Türkiye'nin Gazze Şeridi'nde çatışmalar sonrası kurulması düşünülen Uluslararası İstikrar Gücü'ne katkı sunabileceği yönündeki tartışmalar, İsrail diplomatik kanallarından gelen eşi benzeri görülmemiş sertlikteki bir tehditle karşılandı.
İsrail'in New York Başkonsolosu Ofir Akunis, katıldığı bir televizyon programında Türkiye’nin Gazze’deki olası rolüne ilişkin görüşlerini dile getirirken tansiyonu yükseltti. Akunis, Türk askerlerinin bölgede bulunmasına kesinlikle karşı çıkarak, "Hayır, Gazze Şeridi'nde Türk askerleri olmayacak" ifadelerini kullandı.
Tarihsel tehdit: Türkiye'ye Nazi Almanyası kıyaslaması
Başkonsolos Akunis, Türkiye'nin Gazze'de askeri varlık göstermesini engelleme kararlılığını anlatmak için aşırı sert bir tarihsel kıyaslamaya başvurdu. Akunis, bu durumu şu çarpıcı sözlerle reddetti:
"Gazze Şeridi'ne Türk askerleri getirmek, İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Almanya ordusunu İsrail topraklarının girişlerine getirmek gibidir. Onlar neyse ki İngiliz kuvvetleri tarafından durduruldu, Türkler de bir gün bizim tarafımızdan durdurulacak."
Program sunucusunun bu benzetmenin aşırı sert olup olmadığı yönündeki sorusuna rağmen geri adım atmayan Akunis, Türkiye'yi "düşman güç" olarak tanımlayarak açıklamalarını sürdürdü.
Erdoğan vurgusu ve açık tehdit dili
Akunis, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail’e yönelik sert eleştirilerini bu düşmanlık tanımına gerekçe gösterdi. "Daha bu hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan’ı Hitler’le karşılaştırıyor ve İsrail’i Nazi Almanyası’yla kıyaslıyor" diyen Başkonsolos, bu söylemlerin ardından Türk güçlerinin İsrail’in güvenlik bölgesi olarak gördüğü Gazze'ye girmesine asla izin verilmeyeceğini vurguladı.
Akunis, sözlerini bir tehdit olarak yineledi: "Biz Türk güçlerinin İsrail topraklarına ayak basmasına izin vermeyeceğiz. Buna Gazze Şeridi de dâhil. Kesinlikle ayak basamayacaklar. Bunlar düşman güçlerdir."
Bu açıklamalar, Türkiye-İsrail ilişkilerinde son dönemde yaşanan gerilimin, diplomatik sınırlardan çıkarak açık bir tehdit diline dönüştüğünü gösteriyor. Tel Aviv yönetiminin, Türkiye'nin bölgesel güvenlik mekanizmalarındaki potansiyel rolüne karşı duruşunu en üst seviyede sergilediği değerlendiriliyor.
