkanlığını yaptı. Kendisinin imzası olan 16 Nisan 1997 tarihli ve bütün askerî birimlere gönderilen bir BÇG belgesinde, laiklik aleyhtarı faaliyetlerin arttığı vurgulanarak camilerin gözetim altına alınması emrediliyordu.

Plana göre görevli askerî personel camilere gidecek ve laiklik karşıtı fiil ve sözleri ivedilikle garnizon komutanlıklarına bildirecekti. 

28 Şubat ve Balyoz darbe sürecinde adı anılan Doğan, 21 Eylül 2012 tarihinde karara bağlanan Balyoz davasında 1 numaralı sanık olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Darbeye eksik teşebbüs sebebiyle verilen ceza ağırlaştırılmış müebbetten 20 yıla düşürüldü. Ancak kararın bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda tüm suçlamalardan beraat etti.

13 Nisan 2018'de görülen dava ile suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 147. maddesi uyarınca "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Günümüzde halen cezasını çekmekte olan 82 yaşındaki Doğan, yakın zamanda gönderdiği bir mektupla gündeme geldi. Şu sözleri kaleme aldı:

"Ülkemizi aydınlığa, esenliğe çıkarmak isteyen partiler için iç ve dış konjünktürel koşullar belki de bir daha ele geçirilmeyecek bir fırsat yaratmaktadır. Bu fırsat heba edilmemelidir. Mektubumun önemli kısmını 6’lı masa merkezli düşüncelerimi paylaşmaya ayırmamın hoş görülmesini dilerim. Bunun nedeni birey olarak çektiğimiz, yaşadığımız sıkıntıların makro düzeyde bozuk düzenden kaynaklandığına olan inancımdandır."

734901-993909849

Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Fevzi Türkeri

Fevzi Türkeri 28 Şubat döneminde Genelkurmay Başkanlığı ile kamuoyu arasındaki bağlantı görevindeydi. Genelkurmaydan gelen brifingleri kamuoyuna arz eden Türkeri, kan donduran açıklamaları sesinden dinlediğimiz kişiydi. Türkeri, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve bu kanuna dayanarak çıkarılan İç Hizmet Yönetmeliği hükümlerine dayanarak brifing metnini şöyle aktarmıştı:

“... Buraya kadar arz edilen iç ve dış gelişmelerin Türkiye Cumhuriyeti devletini hedef alması, Cumhuriyet'in temel niteliklerine karşı özellikle laikliği dinsizlik olarak algılayan siyasal İslamcı bir zihniyetin hâkim olması yönünde gayret sarf edilmesi,

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin durumdan vazife çıkarmak ve İç Hizmet Kanunu'na göre verilen ana görevleri doğrultusunda tehdidi yeniden değerlendirmesi keyfiyetini ortaya çıkarmıştır.

Bu noktadan hareketle; bilindiği üzere TSK'nın görevi, 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde 'Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır' şeklinde belirlenmiştir. Bu madde 1935 tarihli İç Hizmet Kanunu'nda da (Ordu Dahili Hizmet Kanunu – D.A) aynı şekilde ifade edilmektedir.

Bu görev TSK İç Hizmet Yönetmeliği'nin 85/1. maddesinde 'Vazifesi, Türk yurdu ve cumhuriyetini iç ve dışa karşı, lüzumunda silahla korumak' şeklinde ifade edilmiştir...”

Türkeri, "Mücadele edilen Hükümet değil irticadır" dediği 28 Şubat süreci işlediği darbe suçundan 13 Nisan 2018'de müebbet hapis cezasına çarptırıldı.  9 Temmuz 2021'de Yargıtay, müebbet hapis cezasını onadı. Bir dönem Ergenekon Davası iddianamesinde de adı geçen 82 yaşındaki Fevzi Türkeri, halen tutuklu bulunmaktadır.

flas-flas-flas-28-subat-davasinda-fevzi-turkeri-5131262_6430_amp

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal

Ankara Sincan’da Ocak 1997’de düzenlenen Kudüs gecesinde İran Büyükelçisi’nin yanı sıra Ortadoğu’dan bazı misafirlerin gelmesi ‘irtica geliyor’ tartışmalarına neden olmuş, bunun üzerine Sincan’da 30 Ocak’ta tanklar geçiş yapmıştı. Bu olay 28 Şubat’a giden yolun önemli adımlarından sayıldı. 28 Şubat'ta Sincan'da tankları yürütme emri veren isim Hikmet Köksal idi. 

Köksal, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13 Nisan 2018’de verdiği kararla "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devşirmeye iştirak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Cezalar duruşmadaki iyi halleri nedeniyle müebbet hapse çevrilmişti.

26 Şubat 2020'de eski Kara Kuvvetleri Komutanlarından Hikmet Köksal solunum yetmezliği sebebiyle 88 yaşında İstanbul'da hayatını kaybetti. 

296981-529481318

Dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak

"Post-modern darbe" nitelendirmesini hafızalara sokan Tümgeneral Erol Özkasnak, bu ifadesiyle dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı tarafından yapılan "aptalca bir açıklama" eleştirisinin hedefi olmuştu. Bu nitelendirmesinin ardından yargı sürecindeki Özkasnak, inkar yolunu seçerek "isim babası" olmadığını ve 28 Şubat'ın da bir darbe olmadığını iddia etti.

Yargı sürecinde savunmasını yapan Özkasnak, FETÖ kartını oynayarak darbe sularından aklanmaya çalıştı. Savunmasının bir bölümünde Özkasnak şu ifadelere yer verdi:

"Bu örgütün ne kadar tehlikeli olduğu 15 Temmuz darbe girişiminden 19 yıl önce Genelkurmay tarafından tespit edilip ortaya konuldu. Geldiğimiz nihai aşamada her şey apaçık ortadayken süreç, BÇG üzerinden sözde darbe suçu haline getirildi. Duruşmaların sadece son dördüne katılan savcı, eski savcı Bilgili'nin her yanı kumpas olan iddianamesinin özetini çıkararak 60 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcının hazır bulunmadığı diğer duruşmalarda ortaya çıkan gerçekleri dikkate almadığı anlaşılıyor."

28 Şubat sürecinin bir darbe olduğunu her seferinde inkar eden dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak şu ifadeleri kullanmıştı:

“Biz yaşa başa bakmıyoruz, ‘Biz yaşlıyız, bize ceza vermeyin' falan, asla böyle bir şeyimiz yok. Kimseden bir minnet beklemiyoruz. Olmayan bir suçun, yaratılmış bir darbenin haksızlığı, irticanın, laik cumhuriyete galibiyetinin sondan bir önceki şeyidir. İrticai düşüncenin, şeriatın, laik düşünceye galibiyetinin zaferinin sondan ikinci örneğidir.”

"Çocuklarım geldi, valizimi hazırladım. Gelip almalarını bekliyorum. Ne yapacaklar yani, zaten 75 yaşındayım. Bundan sonra en fazla 5 sene daha yaşarım. Ama bu ülke, laik, çağdaş bir şekilde ilelebet yaşamalı. Bizler faniyiz, gelir geçeriz. Böyle bir duruşma, böyle siyasi şey dünyanın hiçbir yerinde olamaz.”

Özkasnak, 16 Ocak 2012'deki suç duyurusuyla başlayan soruşturmada gözaltına alınarak 19 Nisan 2012 tarihinde Ankara'ya getirildi. 20 Nisan'da tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi, tutuklandı ve 28 Şubat sürecinde tankların tatbikat yaptığı ilçe olan Sincan'daki Sincan Cezaevi'ne gönderildi. 19 Aralık 2013'te tahliye edildi. 13 Nisan 2018'de müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 9 Temmuz 2021'de Yargıtay, Özkasnak'a verilen müebbet hapis cezasını onadı. Erol Özkasnak, başvurduğu bütün inkarlara rağmen darbe suçundan aklanamadı. Şuan 76 yaşında olan eski genel sekreter halen cezasını çekmektedir.

33226

Kaynak: Daily Ummah