New York merkezli örgüt, BM binasında düzenlediği basın toplantısında 2024 Dünya Raporunu açıkladı.

Raporun, "İsrail-Filistin"deki gelişmeler kısmında, 2023'te yakın İsrail-Filistin tarihinde sivillerin daha önce hiç görülmemiş boyutta hedef alındığı, saldırıya uğradığı ve öldürüldüğü kaydedildi.

7 Ekim'in ardından İsrail hava saldırılarının durmaksızın Gazze'yi vurduğu, okullar ve hastanelerin hedef alındığı, mahallelerin enkaza çevrildiği belirtilen raporda, bazı saldırıların ise yasa dışı olduğunun altı çizildi.

Raporda, İsrail güçlerinin yasa dışı olarak yoğun nüfuslu alanlarda beyaz fosfor kullandığına vurgu yapılırken, yaklaşık 1,9 milyon Gazzelinin yerinden edilmesine sebep olduklarına dikkati çekildi.

"Zorla yerinden etme savaş suçudur"

İsrail'in Gazze'nin kuzeyini boşaltma emrinin hareket edemeyen "yaşlı ve engelli kişiler ile hastaların" durumunu göz ardı ettiğine işaret edilen raporda, "Bu adım, zorla yerinden etme riskini de beraberinde getirdi. Bu da bir savaş suçudur." değerlendirmesine yer verildi.

Raporda, 7 Ekim'in ardından İsrailli yetkililerin Gazze'den giriş ve çıkışları engellediği anımsatılarak, bu nedenle kişiler ve ürünlerin bölgeye giremediği, acil tıbbı müdahaleye muhtaç kişilerin ise çıkamadığı ifade edildi.

İsrailli yetkililerin sıkça söz konusu uygulamalara yöneldiği belirten raporda, "Sivilleri hedef alan bu uygulamalar yasa dışı olan toplu cezalandırma teşkil etmektedir." denildi.

İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'daki baskı politikasının da 7 Ekim'in ardından yoğunlaştığı vurgulanan raporda, aynı zamanda Hamas ve Filistinli silahlı grupların 7 Ekim saldırısı ile İsrail'e fırlatılan roketlerin savaş suçu teşkil ettiği kaydedildi.

Raporda, "İsrailli yetkililerin Yahudi İsraillilerin hakimiyetini korumak için Filistinlilere uyguladığı baskı, apartheid ve zulüm türünden insanlığa karşı suç teşkil ediyor." ifadesi kullanıldı.

Çatışmaya destek verenler savaş suçuna iştirak etmiş olabilir

Raporda, "Birçok ülke Hamas öncülüğünde gerçekleştirilen 7 Ekim saldırılarını kınadı. Ancak İsrail'in çok ciddi ihlallerini çok daha az sayıda ülke kınadı. ABD ve Batılı ülkeler İsrail'e silah ve askeri destek sağladı. Bazı ülkeler de Filistin'deki silahlı gruplara askeri destek sağladı. Mevcut ciddi ihlaller göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu ülkeler savaş suçuna iştirak etmiş olabilir." değerlendirmesine yer verildi.

ABD Başkanı Joe Biden ve bazı ABD yetkililerinin İsrail'e ziyaret düzenlediği ve sivillerin korunması ile yardım ulaşımı için çaba sarf ettiği aktarılan raporda, "Ancak, ABD, İsrail'e olan askeri desteğini söz konusu koşulların karşılanmasına bağlamadı." ifadeleri kullanıldı.

"İnsan hakları sistemi tehdit altında"

HRW İcra Direktörü Tirana Hassan ise basın toplantısında yaptığı açıklamada, "2023 bize dünyanın her yerinde insan haklarını korumak için güvendiğimiz sistemin tehdit altında olduğunu gösterdi." dedi.

Hükümetlerin evrensel ve küresel kabul görmüş prensipleri her göz ardı ettiğinde birilerinin bedel ödediğinin altını çizen Hassan, "Bunu İsrail ve Filistin'de görüyoruz." diye konuştu.

Hassan, daimi BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak ABD'nin Gazze'de uluslararası insancıl hukuka uyulması ve sivillerin korunmasına ilişkin birçok kararı engellediğini anımsatarak, "Bu isteksizlik, ABD ve birçok Avrupa ülkesinin İsrail'in Gazze'yi 16 yıldır kapatmasına ve Filistinlilere yönelik insanlığa karşı suç ve zulme tepkisiz kalmalarıyla uyumlu. Ciddi ihlallere seçerek tepki vermek, bazı insanların hayatları ve onurlarının diğerlerinden daha önemli olduğu yönünde çok tehlikeli bir mesaj verir." açıklamasında bulundu.

Güney Afrika'nın İsrail'e karşı Uluslararası Adalet Divanı'nda açtığı davanın ise önemli bir liderlik göstergesi olduğunu ve HRW'nin bunu memnuniyetle karşıladığını ifade eden Hassan, ABD ve diğer ülkelerin İsrail'in mahkeme kararlarına uymasını sağlaması gerektiğini kaydetti.

Hassan, İsrail'in çıkacak karara uymamasının "itibarına kara bir leke" süreceğini belirterek, mahkemeden karar çıktıktan sonra BM Güvenlik Konseyi'ne gideceğini ancak üye ülkelerin mahkeme olmadan da siyasi açıklamalar, yaptırımlar ya da silah ambargosu gibi yollara başvurabileceklerini anımsattı.

"Hiçbir devlet standartlardan muaf tutulmamalı"

Hassan, tüm ülkeler için aynı standartların geçerli olması gerektiğini, bu bağlamda BM'nin de rolü olduğunu hatırlatarak, "Hiçbir devlet, ne kadar güçlü olursa olsun muaf tutulmamalı." vurgusunda bulundu.

Her ülkenin insan hakları, adalet ve hesap verebilirlik ilkelerine uyması gerektiğine dikkati çeken Hassan, "Suçu işleyenlerin ya da kurbanların kim olduğu önemli değil. Dost ya da düşman fark etmez." dedi.

BM Genel Sekreteri'nin silahlı çatışmalarda çocukların durumuna ilişkin yıllık listesinde İsrail'in bulunmaması hakkında ise Hassan, "Çok keskin bir şekilde İsrail ve bazı Filistinli grupların bu utanç listesinde bulunması gerektiğini düşünüyoruz." açıklamasında bulundu.

Hassan, "Genel Sekreterle arkadaş olduğunuz için ya da bir insani yardım operasyonunu fonladığınız için listeden muaf tutulamazsınız." diyerek, tutarlı bir tutum sergilenmesinin önemine işaret etti.

Gazze'deki uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin cezasız kalmasının yeni bir emsal teşkil edebileceği riskinin bulunduğunu aktaran Hassan, söz konusu ihlallerin tekrarlanmaması için hesap verilebilirlik ilkesinin uygulanmasının şart olduğunu söyledi.