İslam ülkelerinin durumu kalbimi kırıyor. Gerçekten de her Müslüman şahit olduğu acizlik ve zilletten dolayı üzüntü duymaktadır. Ümmet onlarca yıldır yoldan çıktı ve ne zaman başladığı yere geri dönmeye çalışsa, daha da sapmış ve dağınık hale geliyor.

İslam düşmanları, İslam'la olan mücadelerini din adına savaşan mücahitleri terörist olarak adlandırmakta ve onlar tarafından Arap ülkelerine yönetici olarak tayin edilen yandaşlarını da ekmeklerine yağ sürmektedir.

Yeni yılda Yemen'in ikiye bölünmesi tehdidi var; Suudi liderliğindeki koalisyondan çekildiğini iddia ederek ayrılıkçıları silahlandıran ve finanse eden Birleşik Arap Emirlikleri'nin bir komplosunun parçası olarak güneyi kuzeyden ayırmak. BAE, Yemen'i yerle bir etti, Yemenlilerin sığındıkları evleri bombaladı, binlerce Yemenliyi öldürdü ve ülkeyi yerle bir etti.

2023, özellikle aşırı sağcı Netanyahu hükümetinin göreve başlamasıyla ve Flistinlilere yönelik ırkçılık, taciz ve cinayetlerin artmasıyla birlikte Filistinliler için daha da kötüleşen bir duruma tanık olacak. Siyonist düşman Mescid-i Aksa'ya saldırmaya ve ibadet edenleri vurmaya devam ederken, Oslo Anlaşmalarından bu yana vaat ettikleri Filistin devletinin kurulması için yine hiçbir şey yapmayacak. Siyonist yerleşimciler camiye baskın yapıyor ve camiye saygısızlık ediyor ve Filistinlilerin maruz kaldığı baskı, aşağılama ve tacize rağmen "uygar" dünya buna sessiz kalıyor.

Myanmar'daki Müslümanlardan veya faşist ırkçı Çin rejiminin soykırıma maruz bıraktığı Uygur Türklerinden bahsetmeli miyim? Yoksa onların adını anmadan önce kutsal mabedimizin olduğu topraklarda Arap-Çin zirvesi yapanlardan duyduğum utancı mı belirtmeliyim?

Keşmir'de yaşayan Müslümanlara Hindistan tarafından yapılan işkencelerden mi konu açmalıyım yoksa Hindistan'ı desteklemek için hızla Keşmir Müslümanlarını terörist ilan eden Birleşik Arap Emirlikleri'nden mi?

Şimdi Timor'da neler olduğunu hatırlıyorum. Sakinlerinin Hıristiyan olduğu bahanesiyle şehri nasıl Müslüman Endonezta devletinden ayırdıklarını. Timor'da Hıristiyanlar nüfusu 900 bini geçmeyen bir devlet kurdular ama 13 milyonu aşan Müslüman nüfusa sahip Keşmir'e bağımsız bir devlet olmasına izin verilmedi.

Peki ya Suriye'de olup bitenler? Topraklarını Ruslar ve İranlılar bölüşsün diye kurulan komplolar?

Libya'da sömürgeci ülkeler kendi çıkarları pay sahibi olmak için yarışıyor, ajanları Haftar'i başkent Trablus'a saldırmak ve ülkelerini ve onurlarını savunan barışçıl insanlarını öldürmek için kullanıyorlar.

İran'ın ele geçirdiği beş Arap ülkesinin adını da analım: Irak, Yemen, Lübnan, Suriye ve Bahreyn. Evet İran bu beş ülkeyi ele geçirdi.

2023 yeni bir yıl, fakat hiçbir şey yeni değil.

Dr. Emire Ebu El-fetih

Kaynak: MEMO

Çeviri: Daily Ummah