İsrail makamlarının kendisine müebbet hapis cezası verdiği ilk anlardan itibaren kaçış planları yapmaya başlayan Filistinli Mahmud el-Arda (50), özgürlük mücadelesinde hapishaneden kaçmayı bir direniş eylemi olarak gördü. 25 yıl boyunca parmaklıklar ardında kalan ve bu sürede hücre hapsi ile bir başarısız kaçış denemesi yaşayan Arda, sonunda hedefine ulaştı.
6 Eylül 2021'de, Arda, kaşıklarla on ayda kazılan bir tünelden altı Filistinli mahkûma liderlik ederek yüksek güvenlikli Gilboa Hapishanesi'nden cesur bir firar gerçekleştirdi. Bu olay, İsrail'i şaşkına çevirdi ve uluslararası manşetlere taşındı.
Mısır'da sürgünde bulunan Arda, Middle East Eye'a (MEE) yaptığı açıklamada, "Hapisten kaçma fikri, 32 yıl önce özgürlüğümü aldıkları ilk günden itibaren aklımda yaşadı." dedi. "Bunun gerçekleşmesi için yorulmadan çalıştım. Nihayet fırsat geldiğinde arkadaşlarımla ve kardeşlerimle birlikte kaçtım."
Arda ve arkadaşlarının özgürlüğü kısa sürdü; birkaç gün içinde soykırımcı İsrail makamları onları farklı yerlerde yakaladı. İsrailli askerlere yönelik saldırılara karışmaktan hüküm giymiş bir İslami Cihat üyesi olan Arda, yeniden tutuklandıktan sonra dört yıl hücre hapsinde tutuldu.
Ancak yakın zamanda Hamas ile İsrail arasındaki ateşkesin ardından gerçekleşen mahkûm takasıyla 14 Ekim'de serbest bırakılarak Mısır'a sınır dışı edildi. Filistin kültüründe reddedilen bir kavram olan sürgünün kendisi için bir "lanet" olduğunu dile getiren Arda, "Kaçtığımda Lübnan'a veya Ürdün'e kaçma seçeneğim vardı ama reddettim." dedi. "Dedim ki, 'Sadece bir gün sonra beni tekrar tutuklasalar bile, o günü kendi topraklarımda, vatanımda geçirmek istiyorum.'"
Hapishanede yaşam ve direniş
1975'te Cenin'in kuzeyindeki Arraba kasabasında doğan Arda, ilk kez 1992'de, henüz 16 yaşındayken Birinci İntifada sırasında tutuklandı. 1996'da Oslo Anlaşması mahkûm takaslarıyla serbest bırakılsa da, sadece sekiz ay sonra tekrar tutuklandı ve müebbet hapis cezası aldı.
Hapishane koşullarının her zaman zorlu olduğunu belirten Arda, yıllar içinde mahkûmların organize olarak Filistinli Mahkûmlar Hareketi'ni oluşturduğunu ve açlık grevleri ile toplu eylemler sayesinde sivil kıyafet giyme, düzenli aile ziyareti ve eğitim hakkı gibi önemli kazanımlar elde ettiğini anlattı.
Arda, hapishanede geçirdiği sürenin çoğunu okumayla geçirdiğini söyledi. Özellikle kaçışından sonraki dört yıllık hücre hapsinde okuma, onun acı ve izolasyona karşı cankurtaran halatı olmuştu. Edebiyat, felsefe, tarih, siyaset ve hatta İsrail'in tarihi dâhil olmak üzere binlerce kitap okuduğunu dile getirdi.
7 Ekim sonrası işkence politikası
Ancak Arda’nın anlattıklarına göre, 7 Ekim 2023'ten sonra işgalci İsrail hapishanelerindeki Filistinliler için her şey değişti. İsrail'in Gazze'ye karşı ilan ettiği resmi savaşla birlikte, hapishanelerde de mahkûmlara karşı "ilan edilmemiş bir savaş" başladığını ifade etti.
"İsrail’in bize karşı kullandığı gaddarlık, kibir ve şiddet düzeyi insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemişti." diyen Arda, "Nazi kampları bile, abartısız, bizim katlandığımızdan daha merhametliydi." iddiasında bulundu.
Arda, uygulanan işkence yöntemlerini "kemik kırma politikası" olarak nitelendirdi. "Kaburgalarımız kırılana kadar bizi dövdüler... Geceleri, kaburgaları işkenceyle parçalanan bir mahkûmun inlemeleri yüzünden uyuyamıyordum. Hapishane yönetimi ona hiçbir tıbbi bakım sağlamadı."
Çeşitli insan hakları örgütleri ve görgü tanıklarının Ekim 2023'ten bu yana Filistinlilere karşı yaygın işkence, tecavüz, gıda ve tıbbi ihmal dâhil olmak üzere sistematik istismarları detaylandırdığı biliniyor. Arda, bu koşullar altında ölen Filistinli mahkûm sayısının resmî açıklanan 80 kişiden çok daha yüksek olduğunu, yüzlerce, hatta binlerce Gazzelinin alan tutuklamaları ve sorgular sırasında öldürülmüş olabileceğini öne sürdü.
Hücre hapsi sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ziyaretlerinin engellendiğini belirten Arda, Filistinli Mahkûmlar Hareketi’nin elde ettiği her hakkın ellerinden alındığını söyledi. Artık Mısır'da sürgünde olan Arda, hayatını babasıyla çiftçilik yaparak geçirdiğini, bu nedenle dağları, vadileri ve ağaçları olan vatanı Arraba'ya duyduğu derin özlemle yaşadığını ifade etti.