Ürdün Kralı 2. Abdullah, "29 Kasım Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü" münasebetiyle Birleşmiş Milletler Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanılması Komitesi Başkanı Cheikh Niang'a hitaben bir mektup yayımladı.

Filistin halkının yaşadığı zor şartları dünyaya hatırlatmaya devam edeceklerini belirten Kral Abdullah, "Orta Doğu'da barış ve istikrarın anahtarı Filistin davasıdır." ifadelerini kullandı.

Filistin davasının eskiden olduğu gibi gelecekte de bölgenin en öncelikli meselesi olarak kalmaya devam edeceğine dikkati çeken Abdullah, şöyle devam etti:

"Bölgenin barışa kavuşması ancak işgalin sona ermesi ve Filistin halkının tüm haklarına kavuşmasıyla mümkün olur. Tüm halkların kendi kaderlerini belirleme hakkı var. Filistinlilerin bu hakkını inkar etmek ise mümkün değildir. Kudüs bizim birliğimizin merkezidir. Bu kutsal kentte nefret ve bölünmeye de yer yoktur."

Cezayir'den Filistin davasını tasfiye etme çabalarıyla mücadele çağrısı

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun ise söz konusu gün dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Filistin halkıyla dayanışma için konuşmaların yeterli olmadığının altını çizdi.

Filistin'le dayanışmanın Filistinlilerin kendi topraklarında egemen yaşama hakkını tanıyacak nihai çözüm içeren planlar üzerinde çalışmakla olacağına dikkati çeken Tebbun, "Filistin davasını tasfiye etme yönündeki çabalarla" mücadele çağrısında bulundu.

Fetih'ten açıklama

Bu arada Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketinden (Fetih) yapılan yazılı açıklamada da Filistin halkının uluslararası meşru kararlara dayalı tarihi ulusal haklarından vazgeçmeyeceği ve bunların başında da başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletini kurmak olduğu vurgulandı.

İşgal gücü İsrail'in onlarca yıllık süre zarfında "Apartheid rejimini" oluşturduğuna işaret edilen açıklamada, "İşgal altındaki Kudüs kenti başta olmak üzere Filistinlilere ait binlerce evi yıkma çalışmalarıyla etnik temizlik politikasını sistematik hayata geçiriyor." ifadeleri kullanıldı.

İsrail'in 15 yılı aşkın süredir Gazze Şeridi'ndeki 2 milyona yakın Filistinliyi abluka altında tutmasına rağmen uluslararası toplumun sessiz kaldığına tepki gösterilen açıklamada, bu süre zarfında İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları sonucu aralarında yüzlerce çocuğun da olduğu on binlerce kişinin öldüğü veya yaralandığı hatırlatıldı.

İsrail'in saldırılarıyla Gazze Şeridi'ndeki altyapıyı hedef aldığına değinilen açıklamada, İsrail'in her türlü ihlallerinden ise uluslararası toplumda karar sahibi ülkelerin çifte standart politikasını benimseyen ülkeler sorumlu tutuldu.

Uluslararası Filistin Halkıyla Dayanışma Günü

Bundan 71 yıl önce aldığı kararla İsrail'in, Filistin topraklarında kendisine meşruiyet bulmasına zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler (BM), 2 Aralık 1977 ve 12 Aralık 1979'da aldığı iki kararla da 29 Kasım'ın "Uluslararası Filistin Halkıyla Dayanışma Günü" olarak kutlanmasına karar verdi.

BM, dayanışma günü etkinlikleri kapsamında her yıl, sivil toplum kuruluşları ve hükümetlerden, Filistin halkıyla dayanışma mesajları yayımlama, toplantılar yapma ve film gösterimleri gibi etkinlikler düzenlemelerini istiyor.

BM Genel Kurulunun 1948'de aldığı 194 sayılı karar, Filistinli mültecilerden evlerine geri dönmek isteyenlere izin verilmesini, geri dönmemeye karar verenlere de toprakları için tazminat ödenmesini öngörüyor.