ABD Başkanı Donald Trump, İran’a yönelik söylemleri ve tutumuyla uluslararası arenada tartışma yaratmaya devam ediyor. Barış vaatleriyle başkanlık kampanyasını yürüten Trump, son dönemde İran’a karşı hem tehditkar hem de uzlaşmacı açıklamalar yaparak dikkat çekiyor.
Trump, geçtiğimiz hafta İran’ın dini lideri Ali Hamaney’i hedef alabileceklerini ima ederken, aynı zamanda İran ile barışın “yakında” gelebileceğini söyledi. İsrail’in İran’a yönelik hava saldırılarına destek veren Trump, sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımda, “İran’ın hava savunma sistemleri ve ekipmanları iyi olabilir, ancak Amerikan yapımı olanlarla kıyaslanamaz.” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, ABD’nin İsrail’in saldırılarına dolaylı olarak dahil olduğu yönünde yorumlandı.
İsrail’in saldırıları ve bölgesel gerilim
İsrail, geçtiğimiz hafta İran’ın askeri ve nükleer tesislerine yönelik geniş çaplı bir hava saldırısı başlattı. Bu saldırılarda yüzlerce kişi hayatını kaybederken, İran da İsrail’e yüzlerce balistik füze ile karşılık verdi. İsrail, bu operasyonların İran’ın nükleer programını ve füze altyapısını hedef aldığını belirtirken, aynı zamanda İran hükümetinin çökmesinin “olumlu bir gelişme” olacağını savundu.
Ancak uzmanlar, İran’daki hükümetin devrilmesinin bölgesel ve küresel istikrarsızlığa yol açabileceği konusunda uyarıyor. İran’ın 90 milyondan fazla nüfusa sahip büyük bir ülke olduğunu hatırlatan analistler, olası bir hükümet değişikliğinin iç savaş, yerinden edilme krizleri ve bölgesel çatışmaları tetikleyebileceğini belirtiyor.
Trump ve Netanyahu’nun rolü
İran asıllı Amerikalı analist Negar Mortazavi, Trump’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından savaşa sürüklendiğini öne sürdü. Mortazavi, “Trump, barış başkanı olacağını vaat ederek seçildi, ancak şimdi hem İran’da hem de Orta Doğu’da yeni bir savaşın başlamasına izin verdi.” dedi. Mortazavi ayrıca, İsrail’in Fordow gibi korunaklı İran tesislerini bombalamanın kolay bir iş olduğu yönünde Trump’a yanlış bir algı sunduğunu ifade etti.
National Iranian American Council Başkanı Jamal Abdi ise Trump’ın İran’a yönelik tehditlerini bir koz olarak kullandığını ve bu yolla Tahran’ı nükleer programını tamamen sona erdirmeye zorlamak istediğini belirtti. Ancak Abdi, bu tür bir “çılgın adam” stratejisinin tüm taraflar için yıkıcı sonuçlar doğurabileceği konusunda uyardı.
“Felaket senaryosu”
Uzmanlar, İran ile bir savaşın Irak ve Afganistan’daki çatışmaların birleşiminden daha yıkıcı olabileceği görüşünde. İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi, küresel enerji arzını ciddi şekilde etkileyebilir ve bölgede daha geniş çaplı bir çatışmayı tetikleyebilir. İnsan hakları savunucusu Sarah Leah Whitson, “Bu sadece bölgesel bir savaş değil, küresel bir savaşa dönüşebilir.” diyerek uyarıda bulundu.
Trump’ın çelişkili açıklamaları ve İsrail ile olan yakın iş birliği, ABD’nin İran’a karşı nasıl bir strateji izlediği konusunda belirsizlik yaratıyor.