İlk andan itibaren basit ama etkili ekipmanlarını hazırladılar. Zonguldak, Amasra ve Manisa'dan 3 bin madenci, 2014 yılında acı bir felakete tanık olan meşhur Soma madeninin bulunduğu yerde toplanarak 6 Şubat sabahı iki yıkıcı depremin vurduğu 10 kente nakledilmeyi beklediklerini duyurdular.

Kargaşa vardı, yollar kapalı veya bozuk, kötü hava şartları nedeniyle hava trafiği durdu ama onlar gitmekte ısrar ettiler. Kanallar, gazeteler, yetkililer ve sivil toplum kuruluşları ile konuştular. Sonunda aralarından 1252 kişi depremden etkilenen bölgelere ulaşabildi. Bazıları büyük bir nakliye aracının bagajına bindi ve yanlarında kürek, sondaj kulesi ve basit geleneksel ekipmanlar vardı. Bazıları ise şanslıydı, sesleri duyuldu ve uçaklarla bölgeye nakledildiler.

Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesi’nde yer alan Gaziantep'te, madencilerin bir kısmı Islahiye, Nurdağı, Nizip ve diğer bölgelerde çalışıyor. Geri kalanları ise depremden en çok etkilenen bölgelerin olduğu Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman'a gittiler.

Madenciler, tahkimatların ahşap kullanılarak yapıldığı maden ocaklarında olduğu gibi, arama kurtarma operasyonlarında da çatıdan ve yanlardan kerestelerle destekledikleri tünel ve geçitleri kazarak ‘domuz damı’ adı verilen özel bir yöntem uyguluyorlar.

Nurdağı'nın harap olmuş bölgelerinde meslektaşlarıyla birlikte çalışan madenci Doğan Yıldırım şunları söyledi:

“Domuz damı tahkimatı, çoğu durumda enkaz altında yaşam olduğu tespit edildikten sonra oralara hızlı bir şekilde ulaşmamıza yardımcı oldu. Kademeli olarak kazmaya devam ederken her adımda yanları ve çatıyı sabitliyoruz. Bu, hayatta kalanları çıkarmak için kolayca hareket etmemizi sağlıyor.”

Madenciler, özverili çalışmaları, yüksek moralleri ve fedakârlıkları ile dikkatleri üzerlerine çektiler. Özellikle deprem sonrası arama kurtarma çalışmalarında yaptıkları çalışmalar onları herkes tarafından takdir edilen birer kahramana dönüştürdü. Sahada uyguladıkları ‘domuz damı tahkimatı’ yöntemi ise Türkiye'de herkesin dilinde.

Günden güne yeni bir tarih yazıyormuş gibi göründüler ve lojistik merkeze dönüşen Adana'daki İncirlik Üssü’ne nakledildikten sonra helikopterle afet bölgelerine dağıtılmaya başlandılar.

Bölgede çalışan bir diğer madenci Nureddin Adıgüzel, “Daha önce de trajediler yaşadık. Soma maden ocağının çökmesiyle meslektaşlarımızı kaybettik. Burada da durum benzer. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya kararlıyız. Jandarma, itfaiye ve arama kurtarma ekiplerinden arkadaşlarımızla bir ekip oluşturarak depremzedelere hayat kurtaran bir el uzatmak ve umut olmak için çalışıyoruz” dedi.

Soma Kömür İşletmeleri grubuna ait olan Soma maden ocağında 13 Mayıs 2014'te bir kuyuda çıkan yangında 301 işçi hayatını kaybederken, 126 işçi yaralanmıştı. Yüzlerce metre derinlikte yaklaşık 800 işçinin mahsur kalmasıyla Türk halkının vicdanını yaralayan bir faciaya tanık olundu.

Ekim ayı ortalarında Amasra’da bir kömür madeninde meydana gelen patlamada 41 madencinin hayatını kaybetmesi, Soma faciasının acı hatıralarını tazeledi. Belki de madencilerin ölümü, bu acı kaderi önlemek için son iki depremdeki en büyük motivasyonlarıydı. Nitekim tertemiz bir tarih yazdıkları yöntemle onlarca çocuğu, kadını, erkeği enkazın altından kurtarmayı başardılar.

Şark'ul Avsat