ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social platformunda yaptığı açıklamada, İsrail’in Başbakanı Netanyahu'nun devam eden yolsuzluk davasının derhal iptal edilmesini ya da Netanyahu'ya tam bir af verilmesini talep etti. Trump, bu davayı “adaletsizlik travması” olarak nitelendirerek, ABD'nin kendi döneminde İsrail'i “kurtardığını” ve şimdi de Netanyahu'yu kurtarması gerektiğini belirtti.
Trump, “İsrail'in büyük savaş zamanı Başbakanı'na karşı devam eden bu saçma cadı avını sürdürdüğünü duyduğuma şok oldum.” ifadelerini kullandı. Netanyahu’nun, İran'a yönelik son saldırılara atıfta bulunarak, “İsrail tarihinin en büyük anlarından birinde” liderlik ettiğini övdü.
Trump, Netanyahu ile birlikte “İran gibi İsrail’in uzun süredir düşmanı olan zeki bir düşmanla savaştıklarını” ve Netanyahu’yu “İsrail tarihindeki başka hiçbir savaşçıya benzemeyen bir savaşçı” olarak tanımladı. Davanın 2020 yılından bu yana sürdüğünü belirten Trump, “sigaralar, bir Bugs Bunny bebek ve diğer birçok haksız suçlama” üzerine kurulu olduğunu vurgulayarak, İsrail hükümetine davayı derhal iptal etme ya da bir af verme çağrısında bulundu.
“Bu ‘adalet’ travması kabul edilemez!” diyerek sözlerine devam eden Trump, “Bibi Netanyahu’nun davası derhal iptal edilmeli ya da devlete çok şey katmış büyük bir kahramana af verilmelidir.” dedi.
Benzer stratejiler
Netanyahu, rüşvet, dolandırıcılık ve güven ihlali suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, kendisini uzun zamandır bir siyasi komplonun kurbanı olarak gösteriyor. Hukuki sorunlarının başlangıcından bu yana Trump’ın retoriğini benimseyerek, soruşturmaları “cadı avı” olarak nitelendiriyor ve medya ile yargıyı kendisine karşı hedef almakla suçluyor.
Brookings Enstitüsü tarafından yapılan 2017 tarihli bir analiz, Netanyahu’nun Trump’ın popülist stratejisini taklit etme çabalarını vurguladı. Araştırmacı Mark Sachs, Netanyahu’nun yasadışı uygulamaları ve basını itibarsızlaştırmak için “sahte haber” ve “derin devlet” gibi terimleri benimsediğini belirtti.
Her iki lider de davalarını destekçilerini mobilize etmek, kendilerini elit komplolarının kurbanı olarak göstermek ve hesap verme kurumlarını itibarsızlaştırmak için kullandı. 2025 yılında New York Post tarafından aktarılan bir haberde, üst düzey bir İsrailli yetkilinin, “seçilmemiş elitler tarafından koordine edilmiş bir çabanın” Netanyahu gibi muhafazakâr liderleri hedef aldığı iddia edildi.
Netanyahu, görevde olduğu yıllarda savcılar, polis ve gazetecilere saldırarak, onları “liberal elitin” ajanları olarak nitelendirdi ve suçlamaların meşruiyetini reddetti. Sosyal medya kanalları ve Likud TV gibi partizan platformlar, Filistinlilere yönelik saldırılarla birlikte, onu İsrailli seçmenler arasında destek kazanmaya yardımcı oldu.