Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethinden 900 yıl sonra, günümüzde ana akım dinî kurumlar ve uluslararası İslam âlimleri, Mukaddes Topraklarda cihadı teşvik eden yeni bir fetva dalgası yayımlıyor. Bu fetvalar, El-Kaide gibi aşırı gruplardan değil, farklı mezhep ve akımlardan gelen önde gelen âlimlerden gelmekte. Bu âlimler, Gazze’deki soykırım karşısında İsrail’e karşı savaşmanın yalnızca caiz değil, aynı zamanda farz-ı ayın olduğunu savunuyor.
Uluslararası hukukun ve devlet mekanizmalarının etkisiz kaldığı algısı, silahlı direnişi meşru bir seçenek olarak gören yaklaşımları güçlendiriyor. Araştırmacı Raşid Ali, 1984’te Abdullah Azzam’ın Sovyet işgaline karşı verdiği cihad fetvasının, dünyanın dört bir yanından Müslümanların Afganistan’a gitmesine yol açtığını hatırlatarak, günümüzdeki durumun o dönemin küresel mobilizasyonunu andırdığını belirtiyor.
Bu yeni fetva dalgası, Orta Doğu’daki çatışmaların seyrini değiştirebilecek bir birliktelik oluşturma potansiyeline sahip. İslam âlimlerinin bu çağrısı, bölgedeki Müslüman topluluklar arasında dayanışma ve direniş ruhunu artırarak, uluslararası kamuoyunda da yankı bulabilir.
Sonuç olarak, Gazze’de yaşanan insani trajedinin karşısında, ana akım dinî yapıların cihad çağrısı yapması, bölgedeki dinamikleri ve uluslararası ilişkileri derinden etkileyebilecek bir gelişme olarak öne çıkıyor.