İsrail’de aşırı sağcı hükümete karşı sokak muhalefetini örgütleyen liderler, Başbakan Binyamin Netanyahu'yu protestolara darbe vurmak amacıyla Mescid-i Aksa çatışmasını çıkartmakla suçluyor.

Zirâ hükümetin yargıyı zayıflatma planına karşı düzenlenen protestolarda İsrailli göstericilerin sayısında gözle görülür bir azalma kaydediliyor. Bunun nedeninin ülkede verilen güvenlik alarmı olduğu belirtiliyor.

Muhalefet liderlerinin yaptıkları açıklamalara göre Netanyahu, güvenlik geriliminin protesto kampanyasını kamuoyunda gözden düşürmeye yol açacağını umuyor.

Protesto liderleri, haftalık gösterilere devam edip etmeme konusunda hararetli tartışmalara girmiş, bazıları protestoların ortam sakinleşene dek geçici olarak durdurulmasını talep etmişti. Ancak çoğunluk, protestoların devam etmesi kararına bağlı kaldı. Zirâ protestoların durdurulmasının Netanyahu'yu bu ayın sonlarında Yahudi bayramlarının sona ermesi ardından yasaları çıkarmaya teşvik edeceği düşünülüyor.

Protestolara katılanların sayısının geçen hafta 250 binden 200 bine düştüğü, Beerşeva, Raanana, Pardes Hanna- Karkur, Hadera ve Netanya'da bazı gösterilerin iptal edildiği, protestoların ülke çapında 130 yer yerine 70 yerde gerçekleştiği kaydedildi. Tel Aviv'deki göstericiler, burada özel olarak planlanan protesto yürüyüşünü polisin talebi üzerine iptal etmeyi kabul etti. Zirâ İsrail polisi, “Yürüyüş için büyük bir enerji harcanacak. Bu sebeple protestocuları Filistinliler tarafından gerçekleştirilebilecek silahlı operasyonlardan korumak zorlaşacak” açıklamalarında bulundu.

İsrail muhalefeti Filistinlilerin yanında

Diğer yandan, protestocuların attıkları sloganlarda ve yaptıkları konuşmalarda İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaya büyük ölçüde değindikleri, İsrail işgalini kınayan sloganların arttığı dikkat çekti. Protestocuların “İşgal ile demokrasi olmaz”, “Güvenlik geriliminden Netanyahu hükümeti sorumlu”, “Filistinlilerin hayatları da önemlidir”, “Başka bir halkı işgal eden bir halk özgür olamaz”, “Diktatörü devirme zamanı geldi”, “Bu bir utanç hükümeti”, “Apartheid Yeşil Hat'ta durmuyor” gibi sloganlar attıkları, ayrıca Netanyahu'ya atıfla bir Firavun tasvirini kullandığı görüldü. 

Protestoların en önemli aktivistleri ve konuşmacılarından biri olarak kabul edilen İsrailli yazar ve film yönetmeni Benny Barbash, “Ülkedeki güvenlik gerilimi bir tesadüf değil. Kuzey ve güneydeki İsrail kasabalarına roketler düşerken Netanyahu'nun rahat bir nefes alması şans eseri değil. Mescid-i Aksa'yı ateşe verme kararı alanların olduğunu açıkça görüyoruz. Bu, takıntılı radikallerin hassas bakanlık pozisyonlarına atanmasının bir neticesidir. Kendini kurtarmak için ülkeyi ateşe vermeye hazır olan Netanyahu, sınırlara dair ateşin diktatörlüğe karşı mücadele alevlerini söndürmesini istiyor. Ancak biz bu tuzağa düşmemeye karar verdik. Rejime ve yargıya karşı darbe yokmuşçasına terörle mücadele etme kararı aldık. Terör yokmuşçasına darbeye karşı mücadele ediyoruz” açıklamalarında bulundu.

Netanyahu hükümetinde eski Savunma Bakanı ve önceki Genelkurmay Başkanı Moshe Yalon, karar verme pozisyonlarına yakın konumlarda bulunmasını sağlayan askerlik hizmetlerinde yer aldığı sırada devlet yönetiminde bugün görüldüğü gibi rezil davranışa tanıklık etmediğini vurguladı. Şarku’l Avsat’ın İsrail basınından aktardığına göre Yalon, “İsrail'i diktatörlüğe dönüştürmek için var gücüyle çalışan Netanyahu, devlete yönelik ciddi acil güvenlik tehditlerini gündeme getiriyor. Düşmanlarımız bizi seyrediyor, caydırıcılıktaki zayıflığımızı görüyorlar. Netanyahu'nun tüm bölgeyi ateşe veren gerici ve ırkçı akımlardan unsurları hükümete nasıl soktuğuna, İsrail'i faşist, ırkçı ve yozlaşmış bir devlet haline nasıl getirdiğine şahit oluyorlar. Polisten sorumlu Ulusal Güvenlik Bakanı pozisyonuna Bakan Itamar Ben-Gvir'i atadı. Dosyası teröre destek vermek, polis ve güvenlik görevlilerine sağdırmak gibi çeşitli suçlarla kabarık olan bu şahıs, Mescid-i Aksa'dan sorumlu bir bakan ve körü körüne ırkçılığıyla tanınıyor. Bu sadece utanç verici ve yüz karası bir durum değil, bu aynı zamanda delilik” vurgusunda bulundu.

Beerşeva'daki protestoların iptal kararına tepki gösteren 200 kişilik bir grup, protesto düzenlemek için sokağa çıkmakta ısrar etti. Knesset Milletvekili Efrat Raiten ise onlara seslenerek “Bayram günlerinde ve cumartesi akşamları protestolara katılmak için yüzlerce kişinin bulunması söylemeden anlaşılan bir şey değil. Netanyahu'nun yasayı askıya alma açıklamasına ve Knesset komitelerinden ihraç edilmemize rağmen durmamamız gerektiğini söylüyorum. Başımızı eğmekten ve evimizi savunmak için mücadelemizi durdurmaktan başka seçeneğimiz yok” ifadelerini kullandı.

Şarkul Avsat