İsrail askerleri kuduz oldu: 27 asker tedavi altında
İsrail askerleri kuduz oldu: 27 asker tedavi altında
İçeriği Görüntüle

İsrail'in, Hamas ile yapılan esir takası anlaşmaları kapsamında serbest bırakarak Mısır ve Türkiye gibi üçüncü ülkelere sürgün ettiği Filistinli esirlerin ailelerine uyguladığı seyahat yasakları, büyük bir insani dram yaratıyor. Anneler, eşler ve kardeşler, serbest kalan yakınlarına kavuşmak için Batı Şeria’dan ayrılma girişimlerinde İsrail askeri yetkilileri tarafından geri çevriliyor.

Habis Bayyoud’un hikayesi, bu trajedinin çarpıcı bir örneği. 24 yıl boyunca İsrail hapishanelerinde kalan Habis, Ekim ayında serbest bırakıldığında annesi İntisar'a, “Özgürlüğüm, bu duvarların dışında sana sarılabildiğim gün olacak” demişti. 78 yaşındaki İntisar, oğlunun ismini serbest bırakılacaklar listesinde görünce çok sevinmişti. Ancak bir İsrail istihbarat görevlisi, Habis’in evine değil Mısır’a gönderileceğini söylediğinde bile, "Özgür olduğu sürece fark etmez" diyerek kendini teselli etmeye çalıştı.

Ancak İntisar’ın beklemediği şey, İsrail ordusunun Batı Şeria’dan çıkışını ve Habis’in yanına gitmesini yasaklamasıydı. Habis’in kardeşi Jamal Bayyoud, yedi kardeş, anneleri ve çocukları dahil olmak üzere tüm ailenin Mısır’a gitmeye çalıştığını ancak hepsinin geri çevrildiğini anlattı. Jamal, 24 yıldır görmediği ağabeyine uygulanan bu durumu, “Bu, esirlere ve ailelerine yönelik bir intikam” olarak nitelendirdi.

Cezalandırıcı bir önlem: Sürgünde tecrit

Filistinli Esirler Derneği’ne (PPS) göre, bu durumdaki düzinelerce aile bulunuyor. PPS sözcüsü Abdullah el-Zaghari, son iki anlaşma kapsamında İsrail’in 383 Filistinli mahkumu sürgün ettiğini, ancak ailelerinin sadece yaklaşık %10'unun onlara ulaşabildiğini belirtti.

El-Zaghari, seyahat yasaklarının, İsrail’in esirlere yönelik "saldırılarının bir devamı" olduğunu ve bu önlemlerin cezalandırıcı ve siyasi amaçlı olduğunu söyledi. Etkilenen ailelerin çoğunun, çocukları serbest bırakılana kadar herhangi bir seyahat kısıtlamasıyla karşılaşmamış olması da bu iddiayı destekliyor.

Basem al-Khandaqji’nin annesinin durumu da benzer bir hikaye. 2004'ten beri tutuklu olan ve son takasta serbest bırakılan Basem'i görmek için ailesi yola çıktığında, Batı Şeria-Ürdün geçiş noktasında İsrail askerleri tarafından durduruldu. Sadece Ürdün vatandaşlığı olan en küçük kız kardeşi geçiş izni alabildi. Ablası Amani, annesinin yıllardır bu anı hayal ettiğini, ancak şimdi oğlunu sadece telefon ekranından gördüğünü söyledi. Annesi, oğlunun bilmediği kanser hastalığından kurtulduğu haberini bile ona iletemedi.

"Güvenlik nedenleri" ardındaki gerçek amaç

Ocak ayındaki ilk takas sırasında uygulanmaya başlanan seyahat yasakları, Ekim ayındaki ikinci turda da devam etti. Ramallah yakınlarındaki Kobar’dan olan ve Ocak ayında serbest bırakılıp Mısır'a, ardından Türkiye'ye yerleşen Nael al-Barghouthi’nin (68) ailesi de aynı durumda. Dünyanın en uzun süre hapis yatan siyasi mahkumu olarak bilinen Barghouthi'nin eşi Iman Nafi’, mahkemeye yaptığı itirazdan "güvenlik nedenleri" gibi belirsiz bir gerekçeyle geri çevrildi.

Nafi’ye göre, asıl amaç açık: "İsrail, Nael’in memleketinde kalma hakkını sürgün ederek reddetti. Şimdi ise sürgünde yanına bir aile üyesinin gelmesini bile engelliyorlar.” Nafi’, 68 yaşındaki eşinin tek başına yaşamasından büyük korku duyduğunu ifade etti.

Benzer bir korku, hapishanede gardiyanlar tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçirip Mısır'a nakledilen 72 yaşındaki Abdel-Rahman Salah'ın ailesini de sarmış durumda. Hafıza ve görme gibi hayati fonksiyonları etkilenen Salah'a bakmak için eşi ve yedi çocuğu dâhil olmak üzere kimseye seyahat izni verilmedi. Kızı Rasha, babasının Mısır'da sürekli tıbbi gözetim altında yaşadığını ve en küçük işlerde bile yardıma ihtiyacı olduğunu belirterek, "En büyük korkumuz, aramızdan kimse yanında olmadan yurt dışında ölmesi" dedi.

Aileler, uluslararası insan hakları örgütlerine başvurmuş olsa da, Jamal Bayyoud’un dediği gibi, “Bu siyasi bir karar. Serbest kalan bir mahkumun ailesini görmesini engelleyen hiçbir yasa yok. Bize yapılan bir suçtur.”

Daily Ummah