Ülke genelinde Filistin ve Gazze için yapılan soykırım karşıtı barışçıl protestolar, ana akım medyada "haber değeri" görmezken organizatörlerin kendi ifadeleriyle "kendini bilmez birinin taşkınlığı", Filistin aleyhinde günlerce manşetlerde yer buluyor.

Avustralya'da iki hafta önce düzenlenen büyük silah fuarında İsrail'e silah satışına karşı her kesimden katılımcının yer aldığı protestoda kitleler, "Avustralya'nın suç ortağı olmamasını istiyoruz çünkü İsrail'e silah tedarik etmek uluslararası hukuka aykırıdır." diyerek seslerini duyurmaya çalıştı.

Protestocular, her platformda siyasiler tarafından kandırıldıklarını, kapalı kapılar ardında milletvekillerinin İsrail'i şiddetle eleştirdiklerini, kameralar önünde ise aynı şeyi söylemediklerini belirterek "hipokrasiye" işaret ediyor.

Öte yandan Avustralya hükümetinin silah fuarı protestolarına verdiği tepki "çok şiddetli" diye tanımlanırken polisin biber gazı ve plastik mermiyle müdahalesi, "Avustralya'da görülmeyen bir şey" olarak ifade ediliyor.

Avustralya'nın son olarak Birleşmiş Milletlerde (BM) bağlayıcılığı dahi bulunmayan İsrail'in Filistin'deki işgalini bir yıl içinde sona erdirme çağrısını içeren kararda çekimser kalması da ülkenin kategorik duruşunu gösteren tavırlardan biri olarak dikkati çekti. Halbuki iki hafta önce Avustralya Dışişleri Bakanı Penny Wong, Gazze'de ateşkese "acil" ihtiyaç duyulduğunu belirtmiş, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) destekli ateşkes kararının kabul edilmesi çağırısında bulunmuştu.

7 Ekim'den sonraki ilk aylarda İsrail'in haklı olduğunu savunan, toplumun baskısının ardından Gazze'de ancak ateşkes noktasına gelen hükümet, İsrail'i destekleme politikasından vazgeçmedi.

"Filistin için Avustralya Müslümanları (AMFP)" sivil toplum platformunun sözcüsü Kazım Ateş, 7 Ekim sonrası ülkede Gazze'ye artan desteğe, hükümetin İsrail politikasına ve Müslüman ve diğer toplulukların soykırıma dikkati çekmek ve ateşkes talebinde bulunmak için yürüttüğü çalışmaları AA muhabirine anlattı.

Siyasilerin ve medyanın "ikiyüzlülüğüne" dikkati çeken Ateş, her şeye rağmen 7 Ekim 2023 sonrası yaklaşık 48 haftadır aralıksız barışçıl protestolarını sürdürdüklerini söyledi.

Ateş, İsrail'in Gazze'ye 7 Ekim'in ardından başlattığı saldırılar sonrası farklı bireyler ve toplumun farklı kesimlerinden Filistin odaklı çok sayıda sivil toplum platformunun oluşturulduğunu belirtti.

Protestoların federal hükümete İsrail politikasının değiştirilmesi ve ateşkes çağrısı için düzenlendiğini dile getiren Ateş, "Öncelikle savaşın durdurulması için hem yerel hem eyalet hem de federal bazda faaliyetler, lobi çalışmaları yaptık. Avustralya hükümeti ne yazık ki öteden beri İsrail'i destekleyen bir ülke." ifadelerini kullandı.

Avustralya'dan Gazze'de "ateşkes" çağrısı için talepte bulunduklarını anlatan Ateş, "(Avustralya hükümeti) İlk aylarda ne yazık ki İsrail'in haklı olduğunu savunuyordu. Sonraki aylarda 'Ateş kesilirse iyi olur.' gibi bir noktaya geldiler ama baskılardan ötürü ne yazık ki bu, öteden beri İsrail'i destekleme politikası parti fark etmeksizin çok hakim." değerlendirmesinde bulundu.

"Medya haber bile yapmıyor"

Avustralya'nın Victoria eyaletinin başkenti Melbourne'da Filistin'i desteklemek amacıyla düzenledikleri gösterilerin yaklaşık 48 haftadır kesintisiz sürdüğünü ifade eden Ateş, "Yaz, kış, özel gün ve bayram fark etmeksizin her hafta 10 bin, 20 bin, 40 bin kişinin katılımıyla protestolarımız devam ediyor." dedi.

Bu mitinglerin yalnızca Müslümanlar tarafından değil toplumun her kesiminin katılımıyla gerçekleştirildiğine dikkati çeken Ateş, herkesin bir araya gelip ortaklaşa gösteri yapmasının çok önemli olduğunu vurguladı.

Frankfurt'ta Filistin'e destek gösterisi yasaklandı Frankfurt'ta Filistin'e destek gösterisi yasaklandı

Medyanın konuya sessiz kaldığına işaret eden Ateş, "Medya haber bile yapmıyor. Yalnızca kendini bilmez birisi taşkınlık yaparsa medya, bunu yöneticilerin ya da Filistin'i destekleyenlerin aleyhinde kullanmak için haber yapıyor. Onun dışında haber olmuyor." dedi.

Ateş, ayrıca lobi çalışmalarının yanı sıra sosyal medya faaliyetleri yürüttüklerini ve milletvekilleriyle görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirtti.

"Kapalı kapılar" ardındaki görüşmelerde milletvekillerinin İsrail'i şiddetle eleştirdiklerini söyleyen Ateş, "Ancak mecliste kamera önüne geçince aynı şeyleri söyleyemiyorlar." ifadesini kullandı.

Filistin'e yardım konusunda "domino etkisi"

Ateş, belediyelere Filistin bayrağının çekilmesi, İsrail'in kınanması ve silah yardımın sona erdirilmesi gibi çağrıların karşılık bulduğunu söyledi.

Filistin'e dikkat çekmek amacıyla düzenlenen gösterilerin "domino etkisi" yarattığına işaret eden Ateş, "Ardından patır patır başka belediyeler de aynı kararları aldı. 'Ateşkes olsun, Filistin'e yardımlar yapılsın ve İsrail'e silah yardımı kesilsin' gibi kararlar alındı." dedi.

Bu kararların yalnızca yerel düzeyde kaldığını ve belediyelerin dış politikada etkinliklerinin sınırlı olduğunu dile getiren Ateş, "Bunların amacı bir lobi oluşturmaktı." ifadesini kullandı.

Gerçekleşmeyen vaatler

Gazze lehine faaliyetlerin amacının federal hükümeti etkilemek olduğunun altını çizen Ateş, hükümetin başındaki İşçi Partisinin iktidara gelmeden önce "Filistin'i devlet olarak tanıma" sözü verdiğini hatırlattı.

Ateş, "Ancak (Avustralya) Filistin'in tanınması noktasında, Amerika ile birlikte oy kullanıyor yani böyle birtakım çelişkiler yaşanmakta." diye konuştu.

7 Ekim'den sonra Avustralya'da "ciddi uyanış" yaşandığını ifade eden Ateş, ülkede Filistin taraftarlığının her geçen gün arttığını ve bu kişilerin ateşkes çağrısında bulunduklarını söyledi.

"Gazze'de gözle görülür bir soykırım yaşandığını" dile getiren Ateş, Avustralya'da uzun zamandır Müslümanlara mesafeli yaklaşan kesimin bile artık "İsrail'i savunamayacak raddeye geldiği"ni söyledi.

Ateş, "Avustralya'da bir referandum yapılsa halkın yarısından fazlası, Filistin lehine oy kullanacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Editör: Daily Ummah