Norveç'in en büyük emeklilik fonu KLP, İsrail ordusuna ekipman satan iki şirketle iş yapmayı durdurma kararı aldı. KLP, bu ekipmanların Gazze'deki insanlık suçlarında kullanılabileceği endişesiyle Oshkosh ve ThyssenKrupp şirketlerini yatırım portföyünden çıkardığını duyurdu.
KLP'nin Sorumlu Yatırımlar Müdürü Kiran Aziz, yaptığı açıklamada, “Haziran 2024'te Birleşmiş Milletler’den gelen raporlara göre, belirtilen şirketlerin İsrail ordusuna silah veya ekipman tedarik ettiği ve bu silahların Gazze'de kullanıldığı bilgisine ulaştık.” dedi. KLP, bu durumun şirketlerin sorumlu yatırım ilkelerine aykırı olduğuna karar verdi.
Şirketler hakkında bilgiler:
- Oshkosh Corporation: ABD merkezli bu şirket, çoğunlukla askeri araçlar ve kamyonlar üretmektedir.
- ThyssenKrupp: Almanya merkezli bu sanayi firması, asansörlerden savaş gemilerine kadar geniş bir ürün yelpazesine sahiptir.
KLP, bu iki şirkete toplamda yaklaşık 2.8 milyon dolarlık yatırım yaptığını belirtti. Şirketlerle iletişim kuran KLP, Oshkosh'un Gazze'de kullanılan ekipmanlar sattığını ve ThyssenKrupp'un İsrail ordusuyla uzun vadeli bir ilişkiye sahip olduğunu doğruladığını aktardı. ThyssenKrupp, 2020 ile 2021 yılları arasında İsrail Donanması'na dört adet Sa’ar 6 sınıfı savaş gemisi teslim ettiğini ve bu yıl içinde bir denizaltı teslim etmeyi planladığını ifade etti.
KLP, her iki şirketin de insan hakları ihlalleriyle ilgili gerekli özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirtti. Aziz, “Şirketlerin, temel insan hakları ve insani hukuk ihlallerine karşı bağımsız bir özen gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır.” dedi.
Bu karar, KLP'nin insan hakları ihlalleriyle bağlantılı şirketlere karşı daha önceki adımlarının bir devamı niteliğinde. 2021 yılında KLP, işgal altındaki Batı Şeria'daki yasadışı yerleşimlerle bağlantılı olduğu gerekçesiyle 16 şirketten, bunlar arasında telekom devi Motorola da bulunuyordu, ayrılmıştı. KLP, bu şirketlerin savaş ve çatışma durumlarında insan hakları ihlallerine katkıda bulunma riski taşıdığını vurguladı.
Son olarak, KLP'nin bu kararı, Gazze'deki insanlık suçlarına veya işgal altındaki topraklardaki yasadışı yerleşimlere karışan İsrailli şirketlerle bağlarını kesen büyük Avrupa yatırım fonları arasındaki artan bir eğilimin parçası olarak görülüyor.