New York'ta Demokratik belediye başkan adayı Zohran Mamdani, Filistin hakları konusundaki aktif desteği ile dikkat çekiyor. Mamdani, İsrail'in işgali ve Filistinlilere yönelik muamelesini uzun zamandır eleştiren bir figür olarak öne çıkıyor. 2023 yılında, uluslararası insan hakları yasalarını ihlal eden İsrail yerleşimlerine bağış yapan New York'taki hayır kurumlarının vergi muafiyetlerinin sonlandırılmasını öneren bir yasa tasarısı sundu. Ayrıca, Gazze'deki devam eden soykırıma karşı sert eleştirilerde bulundu ve Boykot, Yatırım Çekme ve Yaptırımlar (BDS) hareketine destek verdi.
Ancak Mamdani'nin bu duruşu, bazı politikacıların ve sağcı grupların hedefi haline gelmesine neden oldu. Tennessee'den Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Andy Ogles, Mamdani'nin vatandaşlığının iptal edilmesi çağrısında bulundu ve bunun gerekçesi olarak, doğalizasyon sürecinde “terörizme destek” konusunda gizli bilgi verdiğini öne sürdü. Ogles, Mamdani'nin bir rap şarkısında Hamas'ı desteklemekle suçladığı kişileri “arkadaşlarım” olarak tanımladığını belirtti.
Mamdani, bu tür saldırıların kendisi üzerinde derin bir etki yarattığını ifade ederek, kampanyası sırasında aldığı ölüm tehditlerinden bahsetti. Ofisine gelen mesajlardan birinde, “Tek iyi Müslüman ölü Müslümandır!” denildiği belirtildi.
Corey Saylor, Amerikan İslam İlişkileri Konseyi’nin araştırma ve savunma direktörü, Mamdani’ye yönelik saldırıların, Müslümanlara karşı köklü bir bakış açısının parçası olduğunu vurguladı. Saylor, “İslamofobi, Amerikan siyasi yaşamında kabul edilen son büyük ayrımcılık biçimidir ve bu, daha fazla ayrımcılığa ve şiddet tehditlerine yol açmadan değişmelidir.” dedi.
Mamdani’nin durumu, ülke genelinde artan İslamofobik söylemlerin bir yansıması olarak görülüyor. Trump, Mamdani'yi “saf bir komünist” olarak nitelendirerek, New York'un fonlarını kesme tehdidinde bulundu. Bu durum, Mamdani'nin destekçileri ve Müslüman toplulukları arasında büyük bir endişeye yol açtı.
Demokratik Kongre Üyesi Rashida Tlaib, Mamdani’ye yönelik saldırıları kınayarak, “Bu tür ırkçı ve anti-Müslüman saldırılar sessizlikle karşılanmamalıdır.” dedi. Mamdani'nin durumu, yalnızca bireysel bir mesele değil, aynı zamanda Amerikan toplumundaki daha geniş bir ayrımcılık ve nefret söylemi sorununu da gözler önüne seriyor.
