Sürgün yıllarını Bursa ve Şam’da geçiren Abdulkâdir el-Cezâyirî, tasavvufla cihadı birleştirmiş bir kahramandı. Bursa’da ikamet ettiği ev 1855 depreminde yıkıldı, kütüphanesi de yandı. Bursa’da bugün bir cadde Emir Abdulkâdir’in adını taşıyor.

Soyu Hz. Peygamber’in torunu Hz. Hasan’a dayanan Emir Abdulkâdir, Kadirî tarikatına mensup bir babanın oğlu olarak, 6 Eylül 1808’de Cezayir’in Maskara bölgesinde dünyaya geldi. Çocukluk yıllarını babasının zaviyesinde geçiren Abdulkâdir, farklı âlimlerden temel İslâmî ilimleri tahsil etti. 14 yaşında hafızlığını tamamladıktan sonra Vahran (Oran) şehrine gönderilen Emir, özellikle İslâm hukuku sahasında uzmanlaştı.

1825’te, henüz genç bir delikanlıyken hac vazifesini ifa etmesinin ardından, Şam ve Bağdat’ı da ziyaret eden Abdulkâdir, dönüşte Mısır’a uğradı. Özellikle Kahire ve İskenderiye’nin ihtişamından çok etkilendi.

Cihad Yılları

Fransızların 1830’da Cezayir’i işgal etmeleriyle birlikte, Emir Abdulkâdir ve arkadaşları, sömürgecilere karşı kapsamlı bir direniş başlattı. Cezayir’in batı kesimindeki kabilelerin de destek vermesiyle, Emir, bütün halkın lideri haline geldi. Tam 15 yıl boyunca cihada devam eden Emir Abdulkâdir, o dönemde dünyanın en gelişmiş ordularından biri olan Fransız ordusunu dize getirmeyi başardı. Halkın da yoğun desteğiyle, Emir adını tarihe yazdırmıştı.

ESARET VE SÜRGÜN

Yıllar geçtikçe Fransızlar Cezayir’e olan askerî yığınağı artırıyor, buna karşılık Cezayir halkının elindeki imkânlar da tükenmeye başlıyordu. Uzun, zorlu ve şanlı bir direnişin sonunda, 1847’de Fransızlar Emir’le bir avuç adamını kuşatarak teslim olmaya zorladılar. Emir Abdulkâdir, arkadaşlarıyla istişarelerden sonra teslimiyeti nihayet kabul etti, ancak Fransızlar kendisine verdikleri hiçbir sözde durmadılar. Emir önce Paris yakınlarındaki bir şatoda 5 yıl hapsedildi, sonrasında ise Suriye’ye sürgün edilerek Şam’da zorunlu ikamete tabi tutuldu.

Yeniden Kahraman

1860’da Suriye bölgesinde yaşanan bir halk ayaklanması sırasında yaklaşık 10 bin kişinin hayatını kurtarması, Emir Abdulkâdir’in yıldızının yeniden parlamasına yol açtı. Osmanlı İmparatorluğu da bu sırada kendisiyle yakın temas halindeydi. Emir, son derece aktif bir hayatın sonunda vefat ettiğinde, tarihler 26 Mayıs 1883’ü gösteriyordu. Abdulkâdir’in cenazesi Şam’da önce Muhyiddin İbn Arabî’nin türbesine defnedildi, 1965’te ise anavatanına götürülerek bir kahramana yaraşır biçimde tekrar toprağa tevdi edildi.

Yolu Bursa’dan Geçmişti

Emir Abdulkâdir, Suriye sürgününe gitmek üzere Paris’ten yola çıkarıldığında, ilk önce İstanbul’a uğradı. Dönemin padişahı Sultan Abdülmecid’le şahsen görüştü, onun ihsanına mazhar oldu. Daha sonra Bursa’ya geçerek bu şirin Osmanlı şehrinde 2 yıl ikâmet eden Emir, “Burası, zeytin ağaçları ve yeşilliğiyle bana Cezayir’i hatırlatıyor” demişti. Abdulkâdir’in Bursa’da ikamet ettiği ev, 1855 depreminde yıkılmış, kütüphanesi de yanmıştır. Bursa’da bugün bir cadde Emir Abdulkâdir’in adını taşımaktadır.

Kaynak: Yeni Şafak