Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christofer Burger, İsrail güçlerinin, Filistinlilere ait okulu yıkması nedeniyle Berlin'de yaptığı açıklamada, "Barış sürecinde okullar yıkıldığında eğitim hakkı engellenmiş olur. Bu konuda temel bir endişe duyuyoruz." ifadesini kullandı.

Okulun yıkılması nedeniyle öğrencilerin okula gitmek için uzun ve zorlu mesafeler katetmek zorunda kaldığına dikkati çeken Burger, şunları söyledi:

"İsrail'i uluslararası insancıl hukuk çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz ve sözde hedef bölgelerdeki yıkımlar konusunu İsrail hükümetiyle düzenli olarak gündeme getiriyoruz. Sahadaki temsilciliklerimizin personeli de durumu çok yakından takip ediyor. Ramallah'taki irtibat ofisimizin personeli, sahadaki durumu görmek üzere en son 26 Nisan'da bizzat sahadaydı."

- İsrail güçleri, Filistinlilere ait okulu yıkmıştı

İsrail güçleri, önceki gün Beytüllahim kentinin doğusunda Filistinlilerin yaşadığı Cibbu ez-Zib bölgesindeki "Et-Tehaddi 5" isimli 5 derslikten oluşan okulu "ruhsatsız" olduğu gerekçesiyle yıkmıştı.

Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Beytüllahim Ofis Müdürü Hasan Bericiyye, yaptığı açıklamada, "C bölgesi"nde yer alan okulla ilgili daha önce yıkım kararı çıkarıldığını, 2017'de inşa edilen okulda 66 ilkokul öğrencisinin eğitim gördüğünü kaydetmişti.

Konseyden yapılan yazılı açıklamada da İsrail'den uluslararası hukuka aykırı bu eylemin hesabının sorulması istenerek, "kaba kuvvetle yıkılan tüm Filistin yapılarının yeniden inşa edileceği" belirtilmişti.

İsrail, 1967'de işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da Filistinlilere ait ev ve yapıları, "ruhsatsız" olduğu iddiasıyla yıkıyor.

Filistinlilerin ruhsat almak için verdiği çabalar, İsrail makamlarının engelleyici uygulamaları nedeniyle çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanıyor.

Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.

Batı Şeria'nın yüzde 18'ini kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, güvenliği ise İsrail'e devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin idare ve güvenliği İsrail'e bırakılmıştı.