Suriye'nin başkenti Şam'ın güney bölgeleri ve başkente yakın Guta banliyösündeki mülk satışlarında özel bir artış görüldü. 

Bölgedeki kaynaklar, İranlı şirketlerin yatırımının diğer Arap ülkeleri ile Suriye hükümeti arasındaki ilişkilerin yakın zamanda yeniden kurulmasıyla bağlantılı olduğunu söyledi. 

Suriye, on yıldan uzun bir süre sonra Arap Birliği'ne geri kabul edildi. Bu durum Beşşar Esed'in bölgesel bağları kuvvetlendirme çabası olarak görülüyor.

Ülkede barışçıl protestolar olarak başlayan iç savaşa ve Esed'in kendi halkını acımasızca katletmesine rağmen 2011 yılından beri İran Suriye'nin en büyük destekçisi. 

Şam merkezli gazeteci Ahmed el-Ubeyd, zor ekonomik koşullar ve yerel halkın, özellikle de göç etmek için fırsat arayan genç nesil arasında paraya olan ihtiyaç nedeniyle mülklerin düşük fiyatlarla satıldığını söyledi.

Bu gelişmelerin Şam'da artan İran nüfuzunun ve hakimiyetinin bir parçası olduğunu ve bölgenin demografisini değiştireceğini de sözlerine ekledi. 

Ubeyd, "İran bu amaca hizmet etmek için çok sayıda paravan şirket kurdu" dedi.

Peki İran neden Esed'in yardımına koştu?

Esed rejimi için endişelendiğinden değil. İran, Suriye'yi vekil gücü Hizbullah'a giden ana ikmal yolu olarak kullandı. Suriye'de ortaya çıkan sözde bir "Sünni devlet" (Suriye'nin kendi kaderini tayin etmesi anlamına gelir), İran'ın bölgesel emellerine ve Lübnan siyaseti üzerindeki artan boğucu etkisine büyük bir darbe olacaktı.

İran, Suriye'deki devrim başladığında bir taşla iki kuş vurmayı hedefledi: Esed'i devrimden kurtarmak ve İran'ın Suriye'deki hakimiyetini güçlendirmek.

Bu, İran'ın Suriye'ye yönelik sömürge planının başlangıcıydı. Bu plana Sünnilerden temizlenen bölgelere Şii nüfusun yerleştirilmesi de dahildi. İran, sivil nüfusa yönelik gerçekleştirilen bir etnik temizliğin baş mimarıdır.

Suriyeliler tarafından terk edilen mülklere İranlıların konması, asıl emellerine ulaştıklarını gösteren bir kanıt.

Daily Ummah