İsrail ordusunun 17 Temmuz 2025'te Gazze'deki bir saldırıda Al Jazeera muhabiri Enes Şerif'i şehit etmesi, dünya genelinde basın özgürlüğü savunucularını ayağa kaldırdı. Şerif, Gazze'deki çatışmaları kapsamlı bir şekilde raporlayan önemli bir gazeteciydi. Ancak, İsrail medyası, Şerif'in ölümünü "terörist" olarak nitelendirerek meşrulaştırmaya çalıştı. Örneğin, Channel 12 News'ten Daphna Liel, "Artık zamanı gelmişti." şeklinde bir yorumda bulundu.
Filistinli gazeteciler, bu durumun sadece Gazze'de değil, aynı zamanda İsrail'de de gazetecilik faaliyetlerinin ne kadar zorlaştığını gözler önüne serdiğini ifade ediyor. Gazeteci Hanin Majadli, "İsrail'de gazetecilik alanı yok. Filistinlilerin çoğu, Şerif için 'Allah rahmet eylesin' bile diyemiyor." dedi. Majadli, Filistinli gazetecilerin, eleştirilerinin "terörizmi teşvik etmek" olarak algılandığını ve bu nedenle kendilerini susturmak zorunda kaldıklarını vurguladı.
Saeed, "Tüm gazetecilik çalışmalarımız, terörizme karşı olup olmadığımızla sınırlı hale geldi. Sorular sormak bir suç olarak görülüyor." diye ekledi. Bu bağlamda, uluslararası basın özgürlüğü grupları, İsrail'in gazetecilere yönelik saldırılarını kınayarak, bu durumun kabul edilemez olduğunu belirtti.
Şerif'in öldürülmesi, Gazze'deki savaşın en kanlı dönemlerinden biri olarak tarihe geçerken, şu ana kadar 270 gazeteci ve medya çalışanı hayatını kaybetti. Bu koşullar altında, gazetecilerin güvenliği ve ifade özgürlüğü konuları, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ediyor.
Dünya genelinde basın özgürlüğü savunucuları, bu tür saldırıların durdurulması ve gazetecilerin korunması için acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor.





