Sivil havacılık yetkilileri ise tahliye ve yardım amaçlı uçaklar dışında hava sahasının kapatılma süresinin uzatıldığını duyurdu.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi de ‘tamamen Sudan ile ilgili bir mesele olması nedeniyle’ tüm tarafların Sudan krizine karşı çekimser kalması çağrısında bulundu. Sisi, 30 Nisan’da Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, konuğuyla ortak öneme sahip birçok bölgesel konuyu ele aldığını belirterek şunları söyledi:

Sudan’daki gelişmeler müzakerelerin önemli bir kısmını oluşturdu. Sudan’da acil, kalıcı ve kapsamlı bir ateşkes ihtiyacına ve herhangi bir dış tarafın krize müdahale etmekten kaçınmasının önemine dayanan Mısır vizyonu konusunda Başbakan’a bilgi verdim. Çünkü krizin yatıştırılması ve şiddetlenmesinin önlenmesi de dahil yaşananlar, tamamen Sudan meselesidir.”

Sisi ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit nisan ayı ortalarında Sudan’daki iki çatışma tarafı arasında arabuluculuk yapmak için bir girişim sundular. Ayrıca ‘derhal ateşkes’ çağrısında bulunarak, tüm tarafları ‘sakinleşmeye, bilgeliğin sesini dinlemeye, barışçıl diyaloğa öncelik vermeye ve Sudan halkının üstün çıkarlarını korumaya’ çağırdılar. İki ülkenin dışişleri bakanları da cumartesi günü gerçekleştirdikleri telefon görüşmesinde ateşkes çabalarını güçlendirme çalışmaları yürüttüklerini yinelediler.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Sudan’da ateşkese rağmen iki çatışma tarafı arasında çatışmalar devam etti. Sudan, ordu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan ile Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) arasında nisan ayı ortasında patlak veren kanlı iktidar mücadelesinden bu yana kaosa sürükleniyor. Sudan Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan sayılara göre savaşta en az 528 kişi öldü ve 4 bin 599 kişi yaralandı. Ancak bilançonun daha yüksek olması muhtemel. Uluslararası arabuluculuk kapsamında üç gün uzatılan ateşkesi ihlal eden taraflar karşılıklı suçlamalarda bulunurken, Hartum’daki ordu karargahı yakınında çatışma patlak verdi. Ayrıca başkentin batısındaki Omdurman şehri bombalı saldırıya maruz kaldı. Güney Hartum ise sokaklarda şiddetli çatışmalar yaşandı.

Yiyecek ve hizmet eksikliği
 


Çatışma üçüncü haftasına girerken yaklaşık 8 milyon nüfusa sahip başkentte ve banliyölerinde aileler hala yiyecek, su, elektrik ve nakit sıkıntısı çekiyor. Birçok yabancı ve Arap ülkesi büyük çaplı tahliyeler düzenlerken, on binlerce insan ülke içinde veya komşu ülkelere yerinden edildi. Aynı şekilde dün, Kızılhaç tarafından Amman’dan gönderilen ve sekiz ton ağırlığındaki ilk insani yardım sevkiyatı Port Sudan şehrine ulaştı.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi Afrika Bölge Direktörü Patrick Yusuf, Cenevre’den video konferans aracılığıyla düzenlediği basın toplantısında “Bin 500 yaralıyı stabilize etmeye yetecek kadar tıbbi personel olarak, savaş yaralılarıyla ilgilenmek için Amman’dan Port Sudan’a ulaşabildik” dedi. Yusuf, izinler ve güvenlik garantileri almayı umut ettiğini belirtirken “Diğer sağlık personelimiz hazır ve önümüzdeki günlerde Nairobi’den de yardım göndermeyi umuyoruz” ifadesini kullandı. Uluslararası ve bölgesel güçler, iki askeri lider arasında tırmanan şiddete son verilmesi çağrısı yaptı. Ancak taraflar, doğrudan görüşmeyi reddetti ve medya organları aracılığıyla karşılıklı suçlamalarda bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) yaptığı açıklamada, BM Sudan'daki Geçiş Entegre Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Genel Sekreteri Sudan Temsilcisi Volker Peretz başta olmak üzere bazı çalışanlarının Sudan’da kaldığını açıkladı. Aynı şekilde 700 çalışan, büyükelçi ve sivil toplum kuruluşu personeli, tahliye hazırlıkları için Port Sudan’a geldi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Halihazırda el-Cuneyna, Batı Darfur ve Darfur’un ortasındaki Zalingei kasabasından uluslararası olarak istihdam edilmiş 43 BM personeli ve 29 uluslararası STK personeli komşu Çad’a tahliye edildi. Aralarında Özel Temsilci Volker Peretz’in de bulunduğu az sayıda uluslararası personel Sudan’da kalacak ve mevcut krize çözüm bulmak için çalışmaya devam edecek.”

Büyük göç


BM, çatışmaların ilk haftasında, çoğunlukla Kuzey Hartum, Mavi Nil, Kuzey Kordofan, Kuzey, Batı ve Güney Darfur eyaletlerinde yaklaşık 75 bin kişinin ülke içinde yerinden edildiğini söyledi. BM tahminlerine göre 30 binden fazla insan, Çad, Güney Sudan, Etiyopya ve Orta Afrika’ya kaçtı ve çatışma devam ederse kaçanların sayısının 270 bine ulaşabileceği uyarısı yapıldı.

Sudan Sağlık Bakanlığı, çatışmaların ülkedeki 18 eyaletten 12’sini etkilediğini söyledi. Durumu ‘ciddi’ olarak nitelendiren BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne göre pazartesi gününden bu yana el-Cuneyna şehrinde en az 96 kişi yaşamını yitirdi. Sınır Tanımayan Doktorlar’a göre, yerinden edilmişlerin kampları da dahil olmak üzere yağma, yıkım ve yangın çıkarma olayları artıyor. Örgütün Sudan’daki müdür yardımcısı olan Sylvain Perron’a göre şiddet nedeniyle Sınır Tanımayan Doktorlar, Batı Darfur’daki faaliyetlerinin neredeyse tamamını durdurmak zorunda kaldı.

Perron, yaptığı açıklamada örgütünün ‘çatışmaların, daha önce de şiddet dalgalarına maruz kalanlar üzerindeki etkisi konusunda son derece endişeli’ olduğunu söyledi. Sağlık Bakanlığı, silahlı kabile çatışmasının el-Cuneyna’daki ana hastane ve Sağlık Bakanlığı binasının yıkılmasına neden olduğunu ve mülklerine, araçlarına ve ekipmanlarına zarar verdiğini belirtti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de Darfur’da yaşanan çatışmayı ‘korkunç’ olarak nitelendirirken, “Toplum çöküyor ve kabilelerin şu an kendilerini silahlandırmaya çalıştığını görüyoruz” dedi.

BM’ye göre Darfur bölgesi, 2003 yılında devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejimi ile silahlı isyancılar arasında başlayan, 300 bin kişinin ölmesine ve 2,5 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olan kanlı bir savaşa tanık oldu.

Sudan ordusu, yaptığı açıklamada Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun ‘batıdan başkente’ takviyede bulunduğunu duyurdu. Carnegie Ortadoğu Çalışmaları Merkezi’nden uzmanlar, Daklu’nun Darfur ve diğer bölgelerdeki Arap kabilelerini seferber edebileceğini söylüyor.

Şark'ul Avsat