Türkiye İdlib’e, tünel yapımında kullanılan beton blokları taşıyan kamyonların yanı sıra tank, zırhlı araç ve personel taşıyıcılardan oluşan bir takviye gönderdi.

Şarku'l Avsat'ın haberine göre konvoy, Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan girerek İdlib’in doğu ve güney kırsallarındaki Türk askeri noktalarına yöneldi. Askeri takviye, Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) unsurlarının Ulusal Kurtuluş Cephesi grubuna ait Rabat’taki noktalara saldırısı sonrasında yapıldı. Söz konusu noktalar, İdlib’deki gerginliği azaltma bölgesi içerisinde Türk kuvvetlerin konuşlandığı alanlara yakın bir konumda bulunuyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), geçen perşembe günü HTŞ (eski adıyla Nusra Cephesi) unsurlarının ‘kontrolünü sağlamak ve bölgede kendi noktalarını kurmak amacıyla’ Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne ait Rabat’taki noktalara saldırdığını atardı. SOHR’a göre söz konusu noktalar, İdlib’in doğu kırsalında yer alan Serakib şehri girişinde, Türk kuvvetlerine ait noktalara yakın. HTŞ, 400 metrelik yolun her iki tarafının kontrolünü de elinde bulunduruyor. Ulusal Kurtuluş Cephesi ise Türk kuvvetleri eşliğinde başta Serakib şehri olmak üzere İdlib’in doğu kırsalındaki noktaların çoğunu kontrol ediyor.

Diğer yandan Türk istihbaratı, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye bağlı kurumları hedef alan örgütün bir hücresine yönelik güvenlik operasyonunda DEAŞ’a mensup bir teröristin öldürüldüğünü ve 18 kişinin de gözaltına alındığını açıkladı.

Güvenlik kaynakları, 30 Eylül’de Anadolu Ajansı’na (AA) yaptığı açıklamada, Türk istihbaratının başta DEAŞ’ın Suriye’deki TSK personeli başta olmak üzere Türk kurumlarına yönelik sansasyonel eylemler düzenlemek üzere oluşturduğu özel bir hücre tespit ettiğini duyurdu. Kaynaklar, MİT’in istihbarat ve operasyonel desteğiyle Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı yerel güvenlik güçleri tarafından Fırat Kalkanı Harekatı ve Barış Pınarı Harekatı alanlarında operasyonlar düzenlendiğini aktardılar.

Kaynaklara göre operasyon, hücrenin 18 üyesinin gözaltına alınmasıyla sonuçlandı. Ayrıca operasyonda bir terörist etkisiz hale getirilirken, 350 kilo TNT, 20 patlamaya hazır el yapımı patlayıcı, 14 boş el yapımı patlayıcı düzeneği, üç intihar kemeri, iki intihar yeleği, 600 fünye, 7 AK-47 tüfek, 4 AK-47 şarjörü, üç lav silahı, 750 metre uzunluğunda infilaklı fitil, bir RPG atar, 12 RPG-7 mühimmatı, beş adet 107 milimetrelik havan mühimmatı, iki taarruz tipi el bombası, dört paket çelik bilye, 84 akü, 1 M-16, 3 keskin nişancı dürbünü, 7,65 milimetre çapında iki tabanca ile bir otomatik tüfek ele geçirildi.

Kaynaklar, ele geçirilen DEAŞ hücre üyelerinin, Suriye’deki TSK üs bölgelerine ve Türk kurumlarına yönelik geniş çaplı keşif faaliyeti yürüttüklerini, TSK’ya ait araçların Suriye’deki günlük rutinlerini takip ettiklerini, ağustos ve eylül aylarında TSK araçlarına yönelik dört eylem girişiminde bulunduklarını vurguladı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Türk istihbarat ajanlarının hücre üyelerini uzun süre izlediğini de belirtti.

Türkiye, kısa süre önce kendi topraklarındaki DEAŞ hücrelerini ve unsurlarını hedef alan farklı operasyonlar düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birkaç hafta önce DEAŞ’ın en önemli üst düzey yöneticilerinden Irak asıllı ‘Ebu Zeyd/ Üstad Zeyd’ lakaplı Beşşar Hattab Gazal es-Sumaydai’nin Türkiye’de yakalandığını duyurdu. Kendisi, örgütün eski lideri Ebubekir el-Bağdadi ve halefi Emir Muhammed Abdurrahman el-Mevli el-Selbi’nin öldürülmesinin ardından DEAŞ saflarındaki en önemli liderlerden biri olarak kabul ediliyor. Emir Muhammed Abdurrahman el-Mevli el-Selbi, Ekim 2019 ve geçen şubat ayında Suriye’nin kuzeyindeki iki ABD operasyonunda Abdullah Kardaş ve Ebu İbrahim el-Kureyşi olarak da bilinirken, Türk istihbaratının 7 aylık bir gözetim operasyonunun ardından İstanbul’da tutuklanmıştı.

Daha önce de kırmızı bültenle aranan DEAŞ liderlerinden Kasım Güler’in de aylar önce Türk istihbaratının Suriye topraklarında düzenlediği operasyonda tutuklandığı bildirilmişti. Ebu Usame et-Türki lakaplı Güler’in, yasadışı yollardan Türkiye’ye girmeye ve burada şüpheli planlar yapmaya çalıştığına dair haberler yayınlanmıştı. DEAŞ içerisinde sözde ‘Türkiye Emiri’ olarak görev yapan Güler, terör suçlamasıyla arananları içeren kırmızı bültende Türkiye tarafından listelenen ilk örgüt üyesiydi.