Ocak 2024'te, Gazze'den 40 yaşındaki bir Filistinli tutuklu, İsrail'in Şin Bet sorgulama merkezinde kelepçeli haldeyken yüksekten düşerek ‘ölüm’ yaşadı. Olay, aylarca gizli tutuldu ve şimdiye kadar resmi açıklamalarda belirsizlikler var.

Haaretz'in yeni raporuna göre, tutuklu, sorgulama sırasında kelepçeli iken yüksekten düştü. Bu durum, İsrail'in resmi anlatımına ek bir şüphe katıyor. İsrailli yetkililer, tutuklunun kimliğini bildikleri halde, cesedi herhangi bir kimlik bilgisi olmadan transfer etti ve “bilinmeyen” olarak kaydedildi.

Soruşturma kaynaklarına göre, resmi iddia, tutuklunun kaçmaya çalışırken düştüğü yönünde. Ancak otopsi sonuçları, uzun süreli kelepçe izi ve yüksekten düşmeye bağlı şiddetli travma bulguları gösteriyor.

İsrail Adalet Bakanlığı, soruşturmanın “cezaî bir şüphe bulunmadığı” gerekçesiyle kapatıldığını açıkladı. Şin Bet ise bu konu hakkında yorum yapmayı reddetti. Hukuk uzmanları, gözaltındaki her ölümün tam şeffaflık ve hesap verebilirlik gerektirdiğini vurguluyor; özellikle de tutuklunun devlet görevlileri tarafından tutulduğu durumlarda.

Ekim 2023'te İsrail'in Gazze'de başlattığı saldırılar sırasında, Haaretz'in bildirdiğine göre, en az altı Filistinli, Şin Bet sorgulamaları sırasında ‘ölmüştü’. Bu arada, İsrail, açıklama yapmadan küçük gruplar halinde tutukluları serbest bırakmaya devam ediyor.

Pazartesi günü, İsrail, Gazze'den dokuz Filistinli tutukluyu serbest bıraktı. Serbest bırakılan tutuklular, Deir al-Balah'ın doğusundaki Kisufim geçişi aracılığıyla Şuhada’ Al-Aqsa Hastanesi'ne ulaştı.

Tutuklular Medya Ofisi'ne göre, İsrail şu anda yaklaşık 1,747 Gazze sakini “yasadışı savaşçı” olarak tutuyor. Bu etiket, uluslararası hukukun sağladığı yasal korumaları ortadan kaldırıyor ve İsrail'in onları gizli askeri kamplarda tutmasına olanak tanıyor.

Serbest bırakılan tutuklular, ağır istismar vakalarına dair ifadelerde bulundu. Raporlar, fiziksel ve psikolojik işkence, kasıtlı tıbbi ihmal, yalnız hücre cezası ve açlık gibi uygulamaları tanımlıyor. Bu istismarların sistematik olduğu ve üst düzey İsrail yetkilileri, özellikle Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir tarafından onaylandığı iddia ediliyor.

Hukuk uzmanları, bu tür uygulamaların Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini belirtiyor. Bazıları, bunların savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar olabileceğini düşünüyor.

Son raporlar, Temmuz 2025 itibarıyla İsrail hapishanelerindeki Filistinli sayısının yaklaşık 10,800'e ulaştığını gösteriyor. Bu rakam, 49 kadın ve 450 çocuğu içeriyor ve 2000 yılındaki İkinci İntifada'dan bu yana en yüksek sayı.

Tüm bunlara rağmen, uluslararası toplumun sessizliği devam ediyor. İsrail'in cezasızlığı ise sürüyor.

daily ummah