Husiler bu adımla ‘humus’ olarak bilinen uygulamayı hayata geçirmeye başlamış oldu. Uygulama, mahkemelerde veya Husiler tarafından kurulan sözde ‘Yargı Komisyonu’nun şubeleri aracılığıyla yürütülüyor.
Ülkenin güneybatısındaki Taiz vilayetinin kuzey ve doğu bölgelerinden vatandaşlar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda Husi grubun, kendisi tarafından görevlendirilen mahkemeler ve hakimler aracılığıyla hızlandırılmış prosedürler uyguladığını aktardılar. Vatandaşlar, Husilerin bu prosedürler kapsamında çeşitli yollarla arazi ve gayrimenkullere el koyduğunu ve yağmaladığını söylerken, örneğin her bir satışta, devirde ya da miras dağıtımında ‘humus’ olarak bilinen uygulamayı empoze ettiklerini kaydettiler. Vatandaşlara göre bu faaliyetlerden kaçınmaya teşebbüs eden kimse de para cezası veya malının bir kısmına el konulması ile cezalandırılacak.
Husiler, iki yılı aşkın bir süredir devlet gelirlerinden kendisine mali ayrıcalıklar tahsis ediyor. Bu uygulama, Abdulmelik el-Husi sülalesine mensuplara ‘devlet fonlarından ve vatandaşlardan gelen servetin beşte birini ele geçirme’ yetkisi veren ‘Zekât Yasası için Yürütme Düzenlemeleri’ adlı yeni bir yasa aracılığıyla ortaya koyuluyor. Husiler, bu konuda uzmanlaşmış, ‘Zekât Komisyonu’ adında da bir birim kurdu.
Kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre vatandaşlar, mülklerine el koyulmasından kaçınmak için yeni Husi yasasının yayınlanmasından öncesine dayanan eski tarihli satış, satın alma ve mülkiyet sözleşmelerine başvuruyor. Zira Husilerin yağma prosedürleri, yasa dışı yasanın çıkarılmasından bu yana satış, satın alma, mülkiyeti devretme ve mirasları dağıtmayı kapsıyor.

Ancak kaynaklar, Husilerin bu adıma karşı alarma geçtiğini belirtti. Kaynaklara göre Husiler, belgelerin tarihlerini ortaya çıkarmak için özel elektronik cihazların kullanımına başvurdu ve bunları satış, satın alma ve mülkiyet sözleşmelerini belgeleyen tüm mahkemelere dağıttı. Milislerin, gelirlerini ikiye katlamak için belgeleri inceleme ücreti aldığını belirten kaynaklar, gayrimenkul sahiplerinin tapu belgelerini mahkemelerde incelemeye zorlandığına dikkat çekti.
Milisler, liderlerinden Muhammed Ali el-Husi’nin talimatları uyarınca, Taiz vilayetinde kontrolleri altındaki bölgelerde arazi ve gayrimenkullerin envanterini çıkarmak için bir komite oluşturdu. Kaynaklara göre milisler, bu komite aracılığıyla kamu ve özel mülklere el koyma planlarını başlatmayı hedefliyor.
Kaynaklar, Husi lider Salah Bacaş’ın darbeci milisler tarafından Taiz’e vali olarak atanmasından bu yana bu bölgelerdeki kamu ve özel arazi ve mülklerin yağmalanması ve kontrol altına alınması eyleminin hızlandığını aktardılar. Ayrıca Bacaş’ın, atanmasından bu yana, gayrimenkulleri yağmalamak ve sahiplerini bunlardan vazgeçmeye zorlamak için aceleci şekilde keyfi önlemler almaya başladığını belirttiler.
Havban bölgesinde faaliyet gösteren bir avukat, bölgede ve çevresinde olup bitenleri pek çok mağduriyete neden olan ‘mafya uygulamaları’ olarak tanımladı. Avukata göre Bacaş, vatandaşların topraklarını izinleri olmadan ve kendilerine bu hakkı veren yetkiler olmadan yağmalamak ve satmak için darbeci milislere sadık bir dizi etkili isimle çalışıyor.
Güvenliği için isminin açıklanmamasını isteyen avukat, Husi lider Bacaş’ı ‘bölgede nüfuz sahibi kişileri arazi ve gayrimenkullerin yağmalanmasını kolaylaştırmak için kullanmak’ ve ‘mülk sahiplerini düşük fiyatlarla arazilerini satmaya zorlamak’ ile suçladı. Söz konusu avukat ayrıca vatandaşların aşağılanmasına ve mülklerinin yağmalanmasına örnek verirken, müvekkillerinden birinin babasının mirasının dağıtılmasından sonra kendisine devredilen tüm toprakları koruyabilmek için kendisine ait olan malın yüzde 20’sini nakit olarak ödediğini belirtti. İşlemleri tamamlamaya çalışırken ise kendisinin ve müvekkilinin, milisler tarafından görevlendirilen hukuk sekreterinin prosedürleri kabul etmemesi karşısında şaşkınlık yaşadıklarını söyledi. Avukata göre sekreter, miras kalan araziye ‘humus’ prosedürünün uygulanmasında ısrar etti. Avukat, birkaç başarısız denemeden sonra müvekkilinin ikna olduğunu ve mirasın yüzde 20’sine eşit bir arsadan vazgeçmeyi kabul ettiğini dile getirdi. Ancak müvekkilinin ödediği parayı geri alamadığını ve talebinde ısrar etmesi halinde hapisle tehdit edildiğini vurguladı.
Husi milisler, kamu ve özel mülklerin yağmalanmasını meşrulaştırmak için kontrol alanlarında vakıflar ve adalet sektörünü kullanıyor. Husi lider Muhammed Ali el-Husi tarafından denetlenen ‘Yargı Komisyonu’ ve ‘Vakıflar Otoritesi’ kurumlarının kurulmasının yanı sıra bu iki sektörün çalışanları da mülkiyet belgelerinde sahtecilik yapmaya zorlanıyor.

Gözlemciler, bu iki kurumun devlet kurumlarına paralel olarak çeşitli kuruluşlar bünyesinde kurulmasının ‘milislerin vakıf mülklerini ve yatırımları denetlemesine, tüm gayrimenkul faaliyetlerinin kontrolünü kolaylaştırmasına ve kendi çıkarlarına kiralamasına’ olanak sağlayacağına inanıyor.
Husi milisler, ed-Dali vilayetinde de milislerin kontrolündeki kurtarılmış bölgeler arasında yer alan Cuban, Damt, Katabah ve el-Huşa bölgelerinde arazi alım satımını da durdurdu.
Husi talimatlarına dayalı olarak vilayetteki tüm devlet arazileri ve mülklerinin envanterini çıkaracak bir komite kurulana kadar alım satım işi durdurulacak. Bu, bölgedeki vatandaşların topraklarının ve gayrimenkullerinin yağmalanmasından korktukları bir adım. Zira bölge, özellikle de son aylardan bu yana milisler tarafından yönetilen Devlet Arazileri ve Emlak Kurumu tarafından çok sayıda özel mülkün yağmalanmasına tanık oluyor.





