Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi ve Göç Araştırmaları Vakfında araştırmacı Muhammet Mustafa İyi, AA muhabirine, Almanya'daki Türk diasporasının Türkiye'deki seçimlerde siyasi yönelimleri üzerinden nasıl ayrımcılığa uğradığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İyi, 2014'ten sonra yurt dışındaki Türkler için sandık kurulması, oy kullanma hakkının ve siyasal katılımın kolaylaşması ile birlikte özellikle Almanya'daki Türklerin, siyasi tercihlerinden dolayı ayrımcılığa maruz kaldıklarını söyledi.

Almanya'da 18-28 yaş aralığındaki üçüncü kuşak 60 Türk göçmen ile yaptığı mülakatlar sonucu kaleme aldığı "Kesitler: Üçüncü Kuşakla Konuşmalar" adlı kitaba atıf yapan İyi, "Sorulardan biri 'Türkiye ve Almanya ilişkileri gündelik hayatınıza yansıyor mu?' idi. Bu soruya yanıt olarak, 2016'da Türkiye'deki darbe girişiminin ardından gündelik hayatlarında ayrımcılığın ciddi oranda arttığından bahsettiler." ifadesini kullandı.

- "Almanya'daki Türk diasporanın siyasi tercihleri sorgulanıp, kategorize ediliyor"

İyi, Almanya'daki Türk diasporanın, Türkiye'deki siyasete ilişkin düşünceleri veya yönelimleri nedeniyle Almanlar tarafından sorgulandığını ve bu durumun Türkleri baskı altında hissettirdiğini kaydederek, şöyle devam etti:

"Katılımcılardan biri, 'İş yerindeydim, arkadaşlarla sohbet ediyorduk, Türkiye'de belediye seçimleri olmuştu. Alman bir arkadaşım, 'İstanbul seçim sonuçları da çok iyi oldu, değil mi?' diye onu tasdik etmemi bekleyerek soru sordu' dedi. O katılımcı bize, Türkiye'deki seçimlerle ilgilenmediğini hatta Türk vatandaşlığının bile olmadığını belirterek bu sorudan rahatsız olduğundan bahsetti."

Türklerin siyasi tercihleri üzerinden kategorize edildiğine dikkati çeken İyi, "Başka bir katılımcımız üniversite öğrencisiydi. Arkadaşlarıyla sohbet ederken kendisine '(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) Erdoğancı mısın?' diye sorulduğunu söyledi. Evet derse ve AK Partiye ya da Erdoğan'a yakınlığını belirtirse, Erdoğan'ı destekleyenler için 'İyi düşünemiyor, akıl sağlığı yerinde değil' gibi olumsuz tabirler kullandıklarından bahsetti." diye konuştu.

İyi, "Almanya'da aynı hane içinde yaşayan eşler bile birbirine 'Kime oy verdin?' diye sormaz. Biz de hiçbir zaman bir Almana 'Kime oy verdin?' diye sormayız ama bizi sürekli merak ediyorlar. Kime oy verdiğimizi önemsiyorlar. Sürekli kategorizasyon yapılıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Almanların kendi aralarında ise farklı siyasi görüşleri sorgulamadığının altını çizen İyi, şunları aktardı:

"Almanya'da 'Merkel'i mi yoksa Olaf Scholz'u mu destekledin?' Bu soru hiçbir zaman sorulmaz ama göçmen kökenli söz konusu olduğunda kendine bu soruyu sormayı meşru görüyor. Göçmenin entegrasyon düzeyini anlamak istiyor. Almanya'da makul ve entegre olmuş, onların diliyle entegre olmuş bir vatandaş olarak cevap vermeni bekliyorlar. Yani 'Biz eğer Putin'e ya da Rusya'ya karşıysak sen de karşı çıkacaksın. Eğer Türkiye'deki yöneticiyi veya iktidarı 'diktatör' olarak nitelendiriyorsak senin de öyle görmen gerek farklı düşünemezsin.' diyorlar."

- "Makul görmedikleri siyasi görüşü destekleyen göçmenleri istemiyorlar"

İyi, Almanya'da göçmenlerin dolaylı olarak "siyasi güdümlü ayrımcılığa" uğradığına işaret ederek, bu durumun göçmenleri eğitim ve sosyal hayatta dezavantajlı duruma getirdiğini söyledi.

2018'de Almanya Milli Takımının Türkiye kökenli oyuncuları Mesut Özil ve İlkay Gündoğan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin Alman Futbol Federasyonunda tepkiyle karşılandığını anımsatan İyi, şu ifadeleri kullandı:

"Cumhurbaşkanı o dönemde İlkay Gündoğan ve Mesut Özil ile görüşüp, fotoğraf çektirdi. Bunun üzerine İlkay Gündoğan ve Mesut Özil'in Türkiye'de seçimlere alet edildiği ve Almanya'ya entegre olmadıkları konuşuldu. 60 yıl geçmiş olmasına rağmen Türklerin entegrasyonu gündeme geldi. Mesut Özil ve İlkay Gündoğan'dan özür dilemeleri istendi. İlkay Gündoğan özür diledi ama Mesut Özil 'Yanlış bir şey yapmadım' diyerek özür dilemedi ve bunun üzerine Alman Milli Takımında istenmeyen kişi ilan edildi."

İyi, benzer bir durumun Ukrayna-Rusya Savaşı'nın ardından Şubat 2022'de yaşandığını belirterek, Munih'te konser vermeye hazırlanan Rus orkestra şefi Valeri Gergiyev'in konser öncesi yaşadıklarına hatırlattı. İyi "Putin hayranı olduğu bilinen filarmoni orkestra şefi Valeri Gergiyev'den savaşı kınaması istendi. Eğer kınamazsa işine son verileceği söylendi ancak kendisi kınamak istemediğini belirtti ve bunun üzerine işine son verildi. Gergiyev'in konser vermesi de yasaklandı." dedi.

Siyasi güdümlü ayrımcılığın sadece Türklere yönelik olmadığını vurgulayan İyi, "Makul görmedikleri tüm göçmenleri bir şekilde dışlıyorlar. Bizim gibi düşünsünler, entegre olacaklarsa bizim düşündüğümüz şekilde entegre olsunlar istiyorlar." diye konuştu.

İyi, hangi siyasi görüş için olursa olsun bu tür yaklaşımların toplumda belli kesimleri ötekileştirdiği için yanlış olduğunu ifade ederek, "Göçmenlere yönelik ayrımcılık doğrudan ya da dolaylı olabildiği gibi yasal olarak tanımlanmadığı için birisi bununla karşılaştığında 'Ben burada ayrımcılığa uğradım' diyemiyor veya fiziksel çıktısı olmadığı için hak iddia edemiyor." şeklinde konuştu.

- "Almanya'da 2023 seçimlerinden sonra 'siyasi güdümlü ayrımcılık' artabilir"

2023 seçimleri sonrasında bu tür "siyasi güdümlü ayrımcılığın" artabileceği uyarısında bulunan İyi, karşılaşılabilecek olası sorunlara ilişkin, "Köln'de Türklerin yoğun yaşadığı bazı yerler var. Buralarda 'Şu partiye ciddi oy çıkmış' diyerek entegrasyon tartışması gündeme getiriyorlar ama Berlin'de daha farklı partiye daha makul gördükleri bir siyasi partiye oy gittiğinde böyle tartışmalar gündeme gelmiyor. 2023 seçimlerinden sonra da medyada bu tür entegrasyon tartışmalarını görebiliriz." görüşünü paylaştı.