Suudi gazeteci Turki bin Abdulaziz al-Jasser, Suudi Arabistan'da terörizm ve vatana ihanet suçlamalarıyla yargılanarak idam edildi. Suudi İçişleri Bakanlığı, Jasser’in ölüm cezasını onaylayan Yüksek Mahkeme kararını kamuoyuna duyurdu. Ancak insan hakları aktivistleri ve destekçileri, Jasser’in asıl suçunun, sosyal medya üzerinden krallık yönetimini eleştirmek ve yolsuzlukları ifşa etmek olduğunu savunuyor.
2018 yılında evine düzenlenen baskında gözaltına alınan Jasser’in elektronik cihazlarına el konuldu ve Twitter üzerinden yönettiği bir hesap sebebiyle suçlandı. İnsan hakları örgütleri ve muhalifler, bu infazın Suudi Arabistan'ın eleştiriye tahammülsüzlüğünün bir göstergesi olduğunu belirtti.
Cemal Kaşıkçı cinayetiyle paralellikler
Jasser’in idamı, 2018 yılında İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın cinayetiyle kıyaslanıyor. Suudi muhalif Sa’ad al-Faqih, Jasser’in infazını “Kaşıkçı cinayetinden daha ciddi.” olarak nitelendirdi ve bunun Suudi yönetiminin yeni bir baskı dönemine geçtiğini gösterdiğini söyledi. Faqih, “Kaşıkçı gizlice öldürüldü, Jasser ise yargı süreci kullanılarak açıkça idam edildi ve bu bir zafer gibi sunuldu.” dedi.
Sosyal medya paylaşımlarına yönelik baskılar
Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın reform politikaları dünya çapında dikkat çekerken, Suudi Arabistan’da sosyal medya paylaşımları nedeniyle verilen ağır cezalar da artış gösteriyor. Örneğin, İngiltere’de eğitim gören Salma al-Shehab, Twitter’daki paylaşımları nedeniyle 34 yıl hapis cezasına çarptırılmış, uluslararası baskılar sonucunda serbest bırakılmıştı. Ancak Ahmed al-Doush gibi birçok kişi, sosyal medya paylaşımları nedeniyle hâlâ hapis cezasıyla karşı karşıya.
İnsan hakları savunucuları, Jasser’in idamının uluslararası toplumun Cemal Kaşıkçı cinayetindeki başarısızlığının bir sonucu olduğunu ve Suudi yönetiminin cezasızlıkla cesaretlendiğini ifade ediyor. Reprieve örgütünden Jeed Basyouni, “Suudi Arabistan’da Muhammed bin Selman’ı eleştirmenin cezası ölüm.” diyerek durumu özetledi.