Gazze’de aylarca süren bombardıman, açlık ve susuzluk politikaları nedeniyle binlerce yaralı çocuk hayata tutunmaya çalışırken, Batılı ülkelerin sergilediği tutum “seçici vicdan” tartışmasını başlattı. Avrupa, Ukrayna'daki savaşa karşı Rusya'yı kültür ve spor organizasyonlarından men ederken, Gazze'de on binlerce sivilin ölümüne rağmen İsrail konusunda çifte standart uygulamayı sürdürüyor. Bunun en çarpıcı simgesi ise Gazze’den Almanya’ya üç eşeğin hızlıca tahliye edilmesi, ancak yüzlerce yaralı çocuğun sınır kapılarında bekletilmesi oldu.
Avrupa'nın Eurovision Şarkı Yarışması’nda İsrail’in katılımını onaylaması, sivil toplum kuruluşlarının ve sanatçıların protestolarına rağmen kurumların ilke temelinde değil, siyasi tercih temelinde hareket ettiğini gösterdi. Aynı seçicilik, insani yardım ve tıbbi tahliye politikalarında da yaşanıyor. Ukrayna'dan yaralı siviller için sağlık koridorları hızla açılırken, Gazze’den basit müdahalelerle hayatta kalabilecek binlerce yaralı çocuğun tahliyesi bürokratik ve siyasi gerekçelerle engelleniyor.
İnsanlık hiyerarşisi: Eşekler için hız, çocuklar için bekleme
Uluslararası raporlara göre Gazze’de yaşam hakkı sistematik olarak aşındırılırken, Almanya’nın hayvan hakları gerekçesiyle üç eşeği hızlıca tahliye etmesi, yaşanan insani hiyerarşinin en görünür örneği oldu. Hayvan tahliyeleri kısa prosedürlerle gerçekleştirilirken, İtalya ve diğer Avrupa ülkeleri ise sembolik tahliyelerle yetindi. Birleşmiş Milletler, Gazze nüfusunun önemli bir bölümünün "felaket düzeyinde açlık" riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısını yaparken, Avrupa’nın kapısında bekleyen yaralı çocuklar, devlet politikalarının vicdani tepkiye rağmen değişmediğini gösteriyor. Gazze’de ölümler artık sadece bombalarla değil; açılmayan kapılar, tedavi edilemeyen yaralar ve açlıkla geliyor. Bu süreç, Avrupa’nın ahlaki sınavını nerede kaybettiğini açıkça ortaya koyuyor.