Ancak Ukrayna savaşından sağ olarak kaçmayı başarsalar da, kader onları 7,7 büyüklüğünde yıkıcı bir depreme maruz bıraktı.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığı habere göre, Ukraynalı bu mülteciler, ‘yüzyılın afeti’ olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli deprem yaşandığında, Antakya’da Şişman’ın Ukraynalı kayınvalidesinin yanında kalıyordu.

AP’ye konuşan Şişman, savaştan kaçan Ukraynalı misafirlerin deprem esnasında evde olduğunu, Türk kayınpederi ve Ukraynalı kayınvalidesinin de enkaz altında kaldığını söyledi.

Şişman’ın akrabaları gibi milyonlarca mülteci, Suriye’den Afganistan’a kadar birçok ülkedeki savaşlardan ve yerel çatışmalardan kaçarak Türkiye’ye sığındı.

En az 3,6 milyon Suriyeli, 2011’den bu yana Suriye’deki savaş, bombardıman, kimyasal saldırılar ve açlıktan korunmak için Türkiye sınırını geçerek kaçtı.

Ailesi 6 yıl önce Suriye’den Antakya’ya kaçan Yahya Said Ali (25), “Bu, gördüğümüz en büyük felaket ve biz çok şey gördük” dedi.

Annesi, iki kuzeni ve başka bir akrabası depremde hayatını kaybederken, Said Ali yıkılan iki katlı binanın dışında oturarak, arama kurtarma ekiplerinin enkaz altından cesetleri çıkarmasına yardım etmesini bekledi.

Antakya’da Suriyeli mülteciler için sığınma evi işleten Ahmed Ebu Şar, depremde yakınını kaybetmeyen Suriyeli aile olmadığını dile getirerek, şu ifadelerle devam etti;

“İnsanların sevdiklerini arıyor ve şehirde yaşanabilir yapı, elektrik, su veya ısıtma olmamasına rağmen Antakya’dan ayrılmayı reddediyor. Birçoğu sokaklarda ya da yıkık dökük binaların gölgelerinde uyuyor.Halk hala şokta. Bunu kimse hayal edemezdi.”

Kayınvalidesi ve Ukraynalı akrabalarını bulmak için eşiyle birlikte Katar’dan Türkiye’ye giden Şişman ise şunları söyledi;

“Şimdi kayınvalidem ve kayınpederim içeride enkaz altında. Kurtarma ekipleri yoktu. Kendi başıma enkaza girdim. Cesetleri gördüm ve onları enkazın altından çıkardık. Bazı cesetlerin başları yoktu.”

Enkazın olduğu bölgede bulunan ekiplerin verdiği bilgiye göre, bu bina yeni olmasına rağmen, temelleri sağlam değildi.

Depremzede Abdulkadir Bereket ise, Antakya’da enkaz altında mahsur kalan çocuklarını kurtarmak için çaresizce uluslararası yardım istedi.

Bereket, “Dört çocuğum ordaydı. İkisini çıkardık ve ikisi ise saatlerdir enkaz altında. Seslerini duyuyoruz ve tepki ceriyorlar. Kurtarma ekiplerine ihtiyacımız var” dedi.

Mayıs ayında Türkiye-Suriye sınırındaki bir mülteci kampından Antakya’ya gelen ve Suriye sığınma evinde kalan Muhammed Alolo ise, çocuklarıyla sokakta kaldı.

Suriye’nin merkezindeki Hama’da topçu bombardımanı ve çatışmalardan sağ kurtulan Alolo, depremde hayatta kalmasının bir mucize olduğunu söyledi.

Diğer akrabalarının o kadar şanslı olmadığını söyleyen Ololo, gözyaşları içinde iki yeğeni ve ailelerinin hala enkaz altında olduğunu belirterek, “Bunun kimsenin başına gelmesini istemem. Bunu tarif etmek için söyleyebileceğim hiçbir şey yok” diye konuştu.

Antakya’nın yaklaşık 320 kilometre kuzeyindeki Elbistan ilçesindeki bir mezarlıkta ise, Suriyeli bir aile akrabalarından birini toprağa verirken ağlayarak dua etti.

Dört çocuk annesi Nezihe el-Ahmad, yeni evlerinin enkazından ölü olarak çıkarıldı.

Eşi Ahmed AP’ye şunları söyledi;

“Eşim çok iyiydi. Şefkatli, kibar, iyi bir eşti. Allah rahmet eylesin.”

Depremin yol açtığı enkazın ortasında hüzün ve çaresizliğin hakim olduğu bölge, daha birkaç gün önce savaş ve çatışmalardan kaçanlar için barışçıl bir sığınak gibiydi.

Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kahramanmaraş depremlerinde can kaybı sayısının 24 bin 617’ye yükseldiğini belirtti.

Şark'ul Avsat