Lamamra yaptığı açıklamada ‘yeni tip koronavirüs (Kovid-19) krizinden sonra nasıl toplanacaklarını bildikleri ve aynı zamanda safları ve sözleri birleştirme ihtiyacına yönelik siyasi hissiyatın ve bölgesel ve küresel durumun tehlikesinin farkında olduklarını belirtti. Ramtan Lamamra zirvenin başarılı geçtiğini, bu başarının Cezayir ve Arapların olduğunu’ ifade etti.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ise, ‘Arap liderlerinin müdahalelerinde dış dünya ile tek tek ülkeler olarak değil, bir Arap bloğu olarak etkileşim kurma gereğini gözlemlediğini’ açıkladı.

Zirvenin kapanışı nedeni ile dün akşam (Çarşamba) yapılan basın toplantısında Ebu Gayt’a zirvenin kapanış bildirgesinde İran ve Türkiye’nin körfez ülkeleri, Suriye, Irak ve Mısır’ın iç işlerine yaptığı müdahalelere yönelik bir kınamanın olmaması soruldu. Ebu Gayt bu soruya, “Zirve, müdahaleleri iki eksende ele aldı: Arap ulusal güvenliğinin korunması ve Arap su güvenliğinin korunması. Arap işlerine karışan taraflar adına yapılan son Tunus zirvesinde alınan kararların desteklenmesi ve onaylanması da gündemdeydi” şeklinde cevap verdi. Başkentteki ‘Uluslararası Konferanslar Merkezi'nde’ Cezayir Dışişleri Bakanı'nın yanında konuşan Ebu Gayt, zirve sonucunda pek çok karar alındığını söyleyerek bunlardan birinin ‘Arap Birliği’nin çalışma mekanizmalarının modernizasyonu ile ilgili’ olduğunu belirtti. Ayrıca ‘bir irade gösterilirse tüm kararların uygulanacağını’ kaydetti. Ebu Gayt, “Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, Arapların Filistin’i BM’ye dahil etme kararını onaylayıp onaylamayacağını’ sordu ve ‘hemen elde edilemeyecek çıkarlara ulaşmak için çaba, sabır ve gayretli çalışmaya gerek olduğuna’ işaret etti.

Şark'ul Avsat'ın haberine göre Arap Birliği Genel Sekreteri, ‘Arap liderlerinin müdahalelerinde dış dünya ile tek tek ülkeler olarak değil, bir Arap bloğu olarak etkileşim kurma gereğini gözlemlediğini’ açıkladı. Ayrıca ‘Arap ülkelerini etkisi altına alan enerji, gıda ve su krizlerinin yanı sıra iklim değişiklikleri nedeniyle zirve çalışmalarında ekonomik boyutun ön plana çıktığını’ kaydetti.

Zirvenin ‘kriz ülkeleri olarak Suriye, Libya ve Yemen’e odaklandığını’ belirtti. Ayrıca Tunus’un ev sahipliğinde yapılan bir önceki Arap Birliği Zirvesi’nin sonuçlarına işaret ederek, Cezayir zirvesinde ‘son üç yılda alınan kararların yinelenmesiyle birlikte, su ve gıda güvenliği de dahil olmak üzere Arap güvenliğinin korunmasına ilişkin bir karar alındığını’ bildirdi. Ebu Gayt, ‘liderlerin, dış taraflara Arap dünyasına müdahale etmeyi bırakmaları çağrısında bulunduğunu ve görüşmelerde bu konunun açık bir şekilde dile getirildiğini’ belirtti. Ayrıca ‘Suriye konusuna da oldukça önem verildiğini’ kaydeden Ebu Gayt açıklamasının devamında “Cezayir zirvesinde diğer kararlar tek bir satırla özetlenirken, Filistin ile ilgili kararlar tekrar tekrar vurgulandı. Filistin milletin temel meselesidir. İki devlet ilkesine ve Arap Barış Girişimi'ne bağlı kalarak kararların BM’de sunulmasına yönelik bir plan var” ifadelerini kullandı.

Ebu Gayt konuşmasına şöyle devam ettti:

“Filistin davası yaklaşık 100 yıldır var. Başarılar ve başarısızlıklar oldu. Ancak Filistin'in kazanacağına inanıyorum. Neden? Çünkü Filistin'in nüfusu 8 milyon, İsrailliler ise 7 milyon. Koşullar bizi mücadeleye devam etmeye zorlayabilir. Yıllar sonra Filistin nüfusu 10-12 milyon olacak. Filistinli bir başbakana (İsrail parlamento seçimlerinden doğan) ulaşabiliriz. İsrail sağının ilerlemesini durdurmak için Filistinlilerin son seçimlere katılacağını umuyordum ancak ne yazık ki bu olmadı. Seçimlerde meydan okumak ve çoğunluk olmak istiyoruz.”

Ebu Gayt, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un ‘zirve başkanının, alınan kararların uygulanmasında yardımcı olacak ve tavsiyeler verecek bir akil insanlar komisyonu kurma’ önerisine işaret ederek, ‘zirve başkanının yetkilerinin olduğunu’ söyledi. Bu fikrin ‘güzel bir fikir’ olduğunu söyleyen Ebu Gayt ‘Akil İnsanlar Komisyonu için bir tüzük oluşturulması gerektiğini ve Arap Birliği Genel Sekreterliği’ne bu görevin verildiğini’ belirtti. Söz konusu öneriyle ilgili olarak Cezayir Dışişleri Bakanı Lamamra,“Bu fikir, proaktif diplomasi bağlamındadır. Krizler ortaya çıkmadan önce bunları engellemek için becerileri ve uzmanlıkları kullanmayı amaçlıyor” dedi.

Ebu Gayt, zirvenin düzenlenme koşulları hususunda ‘Cezayir zirvesinin tüm kıstaslara göre başarılı geçtiğini’ söyledi. 21 ülkeden 17 cumhurbaşkanı, bir başbakan, bir prens ve veliaht prens ile dört ülkenin daha katıldığına işaret ederek, “Temsilleri çok yüksekti. Bu nedenle Cezayir Zirvesi temsil düzeyi açısından en çok katılım sağlanan zirvelerden biri oldu. Birçok konuda fikir birliği sağlandı ve çekinceler ortadan kaldırıldı. Ancak yine de daha sonra bize bazı yerlerden bir çekince gelebilir” dedi.

Cezayir toplantısı vesilesiyle Cezayir'in, Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğunu geri kazandırma çabalarıyla ilgili bir soruya Lamamra, “Suriye'deki kardeşlerle diyaloğumuzun niteliğinden memnunuz. Şam, ortak Arap eylemine güçlü bir şekilde dönmesini sağlayacak yeteneklere sahip” şeklinde cevap verdi. Cezayirli Bakan, ‘Cezayir diplomasisinin, nicelik ve nitelik bakımından eşi benzeri olmayan Cezayir Zirvesi’ni hazırlamakla geçen bir yıllık faaliyetini’ överek, ‘Cumhurbaşkanı Tebbun ve Arap kardeşlerinin bunda büyük emeklerinin geçtiğini’ belirtti. Bakan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zirvenin ayırt edici özelliği, iddialı olmasını istediğimiz için Kasım Zirvesi (1954 Cezayir Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ay) olarak adlandırılmasıdır. Kasım, zorlukları ortadan kaldırmanın ve birlik olma arzusunun sembolüdür. Aynı zamanda ortak Arap eylemi için umut verici ufuklar açma ve bölünmeden kaçınıp söylemleri birleştirmeye özen göstermek için farklılıkları değil, ortak paydaları öne çıkarma arzusunun sembolüdür.”

Lamamra “Zirvenin başarısı, devlet ve vatandaşlar olarak tüm Cezayir’in başarısıdır. Aynı zamanda Arapların başarısıdır. Zira Kovid-19 krizinden sonra nasıl toplanacaklarını biliyorlardı. Aynı zamanda safları ve sözleri birleştirme ihtiyacına yönelik siyasi hissiyatın ve bölgesel ve küresel durumun tehlikesinin farkındaydılar. Katılım göz kamaştırıyordu. Hazırlıklara katılım kendiliğinden ve yapıcı bir şekilde gerçekleşti. Herkes sunabileceklerini sunmaya özen gösterdi” dedi.

Lamamra, “Zirve, yenilenmenin zirvesiydi. Ortak Arap eylemini geliştirme ve güçlendirme yolunda önemli bir kilometre taşı oluşturdu. Umarım gelecekte bu yönde hep birlikte çaba gösteririz. Arap Birliği, olaylarla etkileşim kurma ve neler olabileceğini tahmin etme becerisi gösterdi. Zirvenin, seçkin bir uluslararası varlığa tanık olduğu için Cezayir, Arap dünyası ve hatta uluslararası saha için bir başarı olarak tarihe geçeceğine yürekten inanıyoruz” ifadelerini kullanarak, zirveye BM Genel Sekreteri, Afrika Birliği (AfB) Başkanı ve Bağlantısızlar Hareketi Başkanı’nın katıldığına işaret etti.

arap-birligi