İnsan ve Medeniyet Hareketi (İMH), Beyoğlu Teşkilatı, Gazze'deki Filistinlilere yönelik İsrail'in yaptığı soykırım ve zulme dikkat çekme adına bu sefer "Filistin Meselesi" başlıklı bir seminere imza attı. Taksim Camii Konferans salonunda düzenlenen seminere İMH İstanbul Teşkilat Başkanı ve Mavi Marmara katılımcısı Erol Demir konuşmacı olarak katıldı. Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS) Sözcüsü Fevzi Berhum ise etkinliğe konuk oldu ve Gazze'deki son gelişmeler hakkında açıklamalar yaptı.

HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum yoğun katılımının yaşandığı etkinlikte ilk olarak şunları söyledi:

Hamas, Mısır'ın İsrail davasına katılmasından memnun Hamas, Mısır'ın İsrail davasına katılmasından memnun

"Bugün HAMAS orada bir direniş veriyor. En büyük cihadı ümmetin şerefini müdafaa etmek için Gazze'de siyonistlerle çarpışıyor. Bugün bizler İstanbul'dan Taksim'den Gazze'nin şanlı direnişine selam gönderiyoruz. Programı tanzim eden İnsan ve Medeniyet Hareketi Başkanı Erol Demir ile İnsan ve Medeniyet Hareketi Beyoğlu Başkanı Asım Yüce'ye ve programda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bugün Filistin'den çok bahsetmeyeceğim. Bugün buradaki herkesi Filistinli bir mücahit olarak görüyorum. Herkes Filistin davasını en yakın bir biçimde zaten takip ediyor. İsrail'den de bahsetmek istemiyorum çünkü işgalci olduğunu biliyorsunuz. Ben bugün direnişten bahsetmek istiyorum. Bugün Gazze'de yaşanan soykırımdan da bahsetmeyeceğim. Bizler 75 yıldır işgal altındayız. Bu 75 yıl içerisinde sabrettik ve bu onurlu direnişi sergiledik. Bildiğiniz gibi bugün Gazze'de dünyanın gözü önünde bir soykırım gerçekleşiyor."

"İşgalci İsrail'e gereken dersi vermeye devam edeceğiz"

HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum sözlerine şöyle devam etti: Siz işgalciler, bizim çocuklarımızı öldürebilirsiniz, kadınlarımızı öldürebilirsiniz, yaşlılarımızı öldürebilirsiniz, bu bizim izzet ve şerefimize leke getirmez. Siz korkak olduğunuz için bizimle direnmiyorsunuz, çocuklarımıza, yaşlılarımıza ancak bombardıman ile saldırabilirsiniz. Lakin bizim bir kırmızı çizgilerimiz var. Onlardan biri de Mescid-i Aksa'dır. Siz onurlu Mescid-i Aksa'ya ayak basarsanız, biz o ayakları ve o parmakları kırarız. Siz ey Yahudiler eğer Mescid-i Aksa için Peygamber Efendimize dil uzatırsanız ki öyle yaptınız. Biz HAMAS olarak, direniş olarak o dillerinizi, ürettiğimiz silahlarla, füzelerle kestik, bundan sonra da kesmeye devam edeceğiz. Özellikle işgalci İsrail'in son zamanlarda yaptıkları sabrımızı iyice taşırdı. Daha önce bahsettiğim Mescid-i Aksa'ya karşı yapılan baskılar, Peygamber Efendimize dil uzatmalar ve en son Mescid-i Aksa'nın içerisinde Kur'an-ı Kerim'in yakılması bizim sabrımızı taşırmıştı. Ve bu anlamda 7 Ekim operasyonu, Aksa Tufanı operasyonu başlamıştı. İşgalci Yahudi ayakkabısıyla Mescid-i Aksa'ya girdiği zaman, içerisinde içki içildiği zaman ve oranın hürmetine yakışmayan bazı davranışlar sergilendiği zaman gözbebeğimiz HAMAS direnişi son kelimesini söyledi ve biz işgalci İsrail'e 7 Ekim'de gereken dersi verdik, vermeye de devam edeceğiz. Bu gerçekleşen operasyon fevri bir operasyon değil, üzerinde ciddi çalışmaların yürütüldüğü bir operasyon. Sabrın son damlasına getiren nokta ise şu an İsrail'de 6 binden fazla yaşlı, kadın ve çocuk var. 6 bin esirimiz var. Gazze'den hiç bahsetmeyeceğim. 17 yıldır bir abluka. Açık bir hapishane. Şu an ise havadan bombardıman içerisinde, tanklarla da bir kuşatma yapılmaya çalışılıyor. 75 yıllık bir işgalden bahsediyoruz. Bütün bunları ele aldığımızda 7 Ekim operasyonuyla HAMAS onurlu bir mücadele başlatarak siyonistlere gereken dersi vermiştir ve vermeye devam edecektir.

"Bugün Orta Doğu'nun en güçlü ülkesi İsrail değil direniştir"

Sözlerine devam eden HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum, "Bütün dünyanın gözü önünde şu an orada bir soykırım gerçekleşiyor. Artık bizler Birleşmiş Milletler'den, Arap liginden, İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan kurum ya da kuruluşlardan bir yardım beklemiyoruz. Bizim bir direnişimiz var. Bizim gözbebeğimiz bir HAMAS var. Biz kendimize güveniyoruz. İşgalciye gereken dersi vermeye devam edeceğiz. Bütün bunlar yaşanırken bizler HAMAS olarak sessiz olamazdık. Yanı başımızda Mescid-i Aksa her gün yüzlerce Yahudi tarafından işgale uğrarken, kadınlarımız, çocuklarımız işgalcilerin eliyle tutuklanırken, yaşlılarımız ve birçok insan her gün onlarca tutuklama ve gözaltına alınırken bizler HAMAS olarak sessiz olmamız mümkün değildi. Yıllarca üzerinde çalıştığımız füzelerle ve geliştirdiğimiz imkansızlık ölçülerinde, yanımızda hiçbir alet ve edevat yokken yaptığımız silahlarla onurlu bir direnişi bu şekilde başlatmış olduk. Bazı insanlar düşünebilir, bunu duyuyoruz da HAMAS neden İsrail'e saldırdı? HAMAS'ın İsrail'e saldırması sonrası İsrail saldırılarında şu an 11 binden fazla şehit ve Gazze'de birçok soykırım yapıldı. Biz HAMAS olarak şöyle bir bilgi elde edinmiştik. İsrail dini bayramlarını kutladıktan sonra Gazze'ye saldırılacak bilgisi elde etmiştik. Dolayısıyla onlar bize saldırmadan biz onlara saldırarak onları gafil avlamış olduk. İsrail için ne biliyorduk, 'Orta Doğu'nun en güçlü devletidir' İsrail için basın yoluyla hiç yenilmeyen bir ordudan bahsediliyordu. Ama öyle değil. Biz onları 7 Ekim'de işgalci İsrail ordusunu iki saat içinde duman ettik. Bugün Orta Doğu'nun en güçlü ülkesi İsrail değil, direniştir. Bugün Orta Doğu'nun en güçlü ordusu çıplak ayaklı olan direniş erleridir" şeklinde konuştu.

"Batı'nın vahşi olduğunu bir kez daha gördük"

HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum açıklamalarında şunlara değindi: "Biz dünyaya şunu gösterdik. İsrail korktuğunuz kadar büyük bir ordu değil, korktuğunuz kadar bir güç değil. Çünkü biz Kur'an-ı Kerim'de bunu biliyoruz. Kur'an-ı Kerim'deki ayette Yahudilerden bahsederken korkak olduklarını ifade ediyor ve sizinle ancak kaleler arkasında savaşan bir millet olduğundan söz ediyor. Biz dünyadaki bütün Müslümanlara özgüven getirdik. Biz Allah'ın izniyle İsrail'in burnunu yere sürtmeye muktediriz. Bundan sonra da sürteceğiz. Özgür Aksa'da inşallah hep birlikte namaz kılacağız. Aksa Tufanı Operasyonu ile birçok şeyi dünyaya tanıtmış olduk. Batı denilince ne diyorlardı: 'İnsan Hakları' diyorlardı. İnsanın hayatının kutsal olduğu söyleniyordu. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, medeni insanlar olarak tüm dünyaya gösteriliyordu. Bugün Gazze'de 11 binden fazla insan öldürüldü, 6 binden fazla çocuk ve kadın öldürüldü ama Birleşmiş Milletler, Avrupa'nın insan hakları tutumunun artık geçersiz olduğunu Batı'nın vahşi olduğunu bir kez daha gördük. Bölgede sadece işgalci İsrail ile değil bütün Batı ile savaşıyoruz. Müslümanların izzetini ve şerefini bu anlamda temsil ediyoruz."

"İsrail tüm insanlığın başına beladır"

HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Gazze'de bir bombardıman var ve ciddi anlamda soykırım işleniyor ama size bir müjde vermek istiyorum. Ama bizler HAMAS ve Kassam Tugayları olarak en güçlü bir şekilde mücadelemize devam ediyoruz. Ve elimizdeki asker sayısı ve mühimmatın yüzde 3'ünü kullandık şu ana kadar. Direniş olarak moralimiz yüksek. Askeri alanda hiçbir çözülme söz konusu değil. Bizler bugün orada sadece Gazze, HAMAS, Filistin için savaşmıyoruz. Biz bütün Orta Doğu için Türkiye için, Mısır için, Ürdün için, Lübnan için, Suriye için bütün Müslümanların onur ve şerefi için mücadele ediyoruz. Çünkü İsrail'in sadece Gazze'nin, Filistin'in ve Orta Doğu'nun düşmanı değil. Tüm insanlığın başına bir beladır. Bizlerde Müslümanların onur ve şerefini korumak için bugün Gazze'de bu kutlu mücadeleyi yürütüyoruz. Allah'ın izniyle İsrail'in sonu gelmiştir."

"Mücahitlerimizin tükettikleri gısa sadece hurma ve su"

HAMAS Sözcüsü Fevzi Berhum, "Şu an akla şöyle bir soru gelmiş olabilir. Gazze 17 yıldır bir ambargo altında şu an İzzettin Kassam'ın elindeki birçok silah İsrail'e ciddi anlamda tahribat veren silahlar şeklinde menzil olarak da füzelerimiz 250 kilometreyi aşabilecek düzeyde. Biz Allah'a tevekkül ettik. Ve Allah Gazze'nin toprağına ve denizine bereket verdi. Biz arama yaptık. II. Dünya Savaşı'ndan kalmış bir gemi bulduk ve o geminin içerisinde tonlarca çalışan silah vardı. Onu bulduk. Ve bugün II. Dünya Savaşı'ndan kalma geminin kalıntılarıyla İsrail'i perişan etmiş durumdayız. Bizler HAMAS olarak bizlerden biri onlardan en az 20 kişiyi öldürmeden Allah'ın izniyle şehit olmayacaktır. Bizler şu an İsrail'i sadece askeri olarak yenmiş değiliz. Aynı zamanda ekonomik olarak da yenmiş durumdayız. Çünkü bir İsrail'i askerin İsrail'e maliyeti 150 bin dolar. Biz de bir mücahidin maliyeti 1 dolar. Mücahitlerimizin 36 gün boyunca tükettikleri gıda sadece hurma ve su. Onun dışında başka bir besin kaynağı bulunmuyor. Buna rağmen biz neye güveniyoruz? Rabbimize güveniyoruz. Onun bize bahşettiği güçle Allah'ın izniyle dünyanın bütün orduları toplansa bizler galip geleceğiz. Bu bize Rabbimizin bir vaadi. Biz buna iman ediyoruz siz de buna iman ediniz" ifadelerini kullandı.

"Gazze direnişine destek vermezsek sınırlarımız tehlikeye girer"

İMH Beyoğlu Başkanı Asım Yüce, herkesin Gazze'deki insani dramda sorumluluğu olduğunun altını çizerek Müslümanların insani yardımlarının sürdürülebilir olması gerektiğini belirtti. Yüce, Filistin'de, Gazze'de kalıcı aynı zamanda sürdürebilir ve insanın gönlüne dokunan yardımlara ihtiyaç olduğunu vurgulayıp yardımları hem STK'ların hem de Türkiye'nin yapması gerektiğini belirtti.

İMH İstanbul Teşkilat Başkanı Erol Demir, seminerde işgalci İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını ve Filistin meselesini ele alan bir konuşma yaparken, 17 yıldır süren Gazze'deki ablukaya da vurgu yaptı. Demir, konuşmasında şunları söyledi: "İsrail'in vadedilmiş topraklar ideali var. Siyonizm ise başkenti Kudüs olan büyük İsrail demek. Biz bugün Gazze'nin direnişine sonuna kadar omuz vermezsek yarın bizim Misak-i Milli sınırlarımız tehlikeye girer. Çünkü İsrail'in bizim Misak-i Milli sınırlarımızdan toprak talebi var. Gazze'nin direnişi Anadolu'nun direnişinin uç kalesidir. Orayı açtıklarında bir Suriye kalıyor arada. Suriye'de PYD bir koridor oluşturdu bunlar için. Gelecekte gerçekten sınırımıza dayanacaklar. Türkiye'yi de zayıflatabilirlerse büyük İsrail devletini kuracaklar. Bu direnişe kayıtsız kalanlar menfaatçi düşünce bile oranın direnişinin Anadolu topraklarının direnişi olduğunu anlamalılar. Sadece biz olaya oradan bakmıyoruz. Hz. Peygamber'in bir hadisi var. 'Müminler vücudun azaları gibidir. Vücutta herhangi bir organ ağrırsa bütün dikkat oradadır' diye. Biz Doğu Türkistan'dan başka zulüm gören Müslümanlara kadar dünyanın neresinde bir mazlum varsa zulüm varsa teyakkuza geçiyoruz. Ama diğer açıdan baktığımızda Gazze'deki direnenler bizim için direniyorlar tüm Müslümanlara emanet edilen Mescid-i Aksa için direniyorlar. Özgür Özel HAMAS için 'terörist' diyor. Terörün tanımı nedir? Terör başkasının topraklarında eylem yapandır. HAMAS kimin topraklarında eylem yapıyor? Kendi topraklarında. Peki kendi topraklarında durmayan kim? İsrail. O zaman bize göre terörist olan İsrail. HAMAS oranın yerli sahibi, özgürlükçü, direnişçi mücahitleridir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da bunu ilk ağızdan söylemiş oldu. HAMAS'a terörist diyen siyonist ağzı ile konuşuyordur. İsrail yol bulduğunda Türkiye'de dindar ya da seküler Türk ya da Kürt, Kemalist ya da İslamcı ayrımı yapmaz. Hepimizi insan hayvanı olarak görüyorlar. Bu ülkede yaşayan herkes ideolojik bütün alt kimlikleri bir kenara bırakarak siyonizme karşı durmayı başarmalılar. Akıllarını başlarına almalılar ve eğer bu olmazsa yarın kapımızı geldiklerinde 'biz sizi seviyoruz' desek de bir şey ifade etmez. Onlar için hep aynısın."

Kermesin geliri Filistin'e

Taksim Camii Konferans Salonu'nda İMH sivil toplum kuruluşunun Ev Grup Okumaları Programı (EGOP) çocuklarının "Tarifi Annemden Yapması Benden" etkinliği ile hazırlanan Genç Hareket Beyoğlu Genç Kız çalışmasının da katkı sunduğu Filistin yararına bir de kermes düzenlendi. Kermese katılımcılar büyük ilgi gösterdi.

Sabah