Lübnan Hizbullahı'nın Arap ve Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Ammar el-Musavi, İstanbul'da düzenlenen "Kudüs İçin Ahit Konferansı"nda yaptığı konuşmada, Aksa Tufanı operasyonunun bir macera değil, stratejik bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Uluslararası Kudüs Vakfı tarafından düzenlenen etkinlikte konuşan Musavi, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın kanının direnişin sunduğu en değerli fedakarlıklardan biri olduğunu belirterek, "Elimizde bundan daha değerli bir şey olsaydı, onu da Kudüs yoluna adardık" ifadelerini kullandı.
Musavi, asıl büyük riskin işgale direnmek değil, uluslararası toplumun sessizliği ve Gazze halkını yıllardır süren abluka ve açlıkla baş başa bırakması olduğunu savundu. Batı ülkelerinde Filistin davasına yönelik artan halk desteğine şaşırdığını ifade eden Hizbullah yetkilisi, buna karşılık Arap dünyasındaki etkili bir duruşun yokluğunu "endişe verici" olarak nitelendirdi.
"Direniş silahı tüm ümmetin kalkanıdır"
Lübnan'ın güneyindeki bazı beldelerin Gazze'dekine benzer bir yıkıma uğradığına dikkat çeken Musavi, ABD'nin sindirme politikalarının ve buna eşlik eden bazı bölgesel teşviklerin hedefine ulaşamayacağını kaydetti. Teslim olma seçeneğinin parti sözlüğünde yer almadığını vurgulayan Musavi, "Eğer teslim olmak bir seçenek olsaydı, bunu Hasan Nasrallah'ın şehit edildiği gün yapardık. Ancak yapmadık ve yapmayacağız" dedi.
Musavi, direniş silahının sadece Hizbullah, Hamas veya İslami Cihad için değil, tüm İslam ümmeti için bir kalkan olduğunu belirterek, Lübnan'daki direniş bayrağının asla yere düşmeyeceğini sözlerine ekledi. İstanbul'da başlayan konferansın, soykırımı suç saymak, ablukayı kırmak ve Mescid-i Aksa'yı korumak amacıyla ümmetin çabalarını birleştirmeyi hedeflediği bildirildi.




