Hindistan'da Hindu milliyetçiliğini temel alan "hindutva" hareketinin Siyonizm'den etkilendiği, yeni İsrail hükümetinin Filistinlilere yönelik baskı ve şiddet politikalarından etkilenecek Hindu grupların ise Müslümanlara yönelik baskıların artmasını isteyeceği belirtiliyor.

Middle East Eye yazarı olan ve İsrail'in politikalarının Hindistan'daki etkileri hakkında "Düşman Vatanlar: İsrail ve Hindistan Arasında Yeni İttifak" (Hostile Homelands: The New Alliance Between India and Israel) isimli kitabı bulunan Güney Afrikalı gazeteci Azad Essa, AA muhabirine, Siyonizm ve hindutvanın ortak yönlerini ve aşırı sağcı İsrail koalisyon hükümetinin radikal Hindu gruplar üzerindeki etkisini değerlendirdi.

Essa, İsrail'de Başbakan Binyamin Netanyahu'nun aşırı sağcı ve Ultra Ortodoks partilerle kurduğu koalisyon hükümetinin, Hindu milliyetçilerine ilham verdiği görüşüne değinerek, şunları dile getirdi:

"Bugün gördüğümüz İsrail hükümeti Siyonist ideolojinin süper aşırı sağcı, güçlü, saldırgan, etno-milliyetçi, pişmanlık duymayan ve aslında en hakiki yüzünü gösteriyor. Hindutva tarihte Siyonizm’in bu yüzünü görüp ondan etkilenmişti. Aşırıcı Hindu gruplar, bugün de Filistinlilere karşı pogromlar düzenleyen Siyonistlerden ve aşırı sağcı hükümetten etkilenerek, Hindistan'da Müslümanlara yönelik daha fazla zulüm yapılmasını arzuluyor."

Müslüman karşıtı baskı konusunda birbirlerinden ilham alan hindutva ve Siyonist grupların söylem ve yöntem olarak pek çok benzerlik taşıdığının altını çizen Essa, "Bu iki ideolojiyi tanımlamak için kullanılacak anahtar kavramlar dışlayıcılık ve yayılmacılık. Doğasında etno milliyetçilik olan bu iki ideolojide de bölge, ırk ve yerellik vurgulanıyor." dedi.

Hindutva, Avrupa faşizmi ve ABD İslamofobi’sinden ilham alıyor

Essa, Hindistan Gönüllü Organizasyonu (RSS) gibi Hindu üstünlükçüsü örgütlerle İsrail'deki paramiliter Siyonist grupların, oluşum sürecinde beyaz üstünlükçüsü Avrupa faşizminden beslendiğini ve bu yüzden her iki ideolojide de Müslümanlara karşı belirgin bir oryantalist kibir ve nefret olduğunu söyledi.

Hindutva ve Siyonist ideolojilerin, kültürel üstünlük iddialarına zemin bulmak için antik medeniyetlerle kendileri arasında bağlantılar kurmaya çalıştıklarını kaydeden Essa, "İkisinde de din önemli bir yere sahip olsa da hindutva ve Siyonizm esasında din merkezli ideolojiler değil, dini bu ideolojilerinin hedefleri için araç veya silah olarak kullanıyorlar." görüşünü paylaştı.

Essa, her iki ideolojinin, Avrupa faşizmi kadar ABD'nin işgallerinde kullandığı yöntemlerden etkilendiğini ve şiddet eylemlerini insan hakları suiistimalleri ve medenileştirme projesiyle maskelemeye çalıştığını belirtti.

ABD'nin Afganistan ve Irak işgallerinde "kadınları baskıdan kurtarma ve özgürleştirme" söylemi kullandığını anımsatan Essa, "Hindistan'da da Keşmirli kadınları özgürleştirme söylemi kullanılıyor. Siyonizm ve Hindutva gruplar, baskı uyguladıkları halklarla ilgili kültür ve eğitime de vurgu yaparak, orada yaşananların üzerini örtüyor." ifadesini kullandı. Azad Essa, sözlerini şöyle sürdürdü:

"'Geri kalmış ve tehlikeli' Müslümanlarla savaşmak medeniyet projesi olarak sunuluyor, ayrıca dünyanın en büyük İslamofobik organizasyonlarıyla iş birliği yapıyorlar. Bu organizasyonlar, İsrail'e yönelik eleştirileri antisemitizm, Hindistan'a yönelik eleştirileri de Hindu karşıtı düşünceler olarak lanse ediyor. İslamofobik organizasyonların, bu ideolojilere karşı konuşanları eklediği kara listeleri var. İnsanları manipüle etmek için kurgusal olaylar yaratıyorlar. Araplar ve Müslümanlar, bu olaylarla terörist olarak etiketleniyor. Hindutva ve Siyonizm, özellikle 'teröre karşı savaş' sürecinde ivme kazanan Amerikan İslamofobi’sinden yararlandı, çünkü bu süreçte Arapların ve Müslümanların terörist olduğunu ileri sürerek, onları gayrimeşru saymak kolaylaştı."

Ekonomik ve siyasi ittifakın kalbinde Müslüman karşıtlığı var

Essa, hindutva ile Siyonist ideolojiler arasında benzerliklerin yanı sıra iki ülke arasında büyüyen siyasi ve ekonomik ittifak olduğundan bahsederek, Hindistan'ın, İsrail'den en çok silah satın alan ülkeler arasında olduğunu vurguladı.

Akdeniz'de stratejik öneme sahip Hayfa Limanı'nın yakın zamanda Hindistanlı milyarder Gautam Adani tarafından satın alındığını hatırlatan Essa, Avrupalı Yahudilerin, İsrail'in kuruluş sürecinde Filistin'e giriş için kullandığı, modern Siyonizm fikrinin kurucusu Theodor Herzl'in metinlerinde önem atfedilen tarihi öneme sahip Hayfa Limanı'nda, bugün İsrail bayrağının yanında Hindistan bayrağının dalgalandığına işaret etti.

Essa, Hindistan ve İsrail arasında gelişen bu ittifakın kalbinde Müslüman karşıtlığının yer aldığını ve hem Filistinlilerin hem de Keşmirlilerin hükümetler eliyle evleri yıkılırken kullanılan, Müslüman karşıtlığının sembolü haline gelen buldozerlerin aynı marka olduğunu aktardı. Essa, sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Hindistan ve İsrail, Siyonizm ve hindutva arasındaki benzerlikleri anlamak için kullandıkları taktikleri incelemek gerekiyor. Hindistan Keşmir'i, İsrail ise Filistin'i varoluşsal bir mesele görüyor. Her ikisinin de ordusu ve paramiliter grupları, sakat bırakmayı ceza olarak kullanıyor. İsrail, Filistinlileri vurarak yürüyemez hale getirirken, Hindistan Keşmirlileri gözlerinden saçmalarla vurarak kör ediyor. Her iki devlet, muazzam gözetim ve kontrgerilla politikaları kullanıyor ve birbirlerine güveniyor. İki ülke de sivil toplumu baskıyla kontrol altında tutmaya çalışıyor, basını korkutup suçlu gösteriyor, aynı zamanda kendilerinin demokrat olduğunu iddia ediyor. Gazze'de İsrail medya ofislerini bombalarken, Keşmir'de Hindistan günlerce interneti kapatıyor. Ayrıca kaynaklar sorunu da iki ülkenin ortak gündemi ve benzer taktiği kullanıyorlar. İsrail, Filistinlilerin topraklarına el koyarken çölü yeşertmekten bahsediyor. Hindistan ise yeşil projeler için Keşmir topraklarına el koyarken Hindistan ordusu askeri kamplar için ormanları yok ediyor."