İsveç Yahudi Topluluğu Konseyi Başkanı Lena Posner-Körösi, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim yakılmasına izin verilmesinin büyük bir hata olduğunu ve ülkede nefret suçlarıyla ilgili yasaların değişmesi gerektiğini söyledi.

Posner-Körösi, İsveç'te yaşanan son olaylar, ülkedeki Yahudi ve Müslüman topluluklar ve karşılaşılan sorunlar hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Yahudiler olarak İsveç gibi seküler ve çok az dini anlayışı olan bir toplumda yaşamanın nasıl hissettirdiğini bildiklerini belirten Posner-Körösi, İslam ile Yahudilik ve toplumları arasında pek çok benzerlik olduğunu ifade etti.

Posner-Körösi, İsveç'in ifade ve protesto özgürlüğüne dair yasası olduğunu ancak bunun nefret çizgisini aşmaması gerektiğini vurguladı.

Nefret suçları ve söylemine dair yasaya değinen Posner-Körösi, "Bu biraz karmaşık çünkü Kur'an-ı Kerim, İncil veya Tevrat söz konusu olduğunda bu berbat ve dehşet verici. Öte yandan bu eylemi (Kur'an-ı Kerim'in yakılması) yapan kişi öfkeye neden olmak ve bizleri üzmek istedi. Bundan öfke duysak da medyanın onu ele almamasını ve yaptığını yaymamasını istemeliyiz. Ona ilgi gösterip istediğini vermemeliyiz. Dünyanın üzülmesini ve öfkelenmesini istiyor ve bunu başarıyor." dedi.

Posner-Körösi, eylemi yapan kişinin buna yasal olarak hakkı olduğunu ancak en başta polisin o kişinin Türkiye Büyükelçiliği önünde bunu yapmasına imkan vermemesi, bunu ormanda ya da başka herhangi bir yerde yapmasını sağlaması gerektiğini vurguladı.

Posner-Körösi, "Bu kesinlikle bir provokasyondu. İsveç'te bunu yapmakta özgür ancak nerede yapacağını seçemez, buna izin verilmemeli. Bu büyük bir hataydı." ifadelerini kullandı.

- Bu olaylar demokrasiye de tehdit

İsveç'teki azınlıklar olarak seslerini çıkarmaları gerektiğini belirten Posner-Körösi, mevcut olayların kabul edilemeyeceğini ve bunun demokrasiye de tehdit olduğunu söyledi.

Posner-Körösi, "Demokraside toplum içerisinde azınlık olarak güvende hissetmeliyiz. Sokaklarda özgür olabilmeliyiz, kimse bizleri taciz etmemeli. Bu bir ikilem oluşturuyor ancak biz Müslüman topluluğuyla birlikteyiz ve vazgeçmiyoruz. Bu konuyu tekrar ve tekrar gündeme getireceğiz." ifadelerini kullandı.

Posner-Körösi, yasaların gözden geçirilmesi için girişimlerin olabileceğini de kaydederek "Malmö'de bir kadın başörtüsü sebebiyle hedef alındı ve başörtüsü çıkarılmaya çalışıldı. Aynı eylem Yahudi bir erkeğin kipasına karşı yapıldı. Müslüman ve Yahudi vatandaşlara karşı nefret dili kullanılıyor. İki topluluğa da yapılan suçları polise bildirmeleri konusunda tavsiyede bulunduk çünkü istatistiklere ihtiyacımız var. Maalesef İsveç'te homojen bir toplum yapısı var. İsveç toplumu göçmenlere ve azınlıklara alışık değil." değerlendirmesinde bulundu.

Ülkede dini gruplar ve azınlıklar da dahil olmak üzere nefret söylemine dair bir yasa olduğunu kaydeden Posner-Körösi, fakat bunun nasıl uygulanacağına dair yeterli düzenlemelerin bulunmadığını ve yetkililerle görüşmelerinde bundan bahsettiklerini belirtti.

Posner-Körösi, kutsal kitapları yakmanın da nefret söylemi olarak görülebileceğini belirterek "Fiziksel ve sözlü nefret suçları olduğunda suçlunun kesin olarak cezalandırılacağı belli değil. Polisin araştırması gerekiyor. Dini özgürlük ve azınlıklara yönelik nefret suçları kapsamında yasanın gözden geçirilmesi gerekiyor. Daha kararlı ve net bir sisteme ihtiyaç duyulup duyulmadığı araştırılmalı." dedi.

- "Müslüman ve Yahudi topluluklar birlikte çalışmalı"

Müslüman ve Yahudi toplulukların birbiriyle çalışmasını amaçlayan sivil toplum örgütü Amanah'ın da kurucu ortaklarından olan Posner-Körösi, geçmişte kitap yakmanın ne kadar ileri gidebileceğinin görüldüğünü belirterek "İki dini grup da bundan etkileniyor ve bu kabul edilemez. Bunu yapan şahıs da ilgi çekiyor ve onu destekleyenler de var." diye konuştu.

Posner-Körösi, Müslüman ve Yahudi toplulukların yetkililerle yakın etkileşimde bulunduğu, yetkililerin de Müslüman karşıtlığı (İslamofobi) ve antisemitizmle ilgili durumun farkında olduğunu söyledi.

Amanah ile hareketlerinin Malmö'den İsveç'in kalanına da yayılmaya başladığını, sonrasında bu hareketi Norveç ve Danimarka'da da başlatacaklarını belirten Posner-Körösi, iki azınlık arasındaki diyaloğun çok önemli olduğunu vurguladı.

Posner-Körösi, antisemitizm ve İslamofobi ile mücadele edilebileceğine işaret ederek adalet ve dışişleri bakanları ile politikacılarla görüştüklerini, toplumun da bu konuda eğitilmesi gerektiğini söyledi.

- Amanah

Amanah'ı 2017'de kurduklarını ve bunun sıkı çalışmanın sonucu olduğunu kaydeden Posner-Körösi, kuruluş bünyesindeki imam ve hahamın birlikte görülmesinin bile bir mesaj olduğuna dikkati çekti.

Posner-Körösi, siyaset veya din alanında her konuda anlaşılmasa da iki dinin ve topluluğun pek çok ortak yönü olduğunu da belirtti.

Amanah'ta ayda bir seminer düzenleyerek Yahudiler, Müslümanlar ve İsveçlilerin bir araya geldiğini aktaran Posner-Körösi, benzer konularda Kur'an-ı Kerim ve Tevrat'tan metinleri okuyarak karşılaştırdıklarını ve üzerine tartıştıklarını ifade etti.