Faiz’in verdiği bilgilere göre İran’ın son saldırıları, İsrail içindeki hassas askeri hedeflere yönelerek önceki sınırlı ve hesaplı saldırılarına kıyasla niteliksel bir sıçramaya işaret ediyor. İran’ın bu kez hedef aldığı noktalar arasında Mossad’a ait olduğu düşünülen merkezler ile askeri üsler ve havaalanları da yer alıyor.
İran Devrim Muhafızları ise, İsrail ordusunun istihbarat merkezi (Aman) ile Tel Aviv’deki suikast operasyonlarını planlayan komuta merkezlerini hedef aldıklarını açıkladı.
Tahran’a Saldırının Sembolizmi
Faiz, İsrail’in Tahran’daki hayati tesislere düzenlediği saldırılarla başkenti bir psikolojik savaş alanına çevirmeye çalıştığını ifade ederek, yaklaşık 17 milyon nüfusa sahip dev bir şehir olan Tahran’ın hedef alınmasının İran devleti için ciddi bir meydan okuma anlamına geldiğini vurguladı.
İran’ın bu duruma medya üzerinden “zafer görüntüsü” oluşturmak isteyen İsrail’e karşı, misillemeleriyle cevap vererek caydırıcılığını ispatlamayı hedeflediği bildiriliyor. Öte yandan, Tel Aviv’in, İran’ın yeni askeri komuta merkezini vurduğu ve yeni Genelkurmay Başkanı’nı öldürdüğü iddiasına henüz Tahran’dan resmi bir yanıt gelmemesi ise sürece dair belirsizliği artırıyor.
Ekonomi ve Altyapı da Hedefte
Karşılıklı saldırıların artık sadece askeri hedeflerle sınırlı kalmadığına dikkat çeken Faiz, İran ve İsrail arasında yaşanan çatışmanın ekonomik ve sivil altyapıları da doğrudan hedef alacak şekilde derinleştiğini ifade etti.
“Beyaz Bayrak Yok”
Faiz, üst düzey bir İranlı yetkiliye dayandırdığı açıklamasında, İran’ın asla beyaz bayrak çekmeyi düşünmediğini, gerektiğinde çatışmayı sonuna kadar sürdürecek irade ve kapasiteye sahip olduğunu belirtti. Aynı yetkili, İran’ın İsrail’e yönelik yanıtı tamamlamadan herhangi bir müzakere sürecine girmeyeceğini ve son saldırının kendi ellerinden çıkmasını istediğini söyledi.
Yorumunda Faiz, sürecin sadece geçici bir gerilim olmadığını, özellikle sivil ve ekonomik altyapıların hedef alınmasıyla birlikte açık bir savaş evresine geçildiğini ve krizi sınırlı tutma olasılığının giderek azaldığını belirtti.
İranlı yetkililere göre bu artık bir “varoluş savaşı.” Geri adım atmanın stratejik bir zayıflık olarak algılanacağından hareketle, tek seçenek olarak sonuna kadar direnmek gösteriliyor.