Freedom House insan hakları örgütü yayımladığı yıllık raporunda, Çin yönetiminin Doğu Türkistan'daki zulmüne ilişkin ayrıntılı bilgi paylaştı. Raporda, Çin hükumetinin Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türk topluluklarına uyguladığı politikalara etnik bir soykırım olduğu vurguladı. Ayrıca Çin Komünist Partisi (ÇKP) yönetiminin Doğu Türkistan'da asimilasyon ve soykırım uygulamalarındaki ilk hedefin çocuklar olduğunu dile getirdi.

ABD merkezli insan hakları kuruluşunun düzenlediği toplantının açılışında konuşan Başkan Michael J. Abramowitz, 2022 yılında demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda büyük gerilemeler olduğuna dikkati çekti. İnsan hakları ihlalleri konusundaki bu gerilemenin ana sebepleri arasında Çin’in Kovid-19 salgınını bahane ederek merkezi Çin’de ve özellikle Doğu Türkistan’da soykırım, baskı ve asimilasyon politikalarının zirveye ulaştığını ifade etti.

Doğu Türkistan'daki Çocuklar Öncelikli Hedef!

Toplantıda konuşan örgüt araştırmacılarından Yana Gorokhoskaya, Çin hükumetinin Doğu Türkistan'daki Uygur Türkü çocukları nasıl asimile ettiğine dikkat çekerek, "ÇKP yönetiminin bu asimilasyon ve soykırım uygulamalarında bölgede yaşayan halkların masum çocuklar en öncelikli hedef ve kurbanlarıdır. Çin yönetiminin elinde tuttuğu ve azınlık olarak tanımladığı sözde Özerk bölgelerdeki halkların etnik kimliklerini zorla yok ederek tek tip insan yaratmak olarak tarif edilen Çin ulusal kimliğine dönüştürme ve değiştirme çabaları ile bu bölgede yaşayan halkların coğrafi ve etnik kimliklerinin altını oyarak ulusal demografik yapıyı ve ulusal kültürü yok etme çabalarını çocukluktan itibaren ortadan kaldırmaya başlaması çok tehlikeli uygulamalardır" ifadelerini kullandı.

'Uygur halkını toptan yok etmeyi amaçlıyorlar'

Freedom House tarafından hazırlanan 2023 yılı insan hakları raporunun yazarlarından Adrian Şahbaz ise Çin hükumetinin ana gayesinin Uygur Türklerini topyekun yok etmek olduğunu vurgulayarak, "Çin’in etnik soykırım konusunda Uygur bölgesini pilot uygulama bölgesi olarak belirlediği, bölgedeki aşırı ve acımasız baskı uygulamalarından açık ve net olarak fark ediliyor. Uygur bölgesinin etnik nüfus yapısının kasten ve zorunlu olarak değiştirilmesi Çin hükumetinin maksadını açıkça ortaya koyuyor" dedi.

ÇKP'nin devlet terörü

Ayrıca ÇKP yönetiminin Uygur kültürüne, kanaat önderlerine, gençlere ve çocuklara nasıl devlet terörü uyguladığını sıralayan Şahbaz, "Müslüman Uygurların dini, kültürel, sanatsal ve kadim mimari ve anıtsal alanlardaki kanat önderleri ve temsilcilerin toplu olarak tutuklanan Çin toplama kamplarına hapsedilmesi, Uygur gençlerinin Çince dışında hiçbir dilin konuşulmadığı yatılı okullarında Çinli olarak dönüştürme uygulamaları, Uygur çocuklarının 'çocuk kamplarında' dil, din, örf adet, giyim kuşam başta tüm etnik özellikleri ve değerlerinin ve dolayısıyla dünya görüşünün değiştirilmesi, Çin yönetiminin milyonlarca Uygur’u kollektif bir şekilde kamplara ve hapishanelere göndermesi, onların köle/işçi olarak zorla çalıştırması başta diğer soykırıma yönelik uygulamaları etnik özelliklere sahip yerel halkın özgürlüklerinin ciddi şekilde yok eden uygulamalardır" ifadelerini kullandı.

QHA